Eyvah ki eyvah, ya bunlar da doğruysa


Meğer "PKK kampları bizim için BBG evi gibi…" diyen mütekait Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt haklıymış.

Boşuna günahını almışız!

Aktütün'de saldırıya uğramanın kızgınlığıyla hemen herkes "Hani BBG eviydi paşam…" gibilerinden sitem etmişti ya, onu diyorum.

Teröristlerin baskından önce de, baskın sırasında da naklen izlendiği çıktı ortaya.

Hemi de taşıdıkları silahın cinsinden, silahları taşıyan katırların kuyruğuna konan karasineğe kadar.

Üstelik bir ay boyunca…

Orgeneral İlker Başbuğ da itiraz etmiyor buna.

Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı'nda dün yaptığı konuşmada, Aktütün saldırısına ilişkin inceleme başlatıldığını beyan etmesi zımnen de olsa bunun göstergesi değil mi?

Yoksa Bayrak Tepe'deki çatışmayı terör örgütünün intihar saldırısı şeklinde değerlendirmekle yetinmez, bu vahim iddialara açık seçik bir şekilde itiraz ederdi.

En azından, yok böyle bir şey derdi.

Saldırının ardından Orgeneral Hasan Iğsız'ın yaptığı açıklamada, ABD ile istihbarat akışında sorun olmadığını belirtmesi de, "yok böyle bir şey" denilmesine engel zaten.

Anlaşılan o ki, saldırıdan haberdar olunmuş ama her ne hikmetse gerekli tedbir alınmamış.

İster ihmal, ister koordinasyon eksikliği denilsin sonuç itibariyle ortada bir "sorun" olduğu besbelli.

Genelkurmay Başkanlığı'nın Aktütün'ü incelemeye alması da bunun kanıtı.

Sorunun olduğu her yerde, soru da olacaktır.

Soruna rağmen soru olmaması doğal değildir çünkü.

Dolayısıyla, Sayın Başbuğ'un bu kadar öfkelenmesine gerek yok. "Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum…" ifadesi biraz ağır kaçmış.

Tamam, PKK'yı başarılı gibi gösteren bilgi, belge veya haberlere yer vermek yanlış.

Genelkurmayın yaptığı açıklamanın hilafına, o kadar değil, bu kadar terörist öldürüldü demek, "psikolojik savaş" çerçevesinde doğru yerde durmamanın ifadesi olabilir.

Her türlü eleştiriyi yapabilir, günler öncesinden izlendiği halde teröristlere niçin engel olunmadığını sorabilirsiniz.

Lakin çatışma devam ederken Mehmetçiğin mücadele azmini tavsatacak yayınlar yapamazsınız.

Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse:

Teröristlere 23 zayiat verdirildiği Hasan Iğsız Paşa'nın ağzından kamuoyuna duyurulduğu halde, siz kalkıp da, "Rapordaki bilgilerle bu açıklama arasında da çelişki var. Zira raporda 'PKK'nın 30 civarında zayiat verdiği değerlendirilmektedir' açıklamasından hemen sonra sadece 5 PKK'lının ölü olarak ele geçirildiği bilgisi yer alıyor…" derseniz, niyetiniz Genelkurmay'ın 'karartma' yaptığına vurgu yapmak olsa da, nihayetinde terörün ekmeğine yağ sürersiniz.

'Yorumunuz' hangi resmi rapora dayanırsa dayansın, durum değişmez.

Çünkü terör de, terörle mücadele de devam ediyor hâlâ.

Gelgelelim iddialar sadece bundan ibaret değil ki!

"Höt zöt"le geçiştirilemeyecek haddinden fazla vahim iddia var.

Mesela, en ince ayrıntısına kadar izlendiği halde teröristlere vaktinde müdahale edilmemesinin adamakıllı cevabı verilmeli.

Bu ve buna benzer hususlarda Dağlıca'dan beri ikna edici hiçbir açıklama yapılmadı maalesef.

Bekliyoruz…

Anasının yaşmağının kokusuna hasret giden, kontörü olmadığı için babasıyla iki çift laf edemeyen, yavuklusunu görmeden toprağa düşen şehitlerimizin hakkı için bekliyoruz.

Saldırıya vakitlice müdahale edilmediğinin belgelerini kimin sızdırdığının veya bu belgeleri kimlerin yayınladığının bu saatten sonra kamuoyu nezdinde hiçbir önemi yok. "Ya bunlar doğruysa" kuşkusu doğdu bir kere.

Ayrıca, söz konusu iddiaları dile getirmeyi tetikçilik veya vatan hainliği gibi saçma sapan suçlamalarla değil, ancak ve ancak akan kanın durdurulması konusunda gösterilen gayretin ifadesi olarak değerlendirmek gerek.

Bir ay boyunca izlenen teröristler 350 kişiyle güpegündüz baskın yapacak, 17 askerimiz bu saldırıda şehit olacak ama tek bir soru sorulmayacak, he mi?!

Hiç öyle şey olur mu?

Umarsızlığın adı ne zamandan beri vatanseverlik oldu?


Kaynak: Yeni Şafak