Filistin Özerk Yönetimi seçimleri: İhtimaller ve beklentiler

Giriş:

Filistin Başkanlık, yasama ve ulusal konsey seçimlerine ilişkin peş peşe yapılan açıklamalar yapılmakta ve bu seçimlerin belirlendiği üzere Mayıs 2012'de gerçekleştirileceği söylenmektedir. Ancak bu süreçle ilgili taraflar, doğrudan el Fetih ve Hamas, bir yandan sahadaki reel şartlar, diğer taraftan da İsrail işgalinin tutumu bu seçimlerin gerçekleşme imkânına uygun zemin teşkil etmemektedir.

El Fetih Hareketi'nin Tutumu:

El Feith Hareketi, seçimlere kendi açısından Filistin halkının yönetimi noktasındaki meşruiyetini demokratik araçlarla yenileme aracı olarak görmektedir. El Fetih bu şekilde yönetim, siyasi barış süreci konusundaki seçeneklerini korumak ve Hamas'ın 2006'da elde ettiği meşruiyete karşı koymak istemektedir.

İlk bakışta Özerk Yönetim kontrolündeki bölgelerde, özellikle de Batı Şeria'da seçimleirn yenilenmesi el Fetih'in halk nezdinde meşruiyetini yenileyebilir ve Filistin halkının yönetimi konusunda elini güçlendirebilir. Ancak el Fetih'in de bu noktada dikkate aldığı birtakım kaygıları da bulunmaktadır:

1- el Fetih'in gerek Batı Şeria'nın yönetimi, gerek barış dosyasını idare edilmesi ve gerekse de Filistin Kurtuluş Örgütü'nü kontrol etmesi noktasında halka sunabileceği elle tutulur bir başarı sicili bulunmamaktadır.

2. el Fetih, kendi içerisinde örgütsel ve yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. Bu da seçimleri yürütme sürecine olumsuz yansıyabilir.

3. Hamas'ın Batı Şeria'da sesinin duyulmaması zayıflığından daha çok, Filistin Yönetimi ve İşgal güçlerinin güvenlik önlemlerinden kaynaklanmaktadır. Batı Şeria'da seçimlerden birkaç ay önce bireylere ve kurumlara gerçek bir özgürlük ortamının tanınması durumunda Hamas doğal pozisyonuna kavuşabilecek ve Batı Şeria'da küçümsenmeyecek bir gücünün olduğunu gösterebilecektir.

4. Seçimler sadece Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki yönetim konusunda olmayacak, içeride ve dışarıdaki Filistin Ulusal Konseyi'ni de kapsayacak, Filistin Kurtuluş Örgütü yönetimi ve kurumu yeniden yapılanacaktır. Pek çok el Fetih lideri ise böyle bir şey istememektedir. Zira bu durumda el Fetih'in FKÖ üzerindeki tekeli kırılacak, Hamas'a ve diğer Filistinli örgütlere FKÖ ve kurumlarında geniş rol alanı doğacaktır.

El Fetih, Özerk Yönetim'in idaresi konusunda Hamas ile ortaklıktan kaçınmaktadır. Pek çok el Fetih lideri de Hamas'ın nüfuz dairesini ve etkisini Özerk Yönetimden FKÖ'ye kadar genişletmesinden memnun olmayacaktır.

Bu nedenle de pek çok el Fetih lideri seçimlerin sadece Özerk Yönetim çerçevesinde yapılması için çalışmakta ve 2006 tecrübesinin tekrar etmemesi için FKÖ'nün seçimlere dâhil edilmesini engellemek istemektedir. Böyle bir girişim başta Hamas olmak üzere diğer Filistinli örgütler tarafından şiddetle reddedilecektir.

Hamas Hareketi'nin Tutumu:

Hamas Hareketi'nin seçimlere ilişkin tutumu ise gerek Özerk Yönetimi gerek FKÖ gibi ulusal kurumlara etkin katılıma zemin hazırlama çerçevesinde ele alınmaktadır. Hamas, bu kurumların ve yönetiminin etkinleştirilmesi noktasında kendisinde gerekli olan yeterlilik ve gücü görmektedir. Ayrıca Hamas silahlı direniş alanındaki meşruiyetini seçimlerle yenilemek ve bu seçeneğin Filistin halkının stratejik seçeneği olduğunu göstermek istemektedir.

Hamas halen hem Filistin içerisinde hem de Filistin dışarısında büyük bir tabana sahiptir. El Fetih'le karşılaştırıldığında da gerek örgütsel gerek kurumsal yapı açısından daha güçlü ve iç bütünlüğe sahiptir. Hamas, Gazze Şeridi'ni kontrol etmekte, bu bölgede Özerk Yönetimin kurum ve kuruluşlarına hâkimdir. Bu da kendisini güçlü kılan bir başka faktördür. Hamas bu şartlarda seçimlerin düzenlenmesi hususunda uzlaşma belgesinde uzlaşılan şartlara riayet edilmesi gerektiği konusunda ısrar etmektedir:

1. Siyasi tutuklular dosyası bir an önce halledilmeli, Batı Şeria'da Filistin halkının tüm evlatları ve tüm Filistinli örgütler için genel özgürlükler eşit olarak garanti edilmelidir. Böylelikle Hamas da diğer Filisitnli örgütler de seçim programını başlatıp kampanyaları yürütebileceklerdir. Yine her partinin kendi tabanı ve destekçileri de direnişi seçeneğini destekleyen tutumlarını ifade etmekte, kendilerini temsil edip iradelerini yansıtacak kişileri seçmekte özgür olmalıdır.

2. Seçimlerin şeffaf bir şekilde Doğu Kudüs dâhil, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi garanti altına alınmalıdır.

3 Özerk Yönetimin Başkanlık ve yasama seçimlerinin yanı sıra hem içeride hem de dışarıda FKÖ Ulusal Meclisi seçim (veya tayin)leri eş zamanlı olarak gerçekleşmelidir. Böylelikle Hamas Hareketi ve diğer örgütler FKÖ'ye etkin bir şekilde yasal ve adil olarak katılabilecek, FKÖ Yürütme kuruluna doğal olarak katılacak, Filistin halkı nezdindeki hakiki konumu ve gücünü ifade edebilecektir.

İsrail Hükümeti'nin Tutumu:

İsrail'in Filistin seçimlerine ilişkin tutumunda şu değerlendirmeler etkin rol oynamaktadır:

1. 2006 tecrübesinin tekrar edilmesine izin verilmemeli; Hamas yeniden demokratik meşruiyet aracılığıyla silahlı direniş seçeneğine yeni bir kılıf elde etmemeli, Batı Şeria'daki Filistin Özerk Yönetimi kurumlarına girmemelidir. Zira böyle bir gelişme ekonomik işbirliği, güvenlik koordinasyonu gibi şu anda bu kurumlar üzerinden yürütülen pek çok menfaat ilişkisi ve imtiyazları tehdit edecektir.

2. Filistin Ulusal Hareketi'ne Batı Şeria ve Gazze Şeridi arasında coğrafi bir birlik sağlama fırsatı tanınmamalı, Hamas ve direniş gruplarının bir parçası olabileceği herhangi bir birlik hükümeti anayasal meşruiyete kavuşmamalıdır. Yine El Fetih ve Filistin yöneticilerine olası bir birlik hükümeti üzerinden Filistin Devleti'nin BM'ye tam üyeliği boyutunda yararlanma izni verilmemelidir.

3. Filistin tarafına şu şartlar dikte ettirilmelidir: a) Filistin Devleti'nin BM'ye tam üyelik başvurusu durdurulmalı b) Yerleşimlerin dondurulması şartından geri adım attırılmalı c) Müzakere sürecine geri dönülmelidir.

Radikal sağ akım ile radikal dini kesimlerin kontrolündeki İsrail hükümeti, Batı Şeria'da Hamas'a ve diğer direniş örgütlerine özgür ve şeffaf bir seçimlerin gerçekleşebileceği siyasi-toplumsal faaliyet imkânının kapısını açma fırsatı verecek gibi görünmemektedir. İsrail hükümeti böyle bir durumda Hamas ve direniş güçlerinin silahlı direniş faaliyetleri doğrultusunda mevcut altyapıyı organize edeceğini düşünmektedir.

Dolayısıyla Batı Şeria'da işgal devam ettiği sürece direniş akımlarının özgürce faaliyet göstermesine fırsat verilmeyecek, bu hareketler tamamen yok edilemese bile zayıf bırakılacaktır. Bunun da anlamı özgür bir seçim fırsatının bizatihi kendisi çok düşük bir ihtimaldir.

Seçimlerin gerçekleşememesi:

Böyle bir ihtimalin yaşanması, seçimlerin gerçekleştirilmesine uygun bir ortamın bulunmamasına uygundur. Zaten el Fetih Hareketi'nin de seçimlerde Filistin halkına sunacağı kıymet ifade eden siyasi bir başarısı da yoktur. Zaten Batı Şeria'da seçim koşullarını sağlayacak şartlarda ciddi bir ilerlemede olmamıştır.

Diğer taraftan İsrail hükümeti adımlarını sıklaştırmakta ve böyle bir seçimin gerçekleşmesine izin vermeyeceğini vurgulamaktadır. Örneğin: İsrail hükümetinden çok sayıda bakan başta Kudüs olmak üzere seçimlerin gerçekleştirilmesini reddetmiştir. Oysa hem el Fetih hem de Hamas Kudüs olmadan seçim olmayacağı konusunda ısrarlıdır. İşgal güçleri 20'den fazla Hamas milletvekilini tutuklamıştır. Tutuklu milletvekilleri arasında Filistin Yasam Meclisi Başkanı Dr. Aziz el Duveyk de bulunmaktadır.

Seçimlerin ertelenmesi:

Bu ihtimal şu değerlendirmeler yahut bunlardan bazıları üzerine bina edilebilmiştir:

1. ABD, Netenyahu hükümetine Filistin seçimlerinin gerçekleşmesine izin vermesi noktasında baskı yapan bir rol oynayabilir. Böylelikle de pek çok Arap ülkesindeki "demokratik" gelişmelere paralel bir adım atılmış olur. Ancak en azından Başkanlık seçimlerinin sonuçları ortaya çıkana dek ABD'nin böyle bir rol oynaması oldukça düşüktür. Dolayısıyla böyle bir gelişmenin yaşanması ihtimali 2012 yılı sonrasına ertelenmiş demektir.

2. Müzakerelerde anlamlı bir gelişmenin yaşanmasıdır. Ancak Amman buluşmalarının başarısız olduğunun ilan edildiği ortamda bu oldukça düşük bir ihtimaldir. Nitekim Amamn görüşmelerinde Netenyahu hükümetinin inadı ve Haziran 1967 sınırlarında bir Filistin Devleti'ni tanımayı reddetmesi söz konusu olmuştur.

3. İsrail-ABD tarafının Hamas'ın bu seçimlerde kaybetmesi, Arap dünyasındaki değişim ivmesinin yükselmesi, Filistinlilere desteğin İsraillilere düşmanlığın artması durumudur ki bu şartlarda Oslo ve barış süreci iptal edilmeme şartıyla birtakım tavizler beklenebilir. Bu tavizler arasında da Özerk Yönetim bölgelerinde seçimlerin gerçekleşmesine izin verilebilir.

Öneriler:

1. Özerk Yönetim Lideri Mahmud Abbas, Netenyahu'nun şartlarını reddetmeye devam etmesidir. Seçimler Filistinlilerin hakkı, İsrail'in yükümlülüğüdür. Netenyahu hükümetinin seçimleri iptal etmeyi denemesi durumunda gerek uluslararası düzeyde gerek Araplar nezdinde bunun sonuçlarına katlanması gerekir. Filistin kamuoyu da buna karşı tepki göstermelidir.

2. El Fetih Hareketi, Batı Şeria'da diğer tüm gruplarla birlikte hareket ederek halk direnişinin başlatılması çağrısını hayata geçirmelidir. Zira bu işgalin sona ermesini sağlayacak bir garanti teşkil etmektedir. Bu aynı zamanda Filistin egemenliğini temsil edecek doğal bir girişim olacak, burada demokratik ve periyodik seçim imkânı yakalanabilecektir.

3. Tüm Filistinli güçler ve gruplar FKÖ'nün yeniden yapılanması için acele etmeli, Ulsual Konsey ve Yürütme Kurulu'nun oluşacağı seçimler bir an önce gerçekleşmelidir. Kurulacak bir Ulusal Birlik Hükümeti, uzlaşma şartlarını hayata geçirmeli ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nin yönetimini eline almalıdır. Bu anlamda İsrail'in seçimlere onay vermesi beklenmemeli, kısır ve faydasız müzakere sürecine bel bağlanmamalıdır.

Prof. Muin el Menna - Al Zaytouna Centre for Studies & Consultations Araştırmacısı

Dünya Bülteni için Tahir Akdeniz tarafından tercüme edilmiştir.