Eski medya muhal ya yenisi?

Dinç Bilgin Sabah'ı bıraktığında "ceketini alıp çıkmış"tı. Fakat bu ceketi alıp çıkma sanki Demirel'in tekrar geri gelmek üzere şapkasını alıp çıkmasına benziyordu. Muhtemelen Bilgin gibi birçok medya patronu da benzer beklentilerle ceketini alıp çıkmıştı peşinde milyarlarca dolarlık borç, batık banka bırakarak.

Devletin tüm yapıları gibi medya düzeninin de yeniden şekillendirilmesine karar verilmeseydi muhtemelen ceketini alıp gidenler bir şekilde işlerinin başına geri döneceklerdi. Fakat 28 Şubat'ın mirası olan bu düzeni daha fazla sürdürmeye ne ülkenin kaynakları elverirdi ne de devlet çarkının bu şekilde dönme ihtimali vardı.

Postmodern darbe döneminin medya, siyaset ve sermaye ilişkisini en iyi özetleyen özeleştiriler yine Dinç Bilgin'den geldi (Burcu Bulut'un Yeni Şafak'taki röportajını bu gözle tekrar okumalı): "Banka belası aşağı yukarı o kaynakla geldi. Bu belayı başıma saranlar askerler oldu. En zayıf halka olarak beni buldular. Bana yapacaklarını yaptılar. Etibank'tan şirketlerime kredi kullandırmakla suçlandım." Ve devam ediyor: "Askerler iktidarlarını devam ettirebilmek için önüne çıkan engelleri kaldırmak istediler. Bu kadar basit! O zamanki iktidarlar şimdiki gibi değildi! Ana konuda söz sahibi olan her zaman askerlerdi. Askerler bu tarz oyunlara hep girdi. Dönemin gazete iklimi de haberler yalan bile olsa inanmak eğilimindeydi." DEVAMI>>>