Filistin iç savaşı ve senaryolar

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve “Küresel Sistem Projesi (KSP) ” senaryolarında Filistin’e çok dikkat edilmelidir. Kocaman Filistin toprakları yontularak Gazze ve Batı Şeria bölgelerin müteşekkil küçücük bir arazi parçasına dönüştürülmüşken; hiç gereği yokken, şimdilerde bu küçük bölgeyi niçin ikiye böldüler dersiniz? İşte dikkat çekici, şüphe uyandırıcı ve kafa karıştırıcı olan durum da zaten burada saklı bulunuyor.

 

Bugün küçültülmüş Filistin Devleti; BOP ve postmodern küresel sistemle ilgili “uçuk” senaryoların laboratuar alanı olarak kullanılmak istenmektedir. Bu senaryoların birinci ayağını Genişletilmiş Ortadoğu Coğrafyası (GOC), ikinci ayağını Batı’ya meydan okuma riski taşıyan diğer Büyük Ülkeler, üçüncü ayağını ise gelişmemiş ülkelerin tümü birden oluşturuyor. Bu bağlamda üzerinde durulabilecek olan senaryoları şöyle sıralayabiliriz:

 

1- Birinci senaryo: Küçültülmüş Filistin toprakları üzerinde, taraflarını Hamas ile El Fetih gruplarının oluşturduğu iki farklı cephe oluşturularak; İsrail’i, Filistin tehdidinden salim ve emin kılmaktır. Oldukça zayıf bir senaryo olmakla birlikte, burada öngörülen hedefe göre; Gazze’ye hâkim Hamas örgütü ile Batı Şeria’daki El Fetih öncülüğündeki Filistin Devleti arasında “Asi” ile “Asil” hesaplaşması için düğmeye basılacaktır. Böylece, İslami duyarlılığı olan Filistinli kitleler ile İsrail destekli lâik ve ılımlı El Fetih liderliğindeki Filistin Devleti’nin güvenlik güçleri “onlarca yıl sürecek bir iç hesaplaşma” sürecine girdirilerek, İsrail Devleti’nin korkulu rüyası haline gelmiş olan “Filistin Direnişi” zararsız bir konuma getirilmiş olacaktır.

2- İkinci senaryo: Genişletilmiş Ortadoğu Coğrafyası’nda Sünni-Şii blok savaşları ve Radikal-Ilımlı grup çatışmalarının yaygınlaştırılması amacıyla Filistin topraklarını çekirdek olarak (prova ve ateşleme alanı) kullanmaktır. BOP bağlamında bakarsak, oldukça kuvvetli bir senaryo olarak kabul edilebilecek olan bu yaklaşımda öngörülen hedef şudur: Genişletilmiş Ortadoğu Coğrafyası’nı iç savaşlar ve kardeş kavgaları arenasına dönüştürmek üzere, Filistin’deki Hamas-El Fetih cepheleşmesi süreciyle birlikte fitili ateşlemek. Dikkat edersek, perde arkası güçlerin yanlış yönlendirmeleri sayesinde Hamas, “Gazze’yi ele geçirir geçirmez” hemen oraya Filistin bayrağı yerine, İslam devletini temsil eden yeşil sancağı çekerek, söz konusu “kutuplaştırma ve cepheleşme senaryosu”na hizmet etmeye başlamıştır. Güya, Hamas’ın bu yaklaşımla “İslam güçlerinin Filistin’i fethetmeye başladığı” mesajı verilmeye çalışılıyormuş. Açıkçası, Filistin toprakları ve üzerinde bağımsızlık mücadelesi veren Filistinli gruplar üzerinden sahnelenmeye çalışılan bu kirli oyuna çok dikkat etmek gerekiyor. Genişletilmiş Ortadoğu Coğrafyası’ndaki halkların çok duyarlı olduğu Filistin davası üzerinden sahnelenen Radikal-Ilımlı, İslamcı-Laik ve Sünni-Şii kutuplaşması oyununun tutmasında “Filistin Davası” handikabının duygusallığı büyük etkide bulunabilir.

3- Üçüncü senaryo: Dünya Müslümanlarının içini burkan ve dikkatlerini bir şekilde mutlaka odaklandıran Filistin Davası ve Filistin toprakları üzerinde sergilenecek olan “iç savaş” hadisesi perde olarak kullanılarak, Büyük Ortadoğu projesi’ni gerçekleştirmektir. Açıkçası, Hamas’ın kontrolündeki Gazze Devleti(!) ile El Fetih’in kontrolündeki Batı Şeria Filistin Devleti(!) arasında vuku bulacak olan savaşın boyutları ve taraflarının kapsamını şimdiden tahmin etmemiz mümkün değil; ama, dünya Müslümanlarının duyarlılıkları dikkate alındığında, bütün İslam ümmeti arasına yayılacak olan muhtemel bir “kutuplaşma fitnesi” söz konusu olabilir. Filistin merkezli “kutuplaşma fitnesi” bütün İslam toplumları arasında yaygınlaşacak olursa, ABD-AB-İsrail mihverinin hedeflediği Büyük Ortadoğu Projesi’nin farklı versiyonlarının önündeki ciddi direniş önemli ölçüde kırılmış olacaktır. Bugün Irak ve Afganistan’daki direniş hareketlerinin arkasında İslam ülkelerinden ziyade Müslüman halklar olduğu gerçeğinden hareket edersek; İslam ümmetinin, Filistin topraklarındaki kardeş kavgalarında bitaraf olma hatasına düşürülmesi halinde, söz konusu mihverin ciddi anlamda rahatlayacağı kolaylıkla anlaşılabilir.

4- Dördüncü senaryo: İsrail Devleti, altmış yıldan beri yalnızlara oynadığı Ortadoğu coğrafyasında, Kuzey ırak’ta “uydu Kürt devleti” ve Filistin’de de El Fetih kontrollü “uydu Filistin devleti” oluşturmak suretiyle üzerindeki baskılardan önemli ölçüde kurtulacaktır. Bu senaryoya göre, Kuzey Irak’ta kurulacak olan muhtemel Kürt devleti; bölgedeki Arap, Türk ve Acem milletlerinin düşmanlığını çekeceği için; ayrıca kendi grup çıkarları için Filistin davasına ihanet edecek olan El fetih vasıtasıyla Filistin topraklarından Batı Şeria üzerinde kümelendirilecek bir Filistin devleti ise, bütün dünya Müslümanlarının düşmanlığını kazanacağı için, İsrail devleti’nin yıllardan beri altında ezildiği baskı, tehdit ve saldırılar gerçek anlamda ağırlığını kaybedecektir. Böylece Genişletilmiş Ortadoğu ve küresel dünya dengeleri üzerinde daha rahat hesaplar peşinde koşabilmesi için İsrail devleti bolca zaman ve güç kazanmış olacaktır.

5- Beşinci senaryo: Postmodern küresel dünya sisteminin “Dünya Devleti” varsayımıyla idare edilebilmesi ve küresel sermayenin isteklerine muhalif olabilecek konumdaki tek lokal aktör konumundaki “ulus devlet” unsurunun ortadan kaldırılabilmesi için, “binlerce devlet oluşturma” fikrine hizmet edebilecek yegâne alan ve laboratuar olarak Filistin toprakları ile Filistinli grupların seçilmesidir. Bu senaryo, 1990’lı yıllardan beri çok ciddi bir şekilde dillendirilmektedir. Hakikaten, küçültülmüş ufacık Filistin topraklarında “Gazze Devleti” ile “Batı Şeria Devleti” gibi fiili bir durum oluşturulduğu dikkate alınınca; bu “model çalışma” üzerinden hareketle önce Genişletilmiş Ortadoğu Coğrafyasında, sonra Çin-Hindistan-Rusya gibi potansiyel küresel aktörlerin coğrafyalarında ve en sonunda da gelişmemiş ülke coğrafyalarının bütününde bu senaryonun uygulanması ihtimali çok büyüktür.