Ermenistan-Türkiye sınırı kapalıyken bile, kültürel, insani ve sportif bağlar mevcut. İki ülkenin daimi hasım olmasına gerek yok ve olmamalılar da. İlişkileri normalleştirme ve sınırı açma hedefiyle yapıcı bir diyalog kurulmalı
Bağımsızlığını yeni kazanmış, yeni bir demokratik yaşam tarzı inşa etme çabasındaki ülkelerin sorunları, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla sona ermedi. Türkiye, Rusya, İran ve enerji zengini Hazar bölgesi arasında küçük bir ülke olan Ermenistan bunun örneği. Bağımsızlık sonrası Ermenistan'ın barışçıl gelişme potansiyeli tam anlamıyla fark edilemedi. Dağlık Karabağ çatışması sırasında Türkiye Ermenistan sınırını Azerbaycan'la etnik dayanışmanın ifadesi olarak kapattı. Üzücü sonuç, Ermenistan'la Türkiye arasında jeopolitik anlamda hayati sınırın diplomatik ve ekonomik işbirliğinin önünde yaklaşık 15 yıldır engel haline gelmesi oldu. Sınır, sadece komşu ülkelere gitmek isteyen Ermenilere ve Türklere değil, ticaret, nakliyat ve Doğu'dan Batı'ya enerji akımına da kapalı. İki ülke arasındaki demiryolu kapalı kalırken, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı gibi stratejik projeler ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu gibi tasarı halindeki projeler Ermenistan'ı baypas ediyor. Bu sınırlamalardan ve dolambaçlı yollardan mustarip olanlar sadece Ermenistan halkı değil. Bölgedeki tüm ülkeler ve genel anlamda Avrupa ülkeleri topluluğu, ticaret, ilerleme ve uluslararası işbirliği önündeki bu doğal olmayan engeller yüzünden yüksek bir bedel ödüyor.
Kimseye faydası olmayan ve çok sayıda kişiye zarar veren bu çıkmazdan kurtulmak için yeni bir çabaya girişmenin zamanı geldi. Ermenistan devlet başkanı olarak, yeni bir başlangıç -ilişkileri normalleştirme ve ortak sınırımızı açma hedefiyle Türkiye hükümeti ve halkıyla yeni bir diyalog aşamasına girme- önerisini yapma fırsatını değerlendiriyorum.
Şubatta seçilmemden sonra, Türk muadilim Abdullah Gül beni kutlayan ilk devlet başkanlarından biri oldu. Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan bu yeni dönemde diyaloğa açık kapı bırakan bir izlenim verdi.
Ülkelerimiz arasında normal ilişkilerin kurulmasından başka alternatif yok. Hükümetlerimizin bu yeni kapıdan geçebilmesini umuyorum. Normal siyasi ilişkilerin kurulması, tüm karmaşık meseleleri kapsamlı olarak tartışabilecek bir komisyon oluşturmamızı sağlar. Bütünlüklü ilişkilerin yokluğunda gerçek ilerleme bekleyemeyiz. Ancak bunlar vasıtasıyla en tartışmalı tarihi meselelere dahi temas edecek etkili diyalog yaratabiliriz. Zaten, daha kişisel düzeyde, çoğu Ermeni ve Türk sınırı aşmanın yollarını bulmuş durumda. Erivan'dan İstanbul ve Antalya'ya uçuş yapan özel uçakları kullanıyorlar. Bir miktar ticarete imkân verecek şekilde, Gürcistan üzerinden sayısız otobüs ve taksi güzergâhı, hatta uzun yol yapan tırlar bile bulunuyor.
Çin ve ABD halkının hükümetleri ilişkilerini tamamen normalleştirmeden önce ping pong konusunda paylaştıkları heves gibi, Ermenistan ve Türkiye halkları da beni aşağıdaki daveti yapmak üzere harekete geçiren futbol sevgilerinde birleşiyor. Gül'ü 6 Eylül'de Ermeni ve Türk milli futbol takımları arasında Erivan'da oynanacak Dünya Kupası maçını stadyumda benimle izlemek üzere Ermenistan'a davet ediyorum. Böylece ilişkilerimizde sembolik bir başlangıcı da ilan etmiş olacağız.
Farklarımız ne olursa olsun, kapalı bir sınır söz konusuyken bile kültürel, insani ve sportif bağlarımız var. İki ülkenin sıradan insanlarının sınırın açılmasını alkışlayacağına inanmamın nedeni bu. İki tarafta da siyasi engeller olabilir. Ancak şimdi harekete geçmek için cesaret ve sağduyu sahibi olmalıyız.
Ermenistan ve Türkiye'nin daimi hasım olmasına gerek yok ve olmamalılar. İkisi için daha kazançlı bir gelecek ve Avrupa, Hazar bölgesi ve dünya için tarihi bir Doğu-Batı koridorunun açılması, ulaşabileceğimiz ve ulaşmak zorunda olduğumuz hedefler.
Kaynak: Radikal