Ermenistan'la normalleşme süreci

"Türkiye ve Ermenistan'ın, ilişkilerin normalizasyonu çabalarına ABD'nin de destek olması ve Yukarı Karabağ sorununun çözümü için Minsk Grubu'nun çabalarına ortak destek verilmesi suretiyle Güney Kafkasya'da barış, istikrar ve refahın yayılmasının teşvik edilmesini iki ülke de taahhüt eder."
Bu cümle, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Ankara'da Dışişleri Bakanı Ali Babacan'la yaptığı görüşmenin ardından yapılan "ortak" açıklamadan alındı.

Açıklamada altı çizilen iki bölüm var.

Bunlardan birincisi, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi.

Diğeri de Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunların çözümü.

***

Bir süredir her iki konuda da temaslar yürütülüyor, ilgili ülkeler arasında.

Dün NTV'ye konuşan Babacan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki temas trafiğinin Eylül 2007'de başladığını açıkladı. Bir yıl gizli yürütülmesinin ise Ermenilerin talebi olduğunu söyledi.

O tarihten bu yana görüşmelerde önemli mesafeler alındığı muhakkak.

28 Ocak'ta Davos'ta bir demeç veren Babacan, 2009 yılının Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde bir dönüm noktası olabileceğini belirtmişti:

- Bu sene içinde bir çözüm olursa bu, beni şaşırtmaz doğrusu.

Benzer bir temenniyi Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan da dile getirmişti, 45. Münih Güvenlik Konferansı sırasında yaptığı konuşmada:

- Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler yakın gelecekte iyileşebilir.

***

Ankara ile Erivan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, bölgenin istikrara kavuşması açısından önemli.

Şüphesiz Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunların çözümü de...

Bu konuda AGİT bünyesinde kurulan Minsk Grubu iki ülke arasındaki ihtilafları gidermek için çaba sarf ediyor. Grubun yaptığı son açıklama "umut" verici nitelikte.

Şubat sonu ve mart başında gerçekleştirilen müzakerelerden olumlu sonuçlar elde edildiği belirtilen açıklamada, "Yukarı Karabağ sorunu kısa sürede çözüme kavuşabilir." deniliyor.

Peki, bu mümkün mü?

Taraflar "siyasî irade" gösterdikleri takdirde tabii ki mümkün.

Şubatın ortalarında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de demişti:

- Yukarı Karabağ sorunu, barış yoluyla çözülebilir. Bu konuda ümitliyiz.

***

Malumunuz Yukarı Karabağ konusunda öne çıkan üç "temel" mesele var:

- Karabağ etrafındaki yedi reyonun durumu.

- Kaçgınların, terk ettikleri topraklara dönüşü.

- Karabağ'ın statüsü.

Ermenilerin yedi reyonu işgal altında tutması uluslararası hukuka ve BM kararlarına aykırı. Dolayısıyla buralardan belli bir plan çerçevesinde er ya da geç çekilmesi kuvvetle muhtemel.

Bu çekilme sonrası kaçgınların dönüşü de problem.

Azeriler 800 bin kişinin mülteci durumunda olduğunu savunuyor. Bir anlaşma olduğunda bu insanların ne kadarının bahsi geçen yedi reyona ne zaman geri döneceği büyük tartışma konusu.

En önemli ihtilaf konusu ise Karabağ'ın statüsü elbette...

Taraflar mevcut pozisyonlarından vazgeçmediği takdirde bu konunun kısa vadede çözümü imkânsız görünüyor.

***

Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini etkileyecek en önemli faktörlerden biri ABD Başkanı Barack Obama'nın 24 Nisan'da yapacağı konuşmada 1915 olaylarından söz ederken "soykırım" kavramını kullanması.

Diğeri de Amerikan Kongresi'nin soykırım tasarısını kabul etmesi.

Bu arada Ermeni diasporasının Erivan üzerinde kuracağı baskıyı da unutmamak lazım...

Sanırım bölgedeki gelişmelerin nasıl bir seyir izleyeceği, 18 Mart'ta Azerbaycan'da yapılacak referandum ile 16 Nisan'da Erivan'da gerçekleştirilecek KEİ Zirvesi'nden sonra daha bir netlik kazanacak.

Bekleyip görelim.

Kaynak: Zaman