Gannuşi ve üç hatası

Bugünlerde Tunus'un gündemine oturan ve ülkenin Dışişleri Bakanı Refik Abdusselam'ı ilgilendiren "Shareton Kapısı" olarak adlandırılan bir konu var. Siyasi çevrelerin, sivil toplumun ve özellikle de medyanın üzerine düştüğü konu şu an yargının elinde. Konunun doğru olması veya yalanlanması bu makalenin kapsamında değil. Ayrıca suçu ispatlanana kadar her sanık suçsuzdur! Konu zaten şu an belirginleşmiş değil. Ortaya çıkan belirsizliğin bu kadar büyük boyutlu olmasında ise soruşturmayı yürüten maliyenin tecrübesizliğinden kaynaklanan eksiklikler yatıyor.

Bana göre, "Sharaton kapısı" konusunun boyutunun bu kadar fazla derinleşmesiyle ilgili ortada iki veri var: İlki, Tunus'un devrimden sonra özgürlükler kapsamında değişime uğraması ve medyanın denetleme ve –devrimin hemen sonrasında olduğu gibi- demokratik geçiş sürecinin de selameti için sosyal ağlar üzerinde bazı görevlendirmeler yapmasıdır. İkincisi ise,  konunun Nahda hareketinin liderinin bir akrabasıyla ilgili olması. Nahda bilindiği üzere, şu an iktidar partisi ve ulusal kurucu mecliste görece çoğunluğa sahip. Bu nedenle Tunus'u şu an meşgul eden olay, rakiplerine göre Nahda'yı kalbinden vuran bir olay.

Buna dayanarak, Raşid Gannuşi'nin bazı hatalarıyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Gannuşi şu an Tunus'ta ülkeyi yöneten devlet başkanı Hamadi al Cabali'den ve Munsif Merzuki'den daha fazla etkinliğin olan bir isim.  Gannuşi'nin hatalarından ilki, maalesef Tunus halkının siyasi, sosyal ve psikolojik boyutunu idrak edememesi ve - bu olay gerçek olmasa bile-  iktidardaki siyaset adamlarının akrabalarıyla ilgili olarak olumsuz bir tablo sergilemesi oldu.

Gannuşi bir gerçeği görmezden geldi. Tunus halkı eski başkanlarının akrabalarına bile tahammül edemez hal gelmişti. Kadı ki, eski lider Zeynelabidin bin Ali, hiçbir akrabasına devlet organında yetki bile vermemişti. Nahda hareketi için de, akılıca olan, siyaset sahnesinde ne kadar önemli misyonları olursa olsun, akrabalarını devlet kademelerine getirmemesi olacaktı.

Burdan yola çıkarak, bir şeye işaret etmekte fayda var. 2012 Aralık ayında mevcut hükümet kabinesinin resmi ilanından hemen önce Raşid Gannuşi'nin damadı Refik Abdusselam'ın dışişleri bakanlığı için aday olmaya niyetli olduğuna dair bilgiler sızdırılmıştı. O dönem bu durum bazı çevrelerce olumsuz olarak nitelendirilmişti.  Bu meselenin dışında kalmak istediğimi söylersem sırrım açığa çıkmış olmaz elbet. Çünkü benim için Raşid Gannuşi, hikmet sahibi, aklı başında ve bu tip bir hatayı işlemeye  yapmaya en uzak isimlerdendir. Ancak, ard arda gelen açıklamalar, "Shareton kapısı" olayında Refik Abdusselam'ın masumiyeti ispatlansa bile hataların çok olduğunu gösteriyor. Yani, durum zihninde olumsuz siyasi hatıraları barındıran tunus halkı için geçiş sürecinde bile olsa tahrik edici bir etiket taşıyor.

Gannuşi'nin yaptığı ikinci hata, aylar önce sızdırılan bir video kaydında yaptığı açıklamalar olmuştur. Kayıttaki açıklamalar malesef Nahda'yı zayıflatmaya yönelik ve rakiplerinin spekülasyonlarını doğrular nitelikte. Özellikle de videoda hareketin stratejik hedefleri, Tunus halkının laikler ve islamcılar olarak ikiye ayrılması, polisin ve askerin devletten uzak tutulacağı ve diğer dini selefi grupları sempatik gösterme amaçları açıklanıyor. Şüphesiz bu video, Nahda hareketine içerden vurulmuş bir darbedir. Üçüncü hataya götüren bu açıklamaların Raşid Gannuşi, Nahda hereketinin önderi, görünen o ki, karnından konuşmayı seviyor.üçüncü hata, hükümet ile tunus işçi birliği arasındaki gerginliğin tırmanmasında doğrudan etkili olan eylemlerdir. Birlik görüşmeleri bitiren genel grev ilan etmiş, Nahda hareketi de  aynı şekilde ortaya çıkan şiddet olaylarından sonra tepkisini sert bir dille ortaya koymuştu.

Gannuşi'nin yaptığı bu üç hata, gerek Nahda hareketine gerekse hükümetteki ve meclisteki temmsilcilerine zarar vermekte ve hareketin Tunus halkının gözündeki güven kredisini bitirmek üzeredir.

Kaynak: Şarku'l Awsat
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız