Gaz krizi ve Ukrayna

İsrail'in Gazze opersyonu hiç kimseye yaramadıysa en azından petrol üreticisi ülkelere yaradı; düşük fiyatlar yükseldi. Küresel mali kriz sırasında bu tür ufak yükselmeler petrolü bol olan ülke liderlerini memnun etmiş olmalı.

Doğalgaz fiyatları ise Ortadoğu'daki çatışmalara bağlı olarak artmıyor; bu konu daha çok Gazprom şirketi ve Rusya'nın başbakanı olan ama aslında başkanı gibi davranan Putin tarafından belirleniyor. Hal böyle olunca petrol arzı ve fiyatları daha dolaylı bir siyasal yaptırım aracı olurken doğalgaz doğrudan kullanılan bir siyasal araca dönüşüyor. Petrol siyasal araç olduğunda gözler çok sayıda ülkeye dönüyor ve sorumlular tam olarak görülemiyor, ama doğalgazla ilgili bir sıkıntı olduğunda başoyuncunun Rusya olduğu hemen anlaşılıyor.

Özellikle son iki yıldır, kışın en soğuk günleri gelip çattığında Rusya Ukrayna'ya giden doğalgaz vanalarını önce kısıyor, ardından beklediği sonuç gelmeyince de kapıyor. Kapanan vanalar sadece Ukrayna'yı değil bu ülke üzerinden uzanan boru hatlarından yararlanan Türkiye'yi ve Avrupa ülkelerini de etkiliyor. Rusya'ya göre Ukrayna doğalgaz borcunu ödememekte ve yapılan yüksek orandaki zammı da ödemeyi istememekte. Bu durumda malının karşılığı parayı alamayan Rusya'nın malın devamını teslim etmeme hali söz konusu.

İşin bir yanı bu türden bir ticari anlaşmazlık gibi görülebilir. Ukrayna vaat ettiği ödemeleri yapmamış, Rusya da tekel durumundan yararlanarak kafasına göre fiyat artışları yapmış olabilir. Bu hali bile bir çıkmaza, en azından Ukrayna bütçesi için önemli bir sıkıntı yaşanmasına yeter. Ama mesele bunun ötesinde bir içeriğe sahip ve Ukrayna'yı da aşan önemde. Doğal gazın vanası kısıldığında Türkiye ve bazı Avrupa ülkeleri durumu soruşturmuş ve kısıntının sadece Ukrayna için yapıldığı açıklamasını almıştı. Kısacası diğer ülkelere kısıntı yapılmadığı ama Ukrayna'nın boru hatlarından gaz çaldığı ileri sürülüp her ülkenin basınç denetimi yaparak bunu anlayabileceği söylenmişti. Denetimler yapılıp bir sonuç alındı mı bilinmez, ama şimdilik Ukrayna ile birlikte birçok ülke cezalandırılmış durumda.

Ukrayna'nın Rusya ile 'Batı' arasındaki sıkışmışlık hali sürüyor. Bu batının birazını AB oluşturuyor. Ukrayna'daki bir kesim şiddetle AB'ne yaklaşmayı hatta Türkiye ile birlikte aynı paketten AB üyesi olmayı istiyor. AB ise hele ki Türkiye ile aynı anda bir diğer kocaman ülkeyi içine alma önerisini bir kábus senaryosu olarak görüyor. AB, Ukrayna'yı ne içeride ne dışarıda tutacak bir yöntemi tercih ediyor. Bu tercih aynı zamanda Ukrayna'yı 'Batı'ya kaptırmama derdinde olan Rusya'yı kızdırmama beklentisine de dayanıyor. Dolayısıyla hem Rusya hem AB zavallı Ukrayna'nın tam ikisinin ortasında tampon olarak kalmasını yeğliyor. Bu ortada kalmışlık hali ise Ukrayna'da 'Batı'cılar ile 'Rus'çular şeklinde ifade edilebilecek iki siyasal eğilimin sürekli istikrarsızlık üretmesine yol açıyor.

'Batı'nın bir diğer ayağı olan ABD ise Ukrayna'nın arada değil Batıda olmasını tercih ediyor. Hem Rusya'nın dibine gelmek hem de Karadeniz yolunu pekiştirmek için olsa gerek, bu ülkenin siyasal ve ekonomik olarak AB'ye stratejik olarak NATO'ya bağlı olmasını istiyor. AB'ye bu açıdan baskı yapan ABD, esasen AB'nin Rusya ile arasını bozmayı da göze almasını talep ediyor. Rusya'nın doğalgaz tekelini ve stratejik varlığını kendisine tehdit olarak kullanmasından çekinen AB ise bu baskıya direniyor, olan Ukrayna'ya oluyor.

Hálbuki 'Batı' birleşip Ukrayna'nın borcunu ödeyebilir, vanaların açılması sağlanabilir. Ama bu hem Rusya şantajına yeni kapılar açmak anlamına gelebilir hem de Ukrayna ile ilgili çok açık bir siyasal tercih yapıldığını gösterir.

Star Gazete