Parçası oldukları planlar için bugün hukuk önünde hesap veren Ergenekoncu ve ulusalcı çevrelerin, Anadolu çocuklarını kandırmak için kullandığı en etkili silah 'Vatan elden gidiyor' paranoyasıydı.
Peş peşe girdiği savaşların ardından topraklarının büyük bölümünü kaybederek acılı bir halde Anadolu'ya çekilmiş bir milletin çocukları için vatan, kuşkusuz kutsal kavramların başında geliyordu. Onun tehlikede olduğunu söylemek, kitleleri harekete geçirmek için etkili bir yoldu.
İşte bu yüzden, kısa süre öncesine kadar bu millete karşı en kanlı eylemleri yönetmiş teröristle sarmaş dolaş olan; Kıbrıs'ta Türk askerine işgalci diyen tiplerin fikir babalığını üstlendiği ulusalcılar, aniden vatan delisi kesilmiş ve herkesi buna göre kategorize ediyorlardı. Sadece kendileri vatansever, başkaları haindi.
Onlara göre en büyük düşman Batı idi. AB'si ve ABD'si ile Batı gözünü tekrar Türkiye'ye dikmişti. Avrupa, AB süreci ile ABD ise Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile Sevr'i hortlatıyordu. Günışığı ve Sarıkız darbe planlarında, kod olarak ABD için 'sırtlan', AB için 'çıyan' diyorlardı. Milletin değer verdiği ne kadar insan ve kurum varsa, hepsi Batı işbirlikçisiydi. Ülke bölünüyor; toprakları satılıyor; misyonerler dinimizi yok ediyordu.
Bu paranoyayı desteklemek için dillerinden düşürmedikleri örnek ise Yugoslavya idi. Batı'nın ülkeleri parçaladığını kanıtlamak için daha iyi delil olamazdı. Onlara göre, Miloseviç ve Karadziç, 200 binden fazla Müslüman'ın kanına girmiş soykırımı suçluları değil, ulusalcılık bayrağını taşıyan kahramanlardı. Sadece Müslümanlara değil bütün insanlara en büyük acı çektiren Miloseviç, Saddam, Stalin gibi liderler onların gözünde yüksek varlıklardı. O kadar ki, çıkardıkları dergilerde Atatürk'ü de bunlarla yan yana gösteriyor; Miloseviç'ten övgü dolu mektup alıyorlardı.
Kurtuluş için tek yol, bölücü ve parçalayıcı Batı'dan, AB sürecinden koparak Avrasya'ya yönelmekti. Ergenekon zanlılarıyla fotoğraf çekilmekten gurur duyacağını açıklayan eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, kamuya açık toplantılarda Rusya ve İran ile ittifak kurmaktan, matbaa kurup dolar basmaktan söz etmedi mi? Güya bu eksen, Türkiye için güvenli bir limandı. Nitekim burada ülkeler parçalanmıyordu.
Halbuki kamuoyuna, Batı'nın parçalayıcı, Avrasya'nın kurtarıcı olduğu tezini pompalayanlar, Moldova'dan kopmak isteyen Trans-Dinyester'i, Gürcistan'ın ayrılıkçı bölgeleri Güney Osetya ve Abhazya'yı ve Azerbaycan'dan kopan Karabağ'ı aslında Rusya'nın desteklediğini çok iyi biliyorlardı. Ama bu detaylardan habersiz olanları kandırmak için kara propagandaya hiç ara vermediler.
Bize göre Batı'yı da Avrasya'yı da objektif olarak ele almak ve uluslararası ilişkilerde temel göstergenin çıkar olduğunu unutmamak gerekir. Saf Avrasyacılık da saf Batıcılık da ideolojik olduğu ölçüde Türkiye gerçekleriyle bağdaşmaz. Zaten Ergenekoncu çevrelerin, katıksız Batı düşmanlığı ve Avrasya hayranlığının temelindeki faktör de vatan, millet hassasiyeti değildi. Onları Batı'dan soğutan ve Avrasya'ya yaklaştıran asıl etken, Batı'nın Türkiye'de oyunun artık demokrasi içinde oynanmasını istemesiydi. Demokratik süreçlerde kazanma şansı olmadığını görenler, demokrasi önceliği olmayan ortak arayışına girmişlerdi.
Şimdiye kadar halkın iradesine karşı darbelere onay verirken Batı iyiydi. Ama şimdi Batı, özellikle de Avrupa Birliği demokrasi istiyordu. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in meşhur günlüğüne düştüğü notlar, darbeye niyetlenen çevrelerin ABD'nin onayı olmadan bunun yapılamayacağını gördüğünü gösteriyor. Şu satırlar, darbecileri Avrasyacılığa iten tabloyu yansıtıyor: "Önceki darbeler Amerikan desteği sayesinde başarılı oldu. Maalesef ABD bugün hükümeti destekliyor."
Rusya'nın, bağımsız Gürcistan'ın ulusal sınırları içindeki Abhazya ve Güney Osetya'nın bağımsızlıklarını resmen tanıdığı günden beri, ulusalcı çevrelerin buna ne diyeceğini merak ediyorum. Ama derin bir sessizlik var. Acaba Yugoslavya'nın parçalanması ile Gürcistan'ın parçalanması arasında aklımızın ermediği bir fark mı var? Yoksa ulusalcıların Avrasyacılık hayali fena darbe yediği için mi kimseden ses çıkmıyor?
Kaynak: Zaman