Gazeteciler!!!


Bu ülkede toplumun bir kısmı hasta… Hastalık ağır ve zihni; daha doğrusu zihniyete ilişkin… Hastalarda gerçeklerle beklentiler arasındaki mesafenin devasalığı, o beklentileri birer sanı haline çeviriyor.

Bir hayal dünyasında yaşıyor, oradan örnekler veriyor, bunun bir hayal dünyası olduğunu söyleyenlere ağır hakaretler ediyorlar. Hayal gördüklerini farkedince bu kez hayal ettikleri şeye ya da hayal yerine karşılarına çıkan gerçeğe sinirleniyorlar, onunla kavga ediyorlar.

22 Temmuz seçimlerinden birkaç gün önce ve hemen sonra Türk basınında daha doğrusu "merkez medya"da bu açıdan tam bir sefalet sergilendi.

Başını kuma gömenler, toplumu sadece yaşadıkları lüks mahalle, gazetedeki yazar arkadaşları ve eşlerinin çevrelerinden ibaret sananlar, toplumsal gelişmeler üzerine ve seçim sonuçları hakkında manasız görüşler dile getirdiler.

Yanıldılar…

İnsanlar yanılabilir…

Ama yetmedi hakaret ettiler…

Kendilerinden farklı görüş açıklayanlara "partizan" muamelesi yaptılar, dalga geçtiler…

Yazdıkları, yüzlerine her zaman ve sık sık çarpılmak üzere basının kara sayfalarında yer aldı…

Hatırlayın ne diyorlardı:

"Tarhan Erdem'in iddiası, 'Ya sayı saymayı bilmiyor ya dayak yememiş' sözünü hatırlattı." Göngör Mengi, Vatan, 20 Temmuz.

"48 saat kala; AKP'nin yüzde 47.9 bulduğunu ilan ediyorlar. Hormonlu anketler!" Necati Doğru, Vatan, 20 Temmuz.

"Allah'a şükretmeliyiz ki bu erdemli tarhana yoklamalar hiçbir zaman tutmuş değil." Bekir Coşkun, Hürriyet, 20 Temmuz.

"Erdem, husumete dayalı araştırma yaptıkça itibarını gölgeleyip komik duruma düşüyor." Şakir Süter, Akşam, 21 Temmuz.

"Soros'un çocukları AKP'yi övüyor… Yüzde 48 değil, 30'ların altında…" Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet, 20 Temmuz.

“Şimdi düzmece anketler zamanı! Masa başında oturup anket üretiyorlar! AKP yüzde 48! Korku dağları bürüdü, bu yolla milleti etkilemeye kalkışıyorlar." Emin Çölaşan, Hürriyet 21 Temmuz.

"AKP'nin yüzde 48 oy alacağı tespitine inanmıyorum. Bu kadar yer dolaştım, böyle çarpıcı bir durumla hiçbir yerde karşılaşmadım. Bana öyle geliyor ki bu sıcakta eğlenecek şey arayan millet anketörlerle dalgasını geçmiş!" Mehmet Yılmaz, 21 Temmuz.

Yanıldıkları ortaya çıkınca bir–ikisi özür diledi…

Ama çoğu hakaretlerine devam etti… Yanıldıklarını hatırlatanlara öfke püskürdü.

İşte son örnek Hürriyet'ten Mehmet Yılmaz…

Diyor ki: “Yeni Şafak'ta Fehmitahakorukıvanç ve Star'da da Mustafa Karaalioğlu bu konuyla ilgilenmişler. Yazarları istifaya davet ediyorlar, medyanın yeniden yapılandırılması gerektiğinden söz ediyorlar. Buradan hareketle "merkez medyayı" gazeteciliği bilmemekle suçluyorlar… Arkadaşlar, madem bu kadar iyi gazetecilersiniz, neden kendi gazeteleriniz bizim gazetelerimiz kadar satmıyor?"

Ucuzluğun böylesi…

Şuna aklı basar mı hazretin: Yeni Safak, Star, Zaman gibi gazeteler sayesinde bu ülkede insanlar tek tornadan çıkmış, vasat, sıkıcı, yanlış ve yanlı, bilgi fakiri yazar ve yorumlar dışına çıkabiliyor, Kürşat Bumin'i, Etyen Mahçupyan'ı, Mümtazer Türköne'yi, Şükrü Hanioğlu'nu ve nicelerini okuyabiliyor.

Okunup okunmama konusuna gelince…

Mehmet Yılmaz ve benzerleri isterlerse Fehmi Koru ve benzerlerini şöyle bir alıp çarşı pazar dolaşsın, birkaç Anadolu kentine gitsin, okunma, bilinme, tanınma neymiş öğrenirler.

Aslında sorun bu da değil, bu durumun farkında olmamak da değil…

Sorun nerede, nasıl, hangi toplumda, ne için yaşadığının farkında olmamakta…

Toplum tasavvurundan bu denli azade olmakta…

Ne yazık…


Kaynak: Yeni Şafak