Eyüp Kitabı'ndan Sefiller'e...



Kötülük olmasa idealizm de olmazdı. Kötülüğü iyilikle savmak ve bu suretle defetmek idealizmin tepe noktasıdır.  İdealizm kötülüğü tamir ve ıslah etmektir. Bu açıdan kötülük olmasaydı belki idealizm de olamazdı. Lakin bazen idealler de kıvamı tutturulamazsa gerçekler kadar yakıcı ve yıkıcı olabiliyor. Tutmayan idealler realizme köprü olurlar ve hayatın bayağılığının zaferi haline dönüşürler. Onun için ideallerin hayatta tutunmaları lazımdır. Aksi takdirde, yaşanmayan idealler, umumiyat nevinden şeyler olurdu. İyilik iyiler olmadan yaşanmaz. Bundan dolayı ‘iyileri yaşat ki, iyilik yaşasın’ denmiştir. İyilik iyilerle somutlaşır. Böylece iyilik soyut olmaktan kurtulur. Bundan dolayı bütün peygamberler üsve-i hasene yani güzel örnektir.  

Öte yandan, nice idealist kimseler veya yazarlar var ki insanı hayal kırıklığına uğratırlar. Realizm köprüsü haline gelirler.  Fransız Devrimiyle birlikte gelişen ideolojiler devrinin ideal tipleri, devrimciler, yazarlar ve aydınlanmacı sanatçılardır. Onların kimileri Yunan mitolojisinden kimileri de Peygamber kıssalarından beslenmiştir. Bunlardan birisi de Fransız Yazar Victor Hügo’dur. Güçlü bir kalemi vardır ve siyasi olarak da kurulu düzenlere karşıdır. Sanki idealizmi de bunu gerektirmektedir. Müzmin bir muhaliftir. Bu yüzden bir dönem kendi ülkesini terk etmiştir (Lakin Hügo’dan farklı bir model olan Talabani gibi Fransa ile birlikte anılan bazı siyasi figürler de İngiliz işgali sırasında ülkelerini (Irak) terk etseler de bir başka sefer Amerikan işgaliyle birlikte yeniden ülkelerine ve siyasi dümenine geri dönmüşlerdir). Victor Hügo sanatıyla ve kalemiyle Osmanlı’da ve ardından Cumhuriyet döneminde Türkiye’de de çok tutulmuş ve sevilmiştir. İslami kesim onu dine ve ahlaka vurgusuyla tanımış ve Sefiller’ini yüceltmiştir. Gerçekten de idealler bağlamında Sefiller iyi bir kitaptır ve bize ahlakın güzelliğine götürmektedir. Sanat yoluyla ahlakın güzelliğini, fedakarlık ve diğerkamlığın manevi hazzını anlatmaktadır. Sefiller’de de duyumsadığımız gibi, acı ve sabır köprüsüyle de ulaşılsa mutluluğun kaynağı güzel ahlaktır. Sabırla körük, helva olmaktadır. Sabrın öncesi acı ve sonrası ise tatlıdır. Öfkenin ise öncesi tatlı, sonrası acıdır. Sefiller bize bu olgunluğu roman diliyle tattırır ve anlatır. Victor Hügo’nun bu yönüne rağmen siyasi olarak müzmin bir Osmanlı muhalifidir. Ermeni isyanlarından önce Bulgaristan kaynamaktadır ve Victor Hügo da dahil olmak üzere Batılı aydınlar Bulgar komitacıların gönüllü avukatlarıdır. Sözgelimi bu beldede Müslümanların uğradığı katliamlar göz ardı edilirken; İngiltere başbakanı William Ewart Gladstone, bilim adamı Charles Darwin, yazar Oscar Wilde ve Victor Hugo, İtalyan siyasetçi Giuseppe Garibaldi gibi etkili kişiler Osmanlı Devleti aleyhinde tek taraflı yazılar yazarak Avrupa'da Bulgarların lehinde bir kamuoyu oluşmasına neden oldular.

*
   Tekrar Victor Hügo’nun sanatına dönecek olursak; bize sevimli gelen yanının kaynağı nedir?  Sefiller romanı bağlamında söylemek gerekirse;  Fransız Devriminden sonra da olsa tasvir edilen bu idealizmin temelinde ve merkezinde dini ve ahlaki değerler vardır. Sefillerin ahlakı kaynağı Kitab-ı Mukaddes ve onun ötesinde Tevrat’ta yer alan Eyüp Kitabıdır. Eyüp Aleyhisselam şeytanla imtihan olmuş; acıların ve sabrın insanıdır. Bütün nesiller boyu sabır kahramanı ve timsalidir. Eyüp Kitabıyla alakalı olarak, Victor Hügo insan basiretinin ortaya çıkardığı en büyük ayet ve mucize olduğunu ifade etmektedir. Kan ve barut arasında insanın ahlaki güzelliği fark edebilmesi ancak Eyüp gibi bir sabır kahramanıyla ve modeliyle mümkündür.  Peygamberlerin geneli katıksız ve eşsiz kahramanlardır. Bu anlamda, Thomas Carlyle Kahramanlar kitabında Hazreti Muhammed’i(S.A.V.) çölün merhametsiz ikliminde şefkatle bezenmiş eşsiz bir kahraman olarak tanımlar. Ahlak ve sabır dalında şüphesiz Eyyüp Peygamber de öyledir. Thomas Carlyle, Tevrat bölümleri ve kitapları (esfar) arasında edebi yönden Eyyüp Kitabı gibi bir şaheserin bulunmadığını beyan eder. Bugün de Paulo Coelho gibiler farklı boyutlarda da olsa Victor Hügo’nun çizgisinden gitmekte ve bazı dini kıssaları romanlaştırmaktadır ve başarısının sırrını da buna borçludurlar. Carlyle göre, Eyüp peygamber kitabının edebi derinliği eşsizdir ve hiçbir kitap da ona eşdeğer değildir. Kimileri, kitabın aslının İbranice olmadığını ve Aramice veya Arapça dilinden İbranice’ye aktarıldığını savunmakla birlikte eşsizliği ve benzersizliği konusunda herkes hemfikir bulunmaktadır.

  Kur’an’da, Hazreti İsa ve Hazreti Muhammed gibi peygamberlerin gönderilmesinin nedeninin insanlığa rahmet olduğu ifade edilmektedir. Sanatta kalıcı olan da bu damarı tasvir etmek ve ortaya çıkarmaktır.  Yüce değerlere ve ahlaka indikçe sanatta derinlik ve kalıcılık artmaktadır. Bunun aksine ahlak yerine dünyevileşme ve hedonizm alanı genişledikçe de sanat sathileşmekte ve değerini yitirmektedir. Hekimoğlu İsmail gibiler bundan dolayı Sefiller’i kahramanca bir kitap olarak görmüşler ve belki de bazı uyarlamalarla birlikte ona sahip çıkmışlardır. Muhakkak ki Sefiller’in başkahramanı olan Jean Valjean’ın kahramanı ve ilham kaynağı Eyyüp Peygamber veya izindekiler olmalıdır. Her kahramanın üzerinde başka bir kahraman vardır.

 Not: Okurların ve  İslam aleminin bayramını kutlar ve hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.