Global nükleer gündem

 
Başkan Barack Obama'nın dünyadaki nükleer silahlar konusunda duyarlı ve kararlı olduğuna şüphe yok.

Obama gerek seçim kampanyası gerekse de başkan olduktan sonra çeşitli vesilelerle dünyayı nükleer silahlardan arındırmak için gayret edeceğini defalarca açıklamıştı. Mesela geçen yıl tam bu sıralarda Prag'da nükleer silahsız bir dünya çağrısı yapmıştı hatırlanacağı üzere.

Obama bu önemli konuda sadece konuşmakla da kalmıyor, birtakım somut adımlar da atıyor. Bunların en önemlisi ve başlangıç noktası elbette Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 24 Eylül 2009 günü aldığı 1837 sayılı karar. Obama'nın kararın alındığı oturuma bizzat başkanlık ettiği ve onun girişimi sonucu alınan bu karar esasta nükleer silahlardan arındırılmış yeni bir dünyanın ortaya çıkması yolunda atılan tarihi ve önemli bir adımdı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dahil 14 ülke liderinin katıldığı bu oturum önümüzdeki ay ilk meyvesini vermeye hazırlanıyor. Bu elbette Washington'da toplanacak olan Nükleer Güvenlik Zirvesi olacak. Türkiye'den henüz kimin katılacağı belli olmayan bu zirvede genel nükleer güvenlik yapısı masaya yatırılacak, nükleer güvenliğin daha sağlam, daha güçlü esaslara bağlanması ile ilgili çeşitli konular ele alınacak. Bunların arasında terörist grupların ya da güvenilir olmayan ülkelerin nükleer maddeleri elde etmelerinin nasıl ve ne şekilde önleneceği gibi hususlar da elbette yer alacak. Bu bakımdan bu zirve gerçekten çok önemli bir zirve olmaya bugünden aday görünüyor.

Bu zirveyi mayıs ayında başka bir zirve takip edecek. Bu zirve New York'ta yapılacak. Kısa adı NPT olan Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (Nuclear Non-Proliferation Treaty) her 5 yılda bir yeniden gözden geçirilmesi amacıyla yapılacak bu zirve de elbette birçok yönlerden önemli bir zirve olacak.

NPT, malum uzun ve çetin müzakerelerden sonra 5 Mart 1970'te yürürlüğe girmişti. Türkiye dahil 189 ülkenin imzaladığı ve onayladığı bu anlaşma Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkeyi (Amerika, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere) nükleer güçler olarak resmen tanımlamış ve tanımıştı. Nükleer güce sahip oldukları bilinen ama anlaşmayı imzalamayan ülkeler ise Hindistan, Pakistan ve İsrail. Aynı kategoride olan Kuzey Kore önce anlaşmayı imzalamış, sonra ihlal etmiş ve 2003 yılında da imzasını geri çekmişti. İran da NPT'yi imzalayan ülkelerden. Bu ülke maruz kaldığı milletlerarası baskılar sonucu zaman zaman NPT'den çekilebileceğini söylüyor. Ancak bunu bugüne kadar yerine getirmedi.

Bu iki zirveyi muhtemelen ileri bir tarihte CTBT denen Nükleer Denemelerin Yasaklanması Anlaşması (Comprehensive Test Ban Treaty) da takip edecek. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Eylül 1996 tarihinde kabul edilen bu anlaşma hem askerî ve hem de sivil amaçlı nükleer denemeleri hangi ortamda olursa olsun yasaklıyor. 24 Eylül 1996 tarihinde imza ve onaya sunulan bu anlaşmayı bugüne kadar 151 ülke onaylamış, 102 ülke de sadece imzalamış bulunuyor. Anlaşma, Ek-2 listesinde bulunan bazı ülkelerin anlaşmayı halen onaylamamaları yüzünden tam anlamıyla yürürlüğe girmemiş durumda bugün. Bu yüzden CTBT konusu da ihmal edilmeyecek bir konu olarak ortada duruyor.

Bu anlattığım zirveler önümüzdeki dönemde global nükleer gündeminin başlıca maddeleri olacak. Bu konularda Türkiye'nin de kendine has, ilgi çekebilecek, konulara yeni bir bakış ve değerlendirme getirecek yaklaşımlarının mutlaka olması ve bunları bu zirvelerde anlatması gerekiyor.Önemli, sözü dinlenir, güvenilir bir ülke olma yolunda ilerleyen Türkiye, önümüzdeki global nükleer gündeme de bir şekilde iyi hazırlanarak damgasını vurmalı, bu zirvelerde en iyi ve güçlü şekilde temsil edilmeli bize göre. Biz bunları bugünden söylüyoruz; zira önümüzdeki aylarda global nükleer gündem konusunda önemli tartışmalar yaşanacak, muhtemelen yeni yaklaşımlar benimsenecek. Bu ve başka bakımlardan Türkiye de nükleer silahsız bir dünya için kendisinden beklenen adımları atmalı, söyleyeceklerini mutlaka söylemeli...