Gizli gündem kaygısının önemi

 

Hasan Cemal,  'Eğer AKP'nin gizli gündem sahibi bir parti olduğuna ve Türkiye'yi çaktırmadan İslamcı bir düzene götürdüğüne gerçekten inanıyorsanız, o vakit size söylenecek fazla bir şeyim yok', gizli gündem bir 'zırva, saptırmaca ve korkutmacadır' diyor (Milliyet, 05 Temmuz).
Onun bu tanımından sonra yazdıklarına katılıyorum: Gizli gündem diyerek demokrasi ve Avrupa Birliği'nin yolu kesilmek istenmektedir. Yıllardan beri, AB'nin yolunun kesilmesi için her konuda ülkeyi çözümsüzlüğe ve maceraya itecek öneriler geliştirilmektedir; son örnek AKP'yi kapatma davasıdır.
Hasan Cemal bu gözlemlerini sıraladıktan sonra, bugün yaşadıklarımızın İslamcı-laikçi kavgası değil, demokrasi ile demokrasi karşıtlarının mücadelesi olduğunu anlatıyor.
Evet, ülkemizde bir kavga vardır, ancak kavganın ya da kavgaların tarafları birbirine girmiş durumdadır, kavgayı ve taraflarını tanımlamak zorlaşmıştır.  Demokrasi karşıtları ile kadın hakları savunucularını, çok hukukluluk isteyenle demokrasi taraftarını birbirinden ayırmak güçleşmiştir!
Açıkça tanımlayamadığımız tarafları tartışmak yerine, çıplak gözle görülebilen, tanımlanabilen tarafları konuşmalıyız: AKP'nin gizlediği hedefleri bulunduğu inancındakileri veya kaygılananları, onların korkularını ve sorunlarını anlamaya çalışmalıyız.
Kaygılılar arasında, AKP'nin yanlışlıklarını abartılı değerlendirenler ve doğrularını görmezden gelenler çoktur; bu tartışma içinde kendini demokrasi karşıtlarının yararlandığı bir anlayışın içinde bulan da, benim gibi kayıtsız şartsız demokrasi tarafında duranlar da vardır.
Sayıları 7 milyonun üstünde olan kaygılıların tamamına yakın büyük çoğunluğu özgürlükçü ve modern yaşamı bilinçli olarak seçmiştir. Son yıllarda yaşananlar onların bir kısmını demokrasiyi sorgulamaya itmiş, çoğunda kaygılar korkuya dönüşmüştür. Kaygılıların davranış ve kararlarını bu korkular biçimlendirmektedir.
Kaygının gerçeğe dayanmaması; zırva, saptırmaca, korkutmaca olması sonucu değiştirmiyor! 
Kaldı ki, gizli gündem kaygısında olanların bütünüyle sanrı görmediği (gerçekte olmayan birtakım olayları yaşadığını sandığı), bazı olayların yaşandığı, olsa olsa yorumlamada fark olduğu açıktır.
Yazısını, "Çare, demokrasi oyununa bağlı kalmaktır" cümlesiyle bitiren Hasan Cemal'i temin ederim ki, "gizli gündem kaygısı olanlar sorunu", son 50 yıllık "demokrasimizin sorunları" listesinin ilk beşine girecek boyut ve önemdedir.
Sorunun çözümü, o kesimin özelliğini bilmek ve kaygılarını anlamakla başlar. İlk gerçek şudur: Sadece demokrasi karşıtlığını sulamak için kaygılıların küçük bir oranı bile tek bir kova su taşımaz! İkincisi de şu: Laiklik için bu kesimin yapamayacağı bir şey; kabul edemeyeceği bir ortaklık yoktur!
Bu büyük sorun çözülmeden toplum huzura kavuşmaz. Çünkü toplumumuzda her yerde var ve etkin olan bu kesimin yerini alacak başka bir kesim yoktur.
Bu büyük sorunu Başbakan dışında kimse çözemez. Çünkü gizli gündem olmadığını sadece Başbakan kanıtlayabilir!

Şimdi samimiyetle şu soruları cevaplamaya çalışalım: Başbakan altı yıldır bu sorunu çözmek için ne yaptı? Acaba niçin?

Bu sorular ortada kaldığından, her geçen gün kaygı artmakta, olmadık işbirlikleri güçlenmekte, sonuçta ülkemiz karmaşaya sürüklenmektedir.

Kaynak: Radikal