Filistin barışı Rice'ın 'dadılığına' bağlı


 
Annapolis ve Filistin'e bağış için düzenlenen konferans sonrası, Ortadoğu barış süreci herkesin tetikte olmasını gerektiren bir döneme girdi. ABD'nin taraflara dadılık yapması şart, Rice Lübnan savaşında diplomasiye geç başvurmasının sonucunu düşünüp bu kez elini çabuk tutmalı

Annapolis konferansı ve Filistinlilere yardım toplanması için düzenlenen Paris bağışçılar toplantısı geride kaldı ve şimdi Ortadoğu barış süreci açısından sürekli tetikte olmak gerekiyor. ABD Başkanı George W. Bush Ocak'ta bölgeyi ziyaret edecek, fakat sürece kılavuzluk etmek bakımından gözler Condoleezza Rice'ta olacak.
Yeni barış çabası büyük ölçüde Rice'ın eseri. Geçen yaz Lübnan'daki savaşa ve Rice'ın bunu nasıl idare ettiğine bakıldığında, gelecekteki zorluklara
dair bazı ipuçları görülebiliyor.
Washington Post muhabiri Glenn Kessler, Rice'la ilgili yayımladığı son çalışmasında (Dişi Sırdaş: Condoleezza Rice ve Bush'un Vasiyetinin Ortaya Çıkışı) söz konusu savaşa dair unutulmaz bir sahneyi anıyor. Savaşın ikinci haftasında ve ufukta biteceğine dair bir işaret yokken, dünya ve bölge ayağa kalkmış durumdadır ve İtalyanlar üst düzey bir konferans düzenler. Rice acil ateşkes yönündeki baskıları reddeder. Bunun yerine Lübnan'daki statükonun daha kalıcı bir biçimde değişmesi gerektiğini savunur.

Canlı ve ısrarcı davranmalı
Kessler Rice'ın yaz ortasının o boğucu sıcağında Roma'daki konferans salonundaki görüntüsünü şöyle tarif eder: "Bakımsızdı... alnından ter damlacıkları süzülüyordu ve dünya medyasına böyle bir Rice imajı yayıldı." Kessler'e göre, "Rice güçlü veya duruma hakim görünmüyordu; ne yapacağını bilmez bir hali vardı."
Bu durum Annapolis'te tersine döndü. Rice gayet sağlam, güçlü ve başarılı bir görüntü sergiledi. Bununla birlikte, barış konusunda etkili olmak için dışişleri bakanının Lübnan Savaşı'nı ele alış tarzından üç ders çıkarması gerekecek: Hassas Arap devletleri en iyi uzlaşmayla istikrara kavuşturulur, çatışmayla değil; yani Amerikan diplomatik liderliği miskin ve dağınık değil, canlı ve ısrarcı olmalı; ve Kudüs'le Washington arasındaki özel ilişkinin İsrail'e kaygan basamakları tırmanmasında yardım etmek için kullanılması, basamaklardan düşmesinin engellenmesi gerekir.
Lübnan'daki savaşın Hizbullah'a ağır bir yenilgi tattırmak ve ülke politikasını yeniden biçimlendirmek için verildiği söyleniyordu. İşler böyle yürümedi. Lübnan derinlemesine bölündü ve bu bölünmeyi artırmak arzu edilenin tersi sonuçlar verdi. Siyasi ilerleme iç siyasette zorlu tavizler gerektirecek.
Filistinliler için de bir yanıyla benzer bir gerçeklik söz konusu. Sürdürebilir bir İsrail-Filistin barışı, Filistin'in bölünmesi beklentisi üzerine inşa edilemez. Hamas'ın sürece katılmaya özendirilmesi gerekiyor.
Hamas ve onun kontrol ettiği Gazze, sadece şiddet tehdidi oluşturmalarından dolayı değil, kırılgan bir barış çabasına daha fazla meşruiyet katacakları ve varılacak olası bir anlaşmanın hayata geçirilmesini mümkün kılacakları için de önemli.
Rice Lübnan'da yaşananları hatırlamalı, Gazze'yle İsrail arasında bir ateşkes için uğraşmalı ve Fetih'le Hamas arasındaki uzlaşmayı teşvik etmeli -ki üçüncü taraflar üzerinden dolaylı olarak yapılabilecek bir şey bu.
Lübnan savaşında Amerikan diplomasisinin en çarpıcı yanı, o kritik bir ay boyunca ortalıkta hiç gözükmemesi, adeta firar etmesiydi. ABD savaşı sona erdiren 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının önünü, ancak savaşın 34. gününde açtı. Rice'ın diplomasisi (veya diplomasi yapmaması), acil bir ateşkes yönündeki basıncın önünü kesti.
Annapolis sonrası başarıysa farklı bir şeyi, yani Amerika'nın erken ve sık müdahalesini gerektiriyor. Bush ve Rice, İsraillilerle Filistinliler arasında karşılıklı bir süreci desteklediklerinden dem vurdu. Bundan fazlasını yapmaları gerekecek. ABD'nin taraflara dadılık yapmak zorunda olduğu çoktan görüldü. Bu da günlük hayatı düzeltmek için girilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi, güvenliğin iyileştirilmesi ve kuşatmaların gevşetilmesi anlamına geliyor. Bunun ötesinde, ABD temel meseleler (toprak, Kudüs, mülteciler ve güvenlik) üzerinde ayrıntılı bir çerçeve anlaşmasını sağlayacak birleştirici öneriler getirmeye hazır olmalı.
ABD'nin diplomatik liderliği, Amerika'nın her şeyi tek başına yapması demek de değil. ABD'nin Ortadoğu Dörtlüsü ve (Suriye de dahil) Arap ülkelerini sürece katması daha iyi olacaktır. İsrail Başbakanı Ehud Olmert geçenlerde İsrail gazetesi Haaretz'e, İsrail'in iki devletli bir çözüme ulaşmaması halinde 'biteceğini' söyledi.


İsrail'i kayırmakla olmaz
Bunun hem İsrailli hem de Amerikalı kulaklara verilmiş bir mesaj olduğunu görmek zor değil. Olmert'in sözleri şöyle de tercüme edilebilir: İsrail'in hayatta kalması için gerekli olduğunu bildiğimi yapmamda bana yardım edin. Bir İsrail Başbakanı, çetrefilli bir meselede Amerikan başkanına, Filistin Kurtuluş Örgütü liderinden daha kolay 'evet' der.
Yani üçüncü ders de bu -ABD, İsraillileri rahatsız eden bir durumda ne kendisini ne de Kudüs'teki dostlarını kayırmamalı. Özel ilişki, sözgelimi işgal altındaki topraklara ve yerleşimlere yönelik müptelalılığını azaltmak konusunda İsrail'e yardımcı olduğunda, daha yapıcı bir biçimde seferber edilir.
Rice Lübnan savaşında erken bir diplomatik çıkış stratejisine karşı çıkmakla, özel ilişkiye yönelik basit bir anlayış sergiledi ve bunun neticesinde hem İsrail'in güvenliğine hem de Amerika'nın duruşuna zarar verdi.


Savaş ABD yüzünden uzamıştı...
Üst düzey İsrailli bakanlar, savaş sonrası kurulan soruşturma komisyonuna verdikleri ifadelerde, kabinede ilk saldırı lehine oy verirken bunun uzun süreli bir savaş olacağını göz önüne almadıklarını söylediler. Arka plandaki beklentileri, diplomatik baskının askeri çatışmayı 48 ila 96 saat içinde sona erdireceği yönündeydi.
Bu gerçekleşmedi -Amerika engelledi, böylece İsrail'i başladığı ve hiç gerçekçi olmayan bir işi bitirmeye mecbur bıraktı. Diplomasideki gecikme, en nihayetinde varılan anlaşmanın muhtevasını değiştirmedi, daha fazla ölüme, yıkıma ve Amerika'nın daha da prestij kaybetmesine yol açtı sadece.
Rice hem bir İsrail-Filistin barışının parametrelerini, hem de bu anlaşmaya varmak konusundaki gecikmenin Lübnan savaşıyla benzer, fakat çok daha yıkıcı sonuçlar doğuracağını biliyor. Bugün Rice'ın yapması gereken şey, Roma'daki o terli günden ders çıkarmak.

Kaynak: Radikal