Fransa ile kriz atlatıldı, ama...

Bir düşünün: Eğer Fransız Anayasa Konseyi, Ermeni soykırımını inkârı cezalandıran yasayı onaylasaydı, Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkiler nasıl gerilecek ve kopma noktasına gelecekti... Ankara yeni bir “yaptırım paketi”ni uygulamaya koyacak, diplomatik bağlarını asgari düzeye düşürecek, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda işbirliğini zedeleyen daha bir dizi tedbir alacaktı...
Fransız yüksek yargı organının Meclis ve Senato’da kabul edilen kararı iptal etmesi, bu “kötü senaryo”nun gerçekleşmesini önlemiş oldu. Yani bir bakıma kriz atlatıldı, ama şimdilik...
Ankara’daki bir yetkilinin deyişiyle, Türk hükümeti şimdi bir “bekle ve gör” tutumunu benimsiyor.
İlişkileri daha bozacak bir hareket olmayacak, ama Fransız parlamentosunun kararından sonra uygulamaya konan tedbirler de hemen kaldırılmayacak... Örneğin Fransız askeri uçak ve gemilerinin Türk semalarından ve kara sularından geçiş hakkına konan kısıtlamalar daha bir süre yürürlükte kalacak...
Fransız Anayasa Konseyi’nin kararından memnunluk duyan ve rahatlayan Ankara’nın ikili ilişkiler konusunda temkinli davranmasının nedeni, reddedilen kanuna benzer yeni bir yasa tasarısının tekrar Meclis’e getirilmesi olasılığıdır.

Normal, ama soğuk
Nitekim Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Konsey’in kararını açıklamasından hemen sonra, bu konudaki niyetini ortaya koydu. Rakibi Sosyalist Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı François Hollande de öyle...
Yani Ermeni soykırımını inkâr meselesinde iki siyasi liderin de tutumu aynı...
Ne var ki bu, seçim kampanyası nedeniyle hemen gerçekleşemeyecek. Meclis ve Senato önümüzdeki hafta mayıs sonuna kadar tatile giriyor. Dolayısıyla bu iş bir süre “yatar”...
Gerek Sarkozy’nin gerekse Hollande’nin son beyanları, Ankara’yı Paris’e karşı gene mesafeli ve ihtiyatlı davranmaya itiyor.
Bunun anlamı, ilişkilerin daha bir süre “normal, ama soğuk” kalacağıdır.
Ancak bu çerçeve içinde dahi, bazı konularda bir hareketlilik olabilir. Bu da “çok yanlı ilişkiler” alanında beklenebilir. Örneğin Suriye meselesinde bu ay İstanbul’da, sonra da Paris’te yapılacak uluslararası toplantılarda Türk ve Fransız dışişleri bakanları bir araya gelebilecek.

Fransız kalmadılar
Fransız yüksek yargı kurumunun bu yasayı reddetmesinin başlıca sonucu, Türk-Fransız ilişkilerinde ciddi bir krizi ve gerginliği önlemiş olmasıdır. Ancak bu kurumu oluşturan 11 “akil adam” bu kararı, siyasi değil, hukuki mülahazalarla aldı.
Konsey, Ermeni soykırımını inkârı suç sayan ve ağır şekilde cezalandıran kanunu, Fransız Anayasası’na ve özgürlük beyannamesine aykırı saydığı için reddetti. Böylece ifade özgürlüğüne, hukukun üstünlüğüne ve kuvvetler ayrılığı ilkesine verdiği önemi ve önceliği vurgulamış oldu.
Diğer bir deyişle, Fransız “akil adamlar”, tıpkı kanunla ilgili tartışmalar sırasında birçok milletvekili ve senatör, pek çok hukukçu, yazar ve aydın gibi, demokratik değerlere hiç de “Fransız kalmadıklarını” gösterdiler ve açıkçası herkese örnek oldular...
Bu sonucun alınmasında esas rolü oynayan Fransa’nın bu güçlü iç dinamikleridir. Ancak bunda Türk diplomasisinin girişim ve çabalarının payı da olduğu açık.
Ama şunu da unutmamak lazım: “Soykırımı inkâra ceza” yasasının iptali, Fransız Meclisi’nin 11 yıl önce kabul ettiği ve Ermeni soykırımını tanıyan yasayı etkilemiyor. Yani o yasa yürürlükte kalıyor. Yirmi küsur ülkede olduğu gibi...

Kaynak: Milliyet