Nasıra- Bu hafta İsrail, dört yıldır süren Gazze ablukasını “hafifleteceğini” duyurdu. İsrailli bir yetkili, kılavuz ilkeyi açıkladı: “Sivil halk için sivil mallar.” Gazze'ye giren – kişniş otu, tarçın gibi – gıda maddeleri üzerindeki ağır ve keyfi kısıtlamaların nihayet sona ereceği söylendi bize. Gazze'nin 1.5 milyonluk sâkini diledikleri kadar kişniş otu alabilecekler.
Netanyahu'nın ifadesiyle bu “ayarlamalar”, hasarı sınırlandırmaya mâtuf. İsrail, üç hafta önce, Özgür Gazze Filosu'nda dokuz kişinin hayatını kaybetmesinden sorumlu olduğundan dolayı dünya bu ablukanın hangi akla hizmet ettiğini merak etmeye başlamıştı. O dokuz kişi, kişniş otu, çikolata ve çocuk oyuncaklarının Gazze'ye ulaşmasını engellemek için ölmek zorunda mıydılar cidden? Ayrıca İsrail, diğer filoları da beklerken, bu politikayı icra etmek için daha fazla infaza gerek var mı?
Bu hoşnutsuz yüzlerle göz göze gelen İsrail, ablukada suç ortağı ABD ve AB devletleri, dikkatleri ablukanın büsbütün kaldırılması taleplerinden uzaklaştırmayı gözleri dönmüş şekilde istiyorlar. Gazze'ye daha liberal bir ablukanın gerekli “güvenlik” tedbirleri ile haksız “sivil” abluka arasında etkili bir ayrımı savunmak tercih ediliyor. İsrail, siyam ikizleri karşısında mûcizevi ameliyatı gerçekleştirerek onları ayıran cerrah gibi takdim ediyor kendisini.
Kabinesine konuşan Netanyahu, işin varacağı noktanın “güvenlik ablukasını sıkılaşması olduğunu çünkü Hamas'ın, İsrail'e sivil nüfusa zarar verdiği suçlamasını yapma beceresinin elinden alındığını” söyledi. İsrail yetkililerini dinleyince sanırsınız ki binlerce “sivil” ürün Gazze'ye boşalmak üzere. Eğer onlara inanacaksak, Hamas için Kassam roketi yok ama Gazze'nin bakkalları ortalama bir Wal-Mart gibi dolacak.
Emin olun, olmayacak bu.
Birçok ürün artık yasak değilse bile Gazze'ye ulaşmak için bir yol bulmaları yine de gerekiyor. İsrail geçiş noktalarını kontrol ediyor ve günde kaç kamyonun geçeceğine karar veriyor. Şu an geçiş izni alanların ancak dörtte biri kargolarını yerine ulaştırabilmiş durumda ve bu oranda kaydadeğer derecede bir değişim beklememelidir. Dahası, “güvenlik” ablukasının bir parçası olarak, 18 ay önce İsrail'in yıkıcı saldırısından sonra hasara uğrayan binaları onarmak için müthiş derecede ihtiyaç duyulan çimento ve çelik gibi inşaat malzemeleri üzerindeki yasağın devam etmesi bekleniyor.
Her hâlükarda, Gazze sınırları, limanları ve hava sahası kendi kontrolünde olana dek, fabrikalar inşa edilene ve ihracat başlayana dek Gazze'nin topal ekonomisinin toparlanma imkanı yok. Gazze'de yoksulluğa batmış Filistinlilerin ezici bir çoğunluğu nezdinde girişine izin verilen bu mallar – kişniş otu dâhil – arzulanır bir şey olmaktan öte bir şey değildir.
Daha önemlisi, İsrail, dikkatlerimizi “sivil” ablukann güya kaldırılışına odaklayarak konuyla daha alâkalı bir soruyu sormayı unutmamızı ümit etmektedir: Bu yeniden şekil verilen “güvenlik” ablukasının gâyesi nedir?
İsraillilere ablukanın gerekçeleri olarak yıllardır şunlar anlatılıyordu: Gazze'deki terörist yöneticileri tecrit etmek, ablukanın İsrail şehirlerine roket fırlatılmasını durduracak bir kaldıraç olarak hizmet etmesi, Gazze'ye silah kaçırılmasını önlemek ve rehin asker Gilad Şalit'i serbest bırakmaya mecbur etmek. Gerekçelerden hiçbiri de dikkatli bir sorgulama karşısında ayakta kalamıyor. Hamas daha önce hiç olmadığı kadar güçlü; roket saldırıları çok uzun zamandır yapılmıyor; silah kaçakçıları Erez' veya Karni geçiş noktalarını değil Mısır sınırındaki tünelleri kullanıyor; şayet İsrail ciddi bir pazarlık etseydi, ablukanın kalkması karşılığında Gilad Şalit'i de çoktan geri almıştı.
Ablukanın gerçek amacı, 2006'da başladığından bu yana, Hamas Filistin seçimlerini kazanır kazanmaz kör göze parmak sokarcasına gösterilmişti. İsrail hükümeti başdanışmanı Dov Weisglass ablukanın Gazze'deki Filistinlileri “perhize sokacağını ama açlıktan öldürmeyeceğini” söylemişti o zamanlar. Yardım kuruluşları, ablukanın ardından gelen yaygın yetersiz beslenmeye şahitlik edebilirler. Nihâi amaç, Weisglass'ın da kabul ettiği üzere, Hamas'ı devirecekleri ümidiyle sıradan Gazzelileri cezalandırmaktı.
Weisglass, Netanyahu öncesi dönemden gelen bir kalıntı ise, onun perhizci ablukası yürürlükten kalkmadı mı?. Kalkmadı. Hem de hiç. Netanyahu hükümeti bu politikayı bir güvenlik tedbiri olarak değil Gazze'ye karşı “ekonomik savaş” olarak gerekçelendirdi. Hatta belgelerden biri, yaş ve cinsiyete göre Gazzelilerin ihtiyaç duyacağı asgari kalori miktarını bile gösteriyordu – asgari kaloriye genelde “kırmızı çizgi” olarak atıf yapılmaktadır.
Hakikatte İsrail'in “güvenlik” ablukası, hem eski hem de yeni versiyonu, tamamen “sivil” ablukadır. Yanlış yöneticileri seçtiler diyerek Gazze halkına uygulanan ve uygulanmaya devam eden “toplu cezalandırmadır.” Uluslararası hukuk, İsrail politikasının statüsünü imdada yetişircesine tanımlamaktadır: İnsanlığa karşı suçtur.
Gazzelilerin açlıktan daha yavaş kırılması için ablukanın hafifletilmesi hiç yoktan daha iyidir. Fakat 1.5 milyon Filistinlinin İsrail'in onlar için inşa ettiği hapishaneden çıkmaları, uluslararası câmianın üzerine borçtur.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı