Ergenekon şimdi...

 

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon iddianamesi üzerindeki incelemesini tamamlayarak davanın açılmasına karar verdi.
Bu davayla şimdi Susurluk'ta yarım kalan "derin devlet" örgütlenmesini açığa çıkarma, Danıştay saldırısı başta olmak üzere karanlık bir dizi suikastı aydınlatma ve sorumlulardan hesap sorma fırsatı doğuyor.
Susurluk'taki "çete" kazayla deşifre olduğunda Erbakan, "fasa fiso" diye skandalı örtbas etmeye çalışmasa, devletteki örgütlenmenin askeri ve siyasi kadroları "dokunulmazlık" zırhıyla korunmasa Türkiye geçen on yılda yeni siyasi cinayetlere, Şemdinli gibi bombalama olaylarına sahne olmaz, Hrant Dink göz göre göre öldürülmezdi.
Trajik olan, Refahyol'un rolünü bugün CHP'nin üstlenmesi ve Baykal'ın "Ergenekon'un avukatlığına" soyunmasıdır.
CHP liderinin, "Ergenekoncu paşaları" terörle mücadeleye adanmış askerlik geçmişleri nedeniyle savunan sözleri, Tansu Çiller'in "Devlet için kurşun atan da, yiyen de şereflidir!" sözlerini çağrıştırmıyor mu?
Susurluk skandalı, 1990'larda Türkiye'yi iç savaşın eşiğine getiren PKK'ya karşı Güneydoğu'da sürdürülen mücadelenin hukuktan sapmasının kanıtlarını ortaya koymaktaydı. Vatan-millet adına verilen mücadele, sonunda "mafya lideri, polis şefi ve siyasetçi"yi aynı araçta buluşturmuştu. Susurluk'ta ölen Abdullah Çatlı'nın adı, Ergenekon iddianamesindeki kimi kayıtlarda Sabancı suikastını da düzenleyen kişi olarak geçiyor!
Ergenekon davasının açılmasıyla Savcı Zekeriya Öz'ün "Gladio" türü bir örgütlenmeyi ne ölçüde açığa çıkardığını, iddianamenin hangi karanlık olaylara ışık tutacağını göreceğiz.
13 aydır sürdürülen soruşturmada iddianame mahkemece geri çevrilmiş olsa, Ergenekon da Tibetli rahiplerin "Agarta"sı gibi efsane olarak kalabilirdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri davayı açtıklarına göre, iddiaları önemsiyor olmalılar.
Dava sürecinin Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu cinayetleriyle ilgili hangi "derin" bilgileri dışa vuracağı da merak konusu. Kamu vicdanı açısından bu suikastların aydınlatılması çok önemli. Hablemitoğlu'nun eşinin bu aşamada Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) yönetiminden ayrılması da dikkat çekicidir.
Trabzon'da görevliyken Hrant Dink suikastının kendisine haber verildiği jandarma astsubaylarca mahkemede açıklanmasına karşın, "Hatırlamıyorum" diye ifade veren Albay Ali Öz'ün, Kışlalı suikastından sonra olay yerine giden "dost kuvvetler"e mensubiyeti basit bir rastlantı mıdır?
Dink cinayetinin "azmettirici Erhan Tuncel'in medyada fazlaca örselenmesine üzülen!" Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, mahkemeye çağrılmayacak mı?
Ergenekon hesaplaşması asıl şimdi başlıyor.


Kaynak: Milliyet