İsrail medyası Gazze’ye karşı ‘Dökme Kurşun Operasyonu’ adı verilen savaşın birinci yılını adeta bir kutlama gibi yad etti. İsrail’de neredeyse herkes operasyonu askeri bir zafer gibi, İsrail’in en ölümcül düşmanı sayılan Hamas’a karşı bir muharebe başarısı olarak görüyor.
İsrail Savunma Güçleri’nin (IDF) muharip askerleri gibi bizim de varılan bu sonuçla ilgili ciddi kuşkularımız var. Bunun en büyük nedenlerinden biri, Hamas’a karşı bir muharebe yapıldığını söylemenin pek mümkün olmaması.
Zira operasyon başlar başlamaz Hamas yeraltına çekildi.
Filistinlilerin can kayıplarının çoğu hava saldırılarından, topçu ateşinden ve uzaktaki keskin nişancılardan kaynaklandı. Dökme Kurşun Operasyonu esasen dünyadaki en kabalalık yerlerden birinin bombalanması, evler, okullar ve camiler gibi sivil hedeflerin vurulmasından müteşekkildi. Geride, çoğu sivil ve 300’den fazlası çocuk olan 1300’den fazla ölüm bıraktı. IDF’nin yedek askerleri gibi biz de sivil bir halka karşı yapılan bu iğrenç saldırı karşısında başımızı utançla eğiyoruz.
Operasyonun hedefleri de soru işaretleri yaratıyor. Dökme Kurşun’un amacı güya Hamas’ın füze fırlatmasını durdurmaktı. Fakat Kassam füzesi sorunu operasyon başlamadan önce çözülmüştü. Hamas’la İsrail arasında 19 Haziran 2008’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının sonucunda, Gazze’den fırlatılan füzelerin sayısında ciddi bir düşüş yaşandı; her ay birkaç yüz füze atılırken, beş ayda sadece bir düzine kadar füze fırlatıldı. Ateşkes şartlarına asla uymayansa İsrail’in ta kendisiydi. Gazze kuşatmasını sona erdirme taahhüdünü yerine getirmedi, Kasım 2008’de Gazze’deki hedeflere saldırarak ateşkesi ihlal etti. Dahası Hamas’ın ateşkesi yenileme önerisini geri çevirdi ve birkaç hafta sonra Dökme Kurşun Operasyonu’na başladı.
Bu operasyonun hedefi yetkililerin açıkladığından farklıydı. Gerçek hedef Kassamları durdurmak değil, Hamas hükümetini devirmekti. Bu açıdan operasyon çuvalladı. Hamas bugün Gazze’de her zamankinden daha güçlü. Bu acımasız savaştan bir yıl sonra strateji değişikliği gerekiyor. İsrail Hamas’la bir an önce görüşmelere başlamalı ve sadece bir ateşkesi değil, ihtilafı sona erdirmek yönündeki bir anlaşmanın parçası olacak ‘temel konuları’ da müzakere etmeli. Hamas’la açık bir diyaloğun İsrail çıkarına olduğu ayan beyan ortada.
Bunun ilk nedeni Hamas’ın Gazze’de demokratik yoldan seçilmiş olması. Bu ihtilafı çözmek isteyenlerin eninde sonunda bu grupla pazarlığa oturması gerekecek. İkinci nedense şu: Hamas barışı gerçekleştirmeye ve güney İsrail’deki insanlara dokunmamaya muktedir olduğunu kanıtladı. Hamas Gazze’de faaliyet gösteren örgütlerin tamamı üzerinde güçlü bir kontrole sahip ve bir ateşkesi uygulayabilir. Üçüncüsü, kaçırılan asker Gilad Şalit’i geri getirmemiz açısından tek şansımız bir esir takası anlaşması. Şalit karşılığında İsrail yüzlerce Hamas esirini bırakacak. Böyle bir anlaşma gerek İsrail gerekse Filistin kamuoyu üzerinde yatıştırıcı bir etki yaratarak uzlaşma yönünde önemli bir adım olabilir.
Hamas İsrail’in düşmanı ama barış dostlarla değil düşmanlarla yapılır. Hamas ayrıca güçlü, pragmatik ve iyi örgütlenmiş bir hareket; muhtemelen İsrail’in ‘bir anlaşmayı’ kotarabileceği bir muhatap. Hamas’ı Gazze’deki tek yetkili olarak kabul etmeme stratejisi başarı elde edemedi ve değiştirilmesi gerekiyor. Gerçekten barış arayan bir ülke, muhataplarını görmezden gelemez. (İşgal altındaki topraklarda görev yapmayı reddeden İsrailli yedek askerlerin oluşturduğu Reddetme Cesareti adlı hareketin kurucuları, 15 Şubat 2010)
Kaynak: Radikal