Gazze'ye nükleer mi? Çılgına dönmüş bir dünya

 

Jeff Gates


İsrailli yetkililer üzülmekte haklı. Gazzeliler de. Ancak Amerikalılar daha fazla üzülmeli. İsrail'in meşruiyeti sürüp gitmeyecek.


Bu ifade, meşruiyetinin hak edilmiş olduğunu farzeder elbet. İsrail'in davranışlarının altmış yıllık tutarlılığı ışığı altında bu mesele hakkında da sorular soruluyor şimdi. Yeni meseleler şunlar: İsrail'in ulus devlet statüsünün tanınması ne zaman ve nasıl geri çekilecek? Tel Aviv geçici dönem içerisinde nasıl davranacak?

İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman haberlere göre, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a İsrail'in Gazze'de nükleer silah kullanabileceğini söylediğinde elini göstermiş olabilir. İsrail'e yönelik tehdit, dünyanın en büyük açık hava hapishanesinde ikamet eden 1.5 milyonluk Gazzeliler değil. Tehdit, 400 küsür köyün etnik temizliğe tâbi tutulmasıyla başlayan ve altmış yıldır Filistinlilere çektirilen eziyetten dolayı duyulan küresel öfkedir.

Hıristiyan Siyonist Başkan Harry Truman, güvence aldığıYahudi Siyonist lobisine güvenmişti: Bölgede seri krizler yaratmaya mahkum genişlemeci bir gündemi olan ırkçı teokratik bir devlet olmayacaklardı. Kolonici Siyonistlerin izlediği merhametsiz küresel gündem, dünya barışına yönelik en büyük tehdittir ve görüldüğü üzere Lieberman'ın uyarısıyla da teyid edilmiştir. Yahudi ulusçuların başlıca müttefiki olarak, Amerika yüksek risk altındadır zira Tel Aviv perde arkasından bir diğer çatışmayı tezgahlıyor. Bu karışık dolaşık ittifakın infial'e yol açması kaçınılmazdır ki ergeç süpergüç müttefiklerini ve başlıca silah tedarikçilerini tehdit edecektir.

11 Eylül'ün planlayıcısı olduğunu itiraf eden Halid Şeyh Muhammed, o saldırıyı teşvik eden saikin "Amerika'nın Filistinlilere karşı İsrail'e verdiği destek üzerinden işlediği katliamlara ve Amerika'nın Arap ülkelerini yozlaştıran ve müslüman Arap halkın daha da sömürülmesine yol açan bencil dış politikasına Amerikan halkının dikkatini çekmek" olduğunu söylemişti.
Genelkurmay başkanı 61 yıl önce Truman'ı uyarmış, bu militan kapalı muhitin Ortadoğu'da Yahudi askeri ve iktisâdi hegemonyasını tesis etmek istediğini söylemişti. İsrail'in meşhur ikiyüzlülüğüne âşina olan Pentagon yetkilileri uyarmıştı: "Bu programın tüm safhaları, Yahudi liderlerin fanatik kavramlarında, eşit bir şekilde kutsaldır.

Nükleer silahlı fanatikler

Tel Aviv, ajan provakatörün "kurban gibi nasıl davranmalı?" başlıklı el kitabına her geçen yıl yeni bir sayfa ekliyor. İsrail'in stratejik başarıları, radikalleştirme ve çileden çıkartma kapasitesi sayesindedir – işgal altındaki topraklarda yaşayanların içinde bulunduğu mahrumiyet, aşağılanma ve dönemsel açlık misâli.

İsrail'in 2008 Noel'i ve Barack Obama'nın başkanlık töreni arasında Gazze'ye düzenlediği vahşi "savunma" saldırısı derinlemesine planlanmıştı – Obama 28 gün boyunca tek söz etmedi. Sessizlik, Güney Afrikalı hâkim Richard Goldstone'un İsrail'in düzinelerce savaş suçunu tanımlayan ve insanlığa karşı suç işlediğinin delillerini gösteren raporu yayınlamasından sonra bile devam ediyor.


Raporun yayınlanmasıyla, bir Amerikan Başkanı, ilk siyâhi başkan, BM'de yaptığı bir konuşmada "Yahudi devleti" şeklindeki kod tâbiri kullanarak Tel Aviv'e hediye verdi ki bu ırkçıların ırk ayrımcısı politikalarını zımnen onaylamak demekti.

Truman bile bu kadar ileri gitmedi. Fakat onun yönetiminde böyle Siyonistler ve İsrail yandaşları yoktu. İsrail,1.400 Filistinliyi öldürmenin yanısıra – ölenlerin üçte biri kadın ve çocuk – çiftlikler, fabrikalar, okullar, su şebekesi ve hıfzıssıhha dâhil altyapısını da yoketti.

Goldstone raporundaki bulgular, İsrail ordusu mensubu otuz askerin Hamas'a verdikleri destekten ötürü Gazze halkına bir ders vermek için yürütülen câni politikayı izah eden "Breaking the Silence" adlı ifadeleriyle de teyid edildi. (Hamas 2006 yılında yapılan serbest ve âdil seçimlerle iktidara gelmişti).

Amerika, bir İsrail hâmisi ve özürcüsü olarak, İsrail aşırılıkları müslümanları öfkelendirmeye ve İslâmi siyasi topluluğu radikalleştirmeyi sürdürürken, asıl yükü taşımaktadır.

Sistematik suikastler, Tel Aviv'in "konuşacak kimsesinin olmamasını" garantiye aldı – Tel Aviv'deki işgalci otoritelerin ve onların Washington'daki silah tedarikçilerinin işbirlikçileri hâriç.

Bu arada, İsrail yerleşimlerinin sürgit genişlemesi, yerli Arapların tecrit içindeki getto takımadasında yaşamaktan mutlu olmamaları durumunda, bir Filistin devletini imkansızlaştırdı. Amerika'nın kusurlu olduğunu söylemek mâlumu ilan etmektir sadece.

Tel Aviv, hem de sınırları belirlenmeden ve işgal altındaki toprakların nasıl çözüme kavuşturulacağı bilinmeden evvel, komşularının kendisini "Yahudi devleti" olarak tanımasında ısrar edip dururken, İsrail aşrılığı şiddetini azaltmadan yine de devam ediyor. Durdurak bilmeyen altmış yıllık aldatmadan sonra, Arap devletleri bu "devleti" yatıştırmaya gönüllü ki anlaşılır bir şeydir.

Yahudi fanatiklerin davranışları yüzünden tehlikeye düşen Amerikalıların alacağı ders biraz tatsız fakat kaçınılmaz: Buna biz imkan verdik. Bizim sürekli tavizlerimiz yüzünden Barack Obama İsrail'in seri provakasyonlarına şiddetli tepkiyi davet ediyor. Goldstone raporunu onaylamada acze düşen başkomutanımız Amerikan kuvvetlerini tehlikeye atıyor.

İsrail'in hukukun üzerinde olduğunu ima ederek Tel Aviv'i yüreklendiriyor sadece. İsrail'in davranışları "Yahudi devletinin" değerlerine uygundur diyerek, daha geniş Yahudi câmiasını tehlikeye atıyor. Truman 1948 Mayıs'ında, Dışişleri Bakanı George C. Marshall'ın stratejik itirazlarını dikkate almayıp üstüne bir de onu ulus devlet olarak tanıyarak bu fanatizmi etkinleştirdiğinde, bu aşırı davranışları bekleyen ılımlı Yahudiler de bunun içinde.

Sayıca az ama emelde büyük bu aşırı ve kapalı muhitin aldatma yoluyla savaş hâricinde hiçbir seçeneği yok. Büyük İsrail stratejisi adına Amerikan ordusunun Irak'ı işgal etmeye teşvik edilmesi, en sinsi aldatmaydı ki müttefike yöneltilmiş bir aldatmaydı ve içeriden yürütüldü.

Kriz dizisi oluşturan İsrail stratejisinin yokluğu durumunda, uzun zamandır aldatılan bir halk, bizi bu son savaşa sürükleyen – şimdi de bir sonrakine sürüklemeye bakıyor - önceden belirlenmiş müşterek isithbarat kaynağının farkına varacak. Amerikalılar bu ikiyüzlülüğün nasıl işlediğini fark ettiklerinde, kim ve niçin sorularına da cevap verecekler.

Tel Aviv'in en çok korktuğu bilgi bu. Gerçekler bilinir oldukça, İsrail'in meşruiyeti mesele olmayacaktır. Tek mesele, bu aşırıların en iyi nasıl silahsızlandırılacağı ve bu ihanete imkan veren kanun yapıcıların nasıl sorumlu tutulacağıdır.

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı