Ergenekon neyin nesi?

Liberallerin uzun vadeli stratejileri yok, kısa vadeli ekonomik çıkarlarına göre hareket ediyorlar ve İslamcıların mutlak başarılarının uzun vadeli çıkarlarını nasıl zora sokabileceğini hesaplayamıyorlar

AKP'nin kapatılması girişimine karşı İslamcılar (cemaatçılar-tarikatçılar-Yeni Osmanlıcılar) ciddi bir hamle başlattı; bazı sivil ünlüler ile birlikte iki emekli orgeneralin askeri bölgelerde gözaltına alınmaları psikolojik şok etkisi yarattı. Emekli orgeneraller üzerinden TSK aşağılanırken ulusalcılara (laiklere-Avrasyacılara) gözdağı verildi ve bu eylem en az İslamcılar kadar İkinci Cumhuriyetçileri de sevindirdi.
Ümraniye'de bulunan ve sonra da savcı tarafından tahrip edildiği söylenen birkaç el
bombasına, birkaç maceracıya ve belki de birkaç ajan provokatöre dayandırılan oldukça sanal, siyasal Ergenekon projesi giderek genişletiliyor.
Aslında Türkiye'de ciddi ve kaçınılmaz bir güç mücadelesi var ve bu mücadele Türkiye'nin geleceğini belirleyecek. İslamcılar, ulusalcılar ve liberaller bu mücadelenin tarafları ve bu mücadele Soğuk Savaş sonrası süreçte "Türkiye'nin jeopolitik kimliğini
yeniden tanımlaması" ile ilgili. (13 Haziran 2008 tarihine Radikal gazetesinde yayınlanan 'Jeopolitik Güç Mücadelesi ve Rejim Tehlikesi' başlıklı yazıma bakınız.) Mücadele sona erdiğinde Türkiye yeni kimliğini tanımlayabilecek; bir Avrupa ülkesi veya Ortadoğu ülkesi ya da Avrasya ülkesi olabilecek.
İslamcılar, Batı ile iyi ilişkiler geliştirerek ve Batı'nın, özellikle de ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarları için Ilımlı İslam kimliğini benimseyerek Türkiye'deki iktidarını güçlendirmek, devleti bütünü ile ele geçirmek, Türkiye'yi bir Ortadoğu ülkesine dönüştürmek istiyorlar.Ulusalcılar, laik Cumhuriyet değerlerini korumayı, Soğuk Savaş sonrası sürecin karakteristiklerine göre Batı ile ilişkileri yeniden tanımlamayı ve Avrasya'ya açılmayı arzu ediyorlar. Liberallerin (Atlantikçilerin) amacı ise Türkiye'yi Batı ekseninde tutmak.
Mücadele şimdilik İslamcılar ile ulusalcılar (laikler-Avrasyacılar) arasında cereyan ediyor ve giderek şiddetleniyor.Ancak, ulusalcılar reaktif ve hazırlıksız.Bu mücadelede ulusalcılar için darbe seçeneğine aldırmamak gerek. Çünkü,İslamcılara karşı mücadelede darbe ciddi bir seçenek değil. (Darbe Soğuk Savaş döneminin modası geçmiş bir yöntemi ve Soğuk Savaş döneminde darbeler hep Batı'nın desteği ile yapıldı; şimdiki şartlar ise çok farklı.)
İslamcılar, uzun vadeli, devleti ele geçirmeyi amaçlayan stratejilerini, ABD ve AB'yi arkalarına alarak sabırla ve başarı ile uyguluyorlar. Liberaller ise şaşkın, Batı'nın desteğini alan İslamcıların Türkiye'yi Batı ekseninde tutmayı amaçlayan liberalleri şaşırtması çok doğal. Çünkü, liberallerin de uzun vadeli stratejileri yok, kısa vadeli ekonomik çıkarlarına göre hareket ediyorlar ve İslamcıların mutlak başarılarının uzun vadeli çıkarlarını nasıl zora sokabileceğini hesaplayamıyorlar.
ABD ile AB mücadelenin bilinen dış aktörlerini oluşturuyor.Hem ABD'nin ve hem de AB'nin amacı Türkiye'yi Batı ekseninde tutmak. Ancak Batı, Türkiye'yi Batı ekseninde tutmak isteyen liberalleri değil de İslamcılar ile işbirliğini tercih ediyor. Çünkü, liberallerin doğrudan siyasi yapılanmaları yok ve İslamcılar Batı'nın Ortadoğu'daki çıkarlarına kayıtsız şartsız destek veriyor.
Giderek şiddetlenen bu mücadele sadece iç dinamiklere bağlı değil ve dış yönlendirmelere de açık. Çünkü, Türkiye'nin Doğu eksenine kayması Batı'nın jeopolitik çıkarlarını zora sokabilir. Mücadelenin ne kadar süreceği ve nasıl sona ereceği belli değil. Bu mücadele sadece Türkiye'nin jeopolitik kimliğini değil, aynı zamanda kaderini ve rejimini de belirleyebilecek.
Mücadelede İslamcılar şimdilik önde.

Ulusalcıların oyunu bozacak dolaylı stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Oyunu bozmak için Batı ile farklı bir oyun oynamak gerekebilir. Oyunu bozmak için ulusalcılar ile liberallerin işbirliği geliştirmesi de gerekebilir. Bu seçenek, liberallerin bir an önce uyanmasına ve geleceğimizi ciddi bir şekilde etkileyecek gerçekleri görmesine bağlı.

Kaynak: Radikal