Gingrich ve uluslararası ilişkilerde kaçık adam teorisi

Amerikalı generaller bir fırsatla dış politika hakkında alenen konuştuklarında başlarını belaya sokarlar. İçlerinde en meşhur olanı General Douglas MacArthur’dur; 1950-51’de Kore’de ABD/BM kuvvetleri komutanıyken sergilediği itaatsizlik sonucunda Başkan Truman tarafından kovulmuştu. Daha yakın zamanlarda ise General Stanley McChrystal ve yardımcıları Rolling Stone dergisinin yaptığı söyleşide Başkan Obama ve dış politika danışmanları hakkında küçümseyici sözler söyledikten sonra Afganistan komutanlığından alınmışlardı.

Kuvvet komutanları arasında kendisini müşkül durumda bulan son kişi Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey. Dempsey’in itaatsizlik yaptığı söylenmiyor tabi. Ancak Cumhuriyetçi başkan adayı Newt Gingrich’in sinirlerini gerdi.

Gingrich’in hoşnutsuzluğunun sebebi Dempsey’in Ferit Zekeriyya’nın CNN’de yayınlanan söyleşisine katılıp “İran’ın rasyonel bir aktör olduğu kanaatindeyiz” demesi. Gingrich bu yoruma itiraz ederek Çarşamba günü Arizona’da yapılan Cumhuriyetçi tartışmalarında “bunu neden söylediğini hayal edemiyorum” diyen Gingrich, İsrail’i yeryüzünden silmek istediğini söyleyen İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ı “kaçık” ve “diktatör” olarak tanımladı.

Gingrich İsrail’in İran’a karşı önleyici bir saldırı düzenlemesine destek verdiğini ima etti ve şu gerekçeyi sundu: Bir kaçığın nükleer silah edinmek üzere olduğunu ve kaçık adamın nükleer silahları kullanacağını düşünüyorsanız, nükleer silah edinme kapasitesini yok etmek sûretiyle halkınızın canını korumak gibi ahlâki bir yükümlülüğünüz vardır.”

Gingrich’in bir kaçığı sindirme ihtiyacı hakkında söylediği sözler eski bir Cumhuriyetçi başkanı hatırlattı bana. Richard Nixon’ı pek çok sebepten dolayı hatırlarız: Watergate, Vietnam, Mao Çin’ine açılım, détente (yumuşama) ve Şili’nin seçilmiş başkanı Salvador Allende’yi CIA eliyle devirmek. Ben Nixon’u başka bir sebepten dolayı hatırlamayı tercih ediyorum: Uluslararası İlişkilerin o unutulmaz “kaçık adam teorisini” o formüle etmişti.

Stanley Karnow’un ufuk açıcı eseri Vietnam: A History’de naklettiğine göre Nixon’ın Vietnam savaşını bitirme planı “Kuzey Vietnamlıları topyekûn imhayla tehdit etmekti.” Genelkurmay başkanı Bob Haldman’a stratejisini açmıştı: “Buna kaçık adam teorisi diyorum Bob. Kuzey Vietnamlıların savaşı durdurmak için her şeyi yapacak bir noktaya geldiğime inanmalarını istiyorum.  Dil sürçmesiyle onlara ‘Tanrı aşkına, biliyorsunuz Nixon komünistlere karşı takıntılı. Öfkelendiğinde onu tutamayız – ve eli nükleer silah düğmesinde’ diyeceğiz – iki gün sonra Ho Chi Minh Paris’te barış için yalvarıyor olacak.”

İşler böyle gitmedi tabi. Kuzey Vietnamlılardan “barış için yalvaran” çıkmadı ve Nixon nükleer seçeneğe başvurmadı her ne kadar Amerikan ordusu Vietnam, Kamboçya ve Laos’a sarsıcı sayıda  konvansiyonel bomba attıysa da. Nixon’ın Sovyetler Çin’i işgal ettiği takdirde (Çin- Sovyet sınırında silahlı çatışma yaşandığı için hayal edilemez bir senaryo değildi) nükleer silah kullanmayı özel sohbetlerinde dile getirdiğini de kaydetmekte yarar var.

Gingrich’in mantığını izleyecek olursak, tıpkı Ahmedinejad İran’ı gibi Nixon dönemi ABD’sinin de rasyonel aktör olmadığı sonucuna varabiliriz. Nixon’ın da dile getirdiği üzere onun amacı her şeyi yapabilecek, Kuzey Vietnam’a karşı nükleer silah kullanabilecek bir “kaçık adam” izlenim yaratmaktı.  Gingrich’in savı üzerinden devam edecek olursak, Kuzey Vietnam’ın da bugünün İsrail’i gibi halkın canını koruma yükümlülüğü vardı. Tek fark, nükleer tehdidi “kaçık adam” Nixon yapıyordu.

Bu farazi düşünme deneyi bizi nereye götürecek o halde? Gingrich’in mantığına göre Kuzey Vietnam’ın ABD’ye saldırmak için haklı gerekçesi vardı. Her ne kadar kaçık adam Ahmedinejad’la yüzleşmeye ihtiyaç olduğuna inandığını söylemiş olsa da Gingrich’in bunu telaffuz bile edebileceğini hayal edemiyorum.

Yeterince gariptir, Gingrich geçmişte Nixon’a hayran olduğunu ifade etmişti. Siyasi kariyerinde Nixon’ı rol model olarak gördüğü bile söylenmiştir. O halde Gingrich’in Nixon’ın “kaçık adam” teorisinden habersiz olduğunu farzetmeliyiz. İnanması zor ama. Gingrich siyasete soyunmadan önce tarih profesörü değil miydi?

Kaynak:Foreign Policy in Focus

Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı