ABD bu ay BM’de yapılacak Filistin devleti oylamasını desteklemeli yahut Arap dünyasında sahip olduğu itibarını tehlikeye atmalı. Desteklemediği takdirde Amerikan nüfuzu daha da çökecek, İsrail güvenliği zarar görecek ve İran güçlenecek ki bölgesel bir başka savaş ihtimali artacaktır.
Dahası, S. Arabistan Amerika’yla ilişkilerini tarihte olduğu gibi aynı şekilde sürdüremeyecektir artık. S. Arabistan ve ABD arasındaki “özel ilişkiler“- Arap dünyasının büyük bir kesiminin ayakta olduğu bir zamanda - Filistin halkı için adâlet talep eden Arapların ve Müslümanların çoğunluğu tarafından gitgide zehirleyici görünecektir.
Ülke içi ve bölgesel güçler Suudi liderleri daha bağımsız ve daha iddialı bir dış politikaya icbar edecektir. S. Arabistan, Amerika’nın karşı çıkmasına rağmen Bahreyn monarşisine verdiğimiz destek gibi Amerikan politikalarıyla arası bozuk başka politikalar – mesela Irak’ta Nuri el Maliki hükümetine karşı çıkmak ve Amerikan baskısı rağmen Irak’ta büyükelçilik açmamak – izleyebilecektir. S. Arabistan, Afganistan ve Yemen’de de Washington’la yolları ayırabilir.
Filistin halkı bir devleti hak etmektedir ve şunları şart koşar: Resmi tanınma, uluslararası kurumlarca onaylanmak, İsrail’le daha eşit düzeyde anlaşmak, barış ve güvenlik içerisinde yaşama fırsatı.
İsrail, Filistin devletini tehdit olarak değil müzakere masasına dönme ve daha fazla çatışmayı önleme şansı olarak görmelidir. Son kamuoyu yoklamaları göstermektedir ki Filistinlilerin yüzde 70’i tıkanıklık kısa sürede aşılmadığı takdirde yeni bir intifadanın olacağına inanıyorlar; İsrail’i ılımlı Filistin lideri Mahmud Abbas’la barış arayışına yüreklendirmelidir bu.
Obama yönetiminin elinde İsraillileri ve Filistinlileri barış görüşmelerine sevk etmek için pek çok fırsat var ama Amerikalı politikacılar bu destansı adâletsizliğe uygulabilir bir çözüm bulmak yerine maalesef ülke ekonomisinin kötüleşmesiyle ve felç olmuş bir siyasi manzarayla meşguller. Washington uygulanabilir yeni teklifler getirmediğinden dolayı yapabileceğinin asgarisi bir kenara çekilmek ve Suudilerin, Avrupalıların ve ılımlı Arapların BM’de Filistin haklarını öne sürme çabalarını engellememektir.
Filistinlilere İsrail’le bir anlaşmayı tamama erdirmeleri ihtiyaç duydukları dini, siyasi ve mâli meşruiyeti yalnızca S. Arabistan’ın vermeye muktedir olduğunu İsrailli yetkililer bile Avrupalı meslektaşlarıyla özel sohbetlerinde kabul etmişlerdir. S. Arabistan 2009 Haziran’ından bu yana Filistin Otoritesine 2.5 milyar dolar yardım tahsis etmiş, böylelikle Filistin davasının şimdiye değin en büyük tek destekçisi olmuştur. Fakat Filistinlilere temel hakları verilene dek bu para pek işe yaramayacaktır.
2002 Arap Barış Planı müzakereler için başlangıç noktası olmalıdır; Oslo Barış Sürecinin verimsizliğini ispatlamış olmasına bakacak olursak 1967 sınırlarına dayalı iki devletli bir çözüm, müzakerelerin başlayabileceği gerçekçi tek temeldir.
Filistin devletini kurma inisiyatifi Oslo’yu devlet-devlet müzakerelerine dayalı yeni bir paradigmayla değiştirme şansıdır – çatışmayı daha yönetilebilir kılacak ve uzun soluklu çözümün zeminini oluşturacak bir kazan-kazan önerisidir.
Bu senaryonun tek kaybedeni, Hamas ve Hizbullah’a verdikleri destekle barış sürecini baltalamak için yorulup usanmadan çalışan parya devletler Suriye ve İran’dır. S. Arabistan, protestocuların öldürülmesine bir son verilmesini talep ederek ve Şam büyükelçisini geri çekerek Suriye devlet başkanı Beşşar Esad’ın vahşi yönetiminin tecrit edilmesinde önemli bir rol oynadı. Esad’ın barbar rejiminin eli kulağındaki düşüşü İran’ın zayıflamak için nadir denilecek bir stratejik fırsat sunmaktadır. Tahran, bu hayati müttefik olmadan Arap dünyasında anlaşmazlık çıkarmakta zorlanacaktır.
Bugün, ABD ve S. Arabistan’ın önlerinde İran’ı kuşatma ve İran’ın bölgeyi istikrarsızlaştırmasını önleme şansı vardır. Fakat Obama yönetiminin BM’deki hareketleri ABD-S.Arabistan arasındaki çatlağı derinleştirdiği takdirde bu fırsat heba olacaktır.
Amerika, Filistin konusunda adil davranmadığı takdirde S. Arabistan yeni ve farklı bir seyir izlemeye gönüllü ve buna muktedir olsa da bu iki eski müttefik arasında işbirliğinin devam etmesi ve iyi niyet Ortadoğu’ya çok daha iyi hizmet edecektir.
Dolayısıyla Amerika’nın Filistin devletine vereceği destek hayatidir ve veto etmenin olumsuz derin neticeleri olacaktır; ABD-Suudi ilişkilerine bahse değer zarar vermesinin ve Müslümanlar arasında gürültü koparacak olmasının yanısıra Müslümanlarla ilişkilerini daha da kötüleştirecek, İran’ı güçlendirecek ve bölgesel istikrarı tehdit edecektir. ABD’nin adâlet ve barış yolunu seçmesini ümit edelim.
Kaynak: NY Times
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın