Bütün Ermeniler 1915'le ilgili tarihsel bir tanım yapılmasını talep ediyor, fakat büyük çoğunluğu geçmişin geleceği esir almasını istemiyor. Normalleşmeyle uzlaşma arasında büyük bir fark var.
Normalleşme bir olaydır, uzlaşma bir süreç. 22 Nisan'da Türk ve Ermeni yetkilileri, diplomatik ilişkilerin tesisini ve sınırın açılmasını öngören bir anlaşmanın ilk adımlarını attı. Anlaşma imzalanıp iki ülkenin meclislerince onaylandığında yürürlüğe girecek.
Yani anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarih normalleşmenin de tarihi olacak.
Fakat uzlaşma çok daha uzun süre alacak. İki halk, karşılıklı anlayışı geliştirmek için kişisel düzeyde etkileşmeli.
Hikâyelerin birbirine anlatılması, diğerini insanileştirecek ve geleceğe dair ortak bir vizyon geliştirilmesine yardımcı olacak. İnsanların karşılıklı etkileşimi geçmişe dair dürüst fikir alışverişini ve olan bitenlere dair daha gerçeklere dayalı bir idraki teşvik edecek.
İlişkilerin normalleştirilmesi için Türkiye'nin Ermeni Soykırımı'nı tanımasını beklemek yanlış. Resmi tanıma normalleşmenin önkoşulu olursa, Türkiye ve Ermenistan mevcut tıkanmanın ötesine geçemez.
Hükümetler ilişkileri normalleştirebilir ve uzlaşmaya yardımcı koşulları yaratabilir ama uzlaşmanın kendisi sivil toplumun kişisel düzeyde temasını gerektirir. (ABD'deki Atlantik Konseyi'nde kıdemli üye, eski Dış İlişkiler Konseyi üyesi, 1 Haziran 2009)
Kaynak: Radikal