İsrail’i resmen ve cebren tecavüzcülerle eşkıya yani şakiler yönetiyor. Zira İsrail mahkemeleri resmen eski cumhurbaşkanı Kasap Musa’yı (Moşe Katsav) turizm bakanı olduğu sırada iken emri altındaki bayanlardan birisine iki defa tecavüze yeltenmekten ve ayrıca cumhurbaşkanlığı makamını işgal ederken emri altındaki iki kadına sarkıntılık ve tasallut etmekten dolayı resmen suçladı. Hem de oybirliği ile. 1998’deki iki tecavüz vakasından dolayı, Moşe Katsav hakkında 4 ile 16 yıl arasında ceza isteniyor. Bereket İsrail mahkemeleri Moşe Katsav gibilerinin gözünün yaşına bakmıyor. Aksi takdirde, İsrail bugün yarın çökebilir.
Esasında, Ertuğrul Özkök’ün kuramıyla veya kavramlaştırmasıyla konuşacak olursak; Moşe Katsav Sefardim Yahudilerinden birisi. Yani Şaron veya Netanyahu gibi beyaz Yahudileri (Eşkinazi) temsil etmiyor. İran kökenli. Cumhurbaşkanı iken Roma’da karşılaştığı Hüseyin Hatemi’yi dar geçitte sıkıştırarak daha doğrusu bir nevi taciz ederek; beden diliyle, ona sürtünmek suretiyle arada bir sinerji meydana getirmek istemişti.
Batılılaşmış bir ülkede ırza tecavüz gibi yüz kızartıcı bir suçtan dolayı yargılanan Katsav asla suçunu kabul etmiyor. ‘Kabahat (suç) samur kürk olsa kimse sırtına almaz’ derler o da aynen öyle! ‘Şerefü’l mekanı bilmekin’ dedikleri gibi makam, sahibine katkıda bulunmaz belki sahibi makamına katkı sağlar. Eşeği altın ile süslesen bile nafiledir. Karakterini değiştiremezsin. Bu mealde Ziya Paşa şöyle demiştir: Zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir. Eşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir.
*
‘Ayranım ekşi’ demeyen Katsav, Sefardim yani İsrail’in en alttakilerinden olduğu için üzerine gelindiğini iddia ediyor. Bütün bunlar başına beyaz Yahudi olmadığı için gelmiş! Acaba bu itham, ucundan kıyısından anti semitizme varmıyor mu? Yani İsrail ırkçılık mı yapıyor? Bu savunma biçimi, ‘özrü kabahatinden daha büyük’ deyimine layık. Yanında en ağırından bir tecavüz vakası bile hafif kalır. Şaron’un rüşvetçi oğlu gibi Katsav’ın oğlu Boaz da babasının akıbeti hakkında gayet iyimser ve ağzından şu ifadeler dökülüyor: “Babam üzerine atılan lekeyi temizleyecektir. Ülkemizin ve hepimizin başını dik tutacaktır. Allah’ın inayetiyle sekizinci cumhurbaşkanı olan babam masumiyetini kanıtlayacak ve sahasını aklayacaktır (Katsav's son Boaz vowed his father would clear his name. "We will continue to walk with our heads high and all the nation ... with God's help, will know that (my) father, the eighth president of the state of Israel, is innocent," he said).
“Oysaki, Katsav neye bulaştığını bilmiyor. Karşısında İsrail’in panter Emel’leri birleşmiş durumda. Dolayısıyla mahkeme safhasından kurtulsa da kadın hakları savunucusu olan panter Emel’lerden kurtulması mümkün değil. Lakin İsrailli kadınlar da haksız sayılmazlar. Katsav’dan başka yine Sefardim Yahudilerinden olan eski Savunma Bakanı Mordehay Mofaz’ın da yine benzeri vukuatları var. Kadınlarını bal tuzağına gönderen İsrailli liderlerin kendileri ise ballı Betüş avında.
*
İsrail ahlaki bir çürümenin girdabında. Şaron, Olmert gibi sabıkalıları bir yana bırakacak olursak: geriye pek temiz ayakkabı kalmıyor. Sözgelimi, eski maliye bakanlarından Avraham Hircson, 600 bin dolar kadar parayı zimmetine geçirmekten dolayı hapsi boşladı. Yine de Araplarla mukayese etmeye gelmez. Orası da başka bir hikaye. Anlayacağınız, İsrailli vergi mükellefleri sermayeyi kediye yüklemişler. Yine sabık ve sabıkalı Adalet Bakanı Haim Roman, Mart 2007’de bir kadın askeri zorla öpmek ve sarkıntılık etmekle suçlanıyor. Yani İsrailli devletlülerden her biri değişik bir yüz kızartıcı suçtan dolayı ya kanun önünde hesap veriyor ya da basının diline düşmüş ve sarı sayfaları arasında gezinip duruyor. Anlayacağınız İsrail’in cılkı çıkmış durumda. Diyojen dünyaya yeniden gelse ve İsrail’de yaşasa herhalde fenerle haluk ve aklı başında birisini arardı.
Dış basın Katsav’ın sarkıntılık ve tecavüz vakalarını maço kültürüne bağlıyor. Maço denilince hemen akla Dışişleri Bakanı Lieberman geliyor. Özellikle son günlerde Türkiye’ye verbatim yani sözel surette saldırmasından ve atıp tutmasından sonra maçoluğu yeniden gündeme geldi. Moldavya’da gece kulüplerinde bodyguardlık yapan Avigdor Lieberman, Ben Gurion Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dror Zeevi’ye göre, aklından zoru olan bir zorba ve onun ötesinde siyaset eşkiyası. Ona göre, asgari incelikle bile bezenmemiş ve nasiplenmemiş bir eşkıya parçasını dışişleri bakanı olarak atamışlar! Lakin feryadını kim duya? Yine de Edip Akbayram’ın hançerisini yırtarak söylediği gibi: Eşkıya, dünyaya hükümdar olmaz!
Haham eşleri Yahudi kızlarını Araplardan sakındıracağı yerde Moşe Katsav gibilerin kötü emel ve nazarlarından korusalar ya!