Geleceği kararan Pakistan

 

Ne oldu Doğu'nun sessiz, sakin, dingin şehirlerine?

Allame İkbal'in sükunet şehri Lahor'dan yükselen bu gürültü de ne? O İslam şehri ki; koynunda Babür ruhu, sakince sarayına çekilmiş, ihtişamını ve sahiblerini yitirmemiş Şahi Mescid'in girişine bir hizmetkar gibi uzanıp yatıvermiş Trablusgarb savaşının yorgunu Allame Lahori'yi barındırıyor.

Hemen yanı başında altın kubbelerini parıldatan bir Budist mabedi, bu müslüman mahallesinde güvenle yüzyılları aşıp gelmiş bir ham kelle tarafından yıkılmadan, parıldıyor. Allame İkbal'in, Mevdudi'nin, Nedvi'nin, Kandehlevi'nin su verdiği topraklardan dersini yarım bırakan ham kelleler çıkıp da mabedleri yıkmazdı. O ''Dokunmayın'' buyruğu 633'den esip de geliyordu çünki.

Kalabalığın üst üste yığıldığı, fakirliğin lime lime döküldüğü, yine de dişlerinin bembeyaz parladığı gözlerinin sevgiyle güldüğü bir İslam şehridir Rawalpindi. Keşmirlinin, Afganlının, Pakistanlının iş, aş umudunu geri çevirmeyen bir şehirdir. Afgan Talibanı çıktığında, binlerce medreselinin katılım için yola çıktığı şehir de burasıdır. Rawalpindi şimdi bir endişe şehrine dönüştü.

Afganlı muhacirlerin milyonlarcasına kucağını açan, toprağını, suyunu, havasını, Sadr Pazarını, Hayber Pazarını, dahası da kirini-pasını, gürültüsünü bölüşen Peşaver'e ne oldu? Bir Peştun şehri olan Peşaver'in incisi Sadr Pazar'ı Pencabiler ya da Sindiler mi ele geçirmişti ? Ya da Celalabad pazarındaki Sihler buraya mı taşınmıştı?

Hayır; Peşaver'deki Peştun esnafın dükkanları önüne Afgan Peştunlarının açtığı küçük tezgahlar vardı. Otuz yıldır da böyleydi.

Karanlık güçlerin elleri, Sadr pazarını kana boyamıştı. Bir anda yirmi sene öncesini hatırladım; bir Cuma günü namaz için iki oğluyla aracına binen Abdullah Azzam kontağını çevirdiği anda parçalanarak şehid olmuştu. Müslümanlar bölgedeki önemli bir akil adamlarını yitirmişti.

Bir pazar daha vardı Peşaver'de; ''Hayber Bazar''... Aklınıza Hayber Geçidi'nin ihtişamını ya da Hayber Kalesini getirebilirsiniz... Hayber pazar, adına yakışır büyüklükte, zenginlikte tam bir ''Baharat Yolu'' pazarı. Afganlı Özbeklerin, kuzey halılarını pazara verdiği sokaklar, Pençşir ''Lacivert''inin işlenip pazarlandığı dükkanlar, Mahabat mescidine yürürken ışıltısının havayı ısıttığı kuyumcular çarşısı, Çevki yadigarsa İstanbul'un tahta kalesi.

Baharat kokusuna allerjisi olanlar, daha orada düşüp kalır. Hayber Pazar, binbir gecenin yaşayan özeti, Simbad'ın mahallidir. Bir bomba da burada ve yüzün üstünde parçalanmış beden. Peştun şehri burası. Taliban'ın maden bakanı, buradaki medreselerden birinin hocasıydı. Böyle bir katliam, Taliban'ın üstüne atılabilir miydi? ABD, Afganistan'ı havadan, Pakistanı karadan vururken bir de aile için kavga hesabı mı yapıyordu?

Peşaver toprakları üzerinde, otuz yıllık Afgan muhacir kampları, hala otuz, kırk bin mevcuduyla durmakta; Şamşatu Kamp'ın, Horasan Kamp'ın sakinleri geçimlerini Peşaver'de yaptığı işlerle sağlamakta.

Pakistan ya da Peşaver'de yıllarca kimlik sorulmadan yaşarsınız.12 Eylül'ün savurduğu zamanda, iki yılım o şehirde geçti. Benim şehrim oldu Peşaver. Unutulmaz dostlarım, anılarım oldu. Afgan cihadının şehidler kervanı yiğitlerini tanıdım. Muhacir kamplarının geniş gönüllerinin bereketi hala benimledir. Zaluzey kampın büyüklüğünü, okullarını, Mücahid Üniversitesini, kampın çalışkan Afganlılarını anlatmak bir destan ustalığı ister. Bir de Lübnan'daki,Suriye'deki Filistin kamplarını,Gazze'nin Mısıra açılan tek kapısı Refah'ın durumunu bilince, Pakistan'ın otuz yıldır Afganlılara açık ülke oluşunun bedelini hiçbir Afganlı böyle ödemez.

Pakistan'ı kara bombalarıyla korku ülkesine çevirip, 11 Eylül kadar ustaca iş çeviren veya çevirten ABD, ülkeyi dağılmanın eşiğine getirdiği gibi, ''Kendi güvenliğini sağlayamayan Pakistan, nükleer gücün korumasını hiç yapamaz. Her yeri patlatıp, çarşı pazar dinlemeyen terörist güçler, nükleer silahı ele geçirirse ne işler olur?'' diyebilecek şekilde köşeye sıkıştırılmaktadır. Pakistan mozaiğinin ne olduğunu bilen Binezir Butto'nun katliyle, eşinin gölgesinde oluşan bir duygusallık ortamında devlet başkanı olan Asıf Ali'den Pakistana sahip çıkmasını beklemek yanlış olur.

Müslümanlar Pakistanı kaybetmemeli, sahip çıkmalı; Pakistan önemli ve örnek bir İslam ülkesi. Eyvah demeden önce harekete geçmeliyiz, ordusuna topraklarını bombalatan Zerdari, moda deyimle çakma bir başkan, o yine çekip gider fakat Pakistan gitmemeli. Pakistan ordusu, bölünmenin ülke parçalanmanın eşiğinden alınmalı. ABD'ye dur denmeli.