Kıbrıs Türk kesiminde seçimlere bir hafta kala patlayan Ergenekon belgeleri havayı değiştirmiş gibi görünüyor. Lefkoşa'da dün öğle yemeğinde Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın konuğuyduk. Sabah kahvaltısında da gazetecilerle buluştuk. Konuştuğumuz gazeteciler, seçimi kaybedecek gibi görünen Cumhuriyetçi Türk Partisi'nde bir silkiniş ve uyanıştan söz ediyorlar.
Kuruluşundan 50 gün sonra Kıbrıs Türk kesiminin en çok satan ikinci gazetesi haline gelen, gazetecilerin ortaklaşa kurduğu Havadis gazetesinin yönetici ve yazarlarıyla yaptığımız sohbetten edindiğim izlenimi şöyle özetleyebilirim: Kamuoyu yoklamalarında eski başbakanlardan Derviş Eroğlu'nun Ulusal Birlik Partisi (UBP), iktidardaki Cumhuriyetçi Türk Partisi'nden (CTP) önde görünüyor. Son dakikada bir değişiklik olmazsa UBP iktidar adayı parti durumunda.
UBP'nin iktidara gelmesi demek, bir anlamda iki toplumun liderleri Talat ve Hristofyas arasındaki barış ve birlik görüşmesini ciddi şekilde kesintiye uğraması demek. Görüşmelerin kilitlenmesi demek. Eroğlu seçim kampanyası boyunca süreci baltalayacak tedbirlerden yana olduğunu belirtiyor.
***
Başbakan Ferdi Sabit Soyer'in başvurusuyla resmiyet kazanan 'Kıbrıs'ta Ergenekon' konusu Kıbrıslılar tarafından biraz da gülümsemeyle karşılanarak şunlar söyleniyor: "Biz zaten biliyorduk. Burası Ergenekon'un anavatanı. Birçok derin devlet görevlisi buralarda ilk eğitimlerini yaparak Türkiye'de kariyer elde ettiler."
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas'la olan görüşmelerin geldiği noktayı sorduk. Talat, Hristofyas'la aralarındaki çözüm görüşmelerinin iyi gittiğini belirtti. Temel konuların yüzde 80'inde uzlaşma sağlandığı anlaşılıyor. Her iki lideri de çözüm konusunda iyi niyetli çabalarını sürdürdükleri ve belli engelleri aştıkları için kutlamak, yüreklendirmek gerekiyor.
Bu görüşmelerle ilgili temel sorun, Kıbrıs Türk kesimindeki genel seçimler. Eğer Eroğlu'nun UBP'si CTP'nin yerine iktidara gelirse görüşmeler kesilebilir. Cumhurbaşkanı Talat'ın elini kolunu bağlayacak bazı engellemeler yapılabilir. İşte o zaman Kıbrıs merkezli yeni bir uluslararası gerginlik ortaya çıkabilir.
Derviş Eroğlu'nun seçim kampanyası sırasında savunduğu projeleri hayata geçirmeye fırsatı olursa, KKTC'nin 'ayrı-egemen- bağımsız' devlet olarak savunulması yeniden gündeme gelecek demektir. Bu ise Denktaş dönemine bir anlamda geri dönülecek demektir. Böyle bir gelişme batı ile ilişkileri kökten olumsuz yönde etkileyecektir.
Tabii o zaman bu gerginlik Kıbrıs'la sınırlı kalmaz, kaçınılmaz olarak Türkiye'ye de sıçrar. Eroğlu iktidara gelir de Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın elini kolunu bağlamaya kalkarsa önce Kıbrıs Türk kesiminde ciddi bir gerginlik çıkar. Görüşmeler sıkıntıya girer. Bu gerginlik Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerine yansır ve sonuç olarak Türkiye de bu gerginliğin tarafı haline gelir.
***
Kıbrıs'taki seçimler de, Ergenekon soruşturması da Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren bir potansiyeli içinde taşıyor. Şu anda Türkiye'de pek fark edilmeyen ve önemsenmeyen bu iki konu kısa süre sonra gündemimizin ön sıralarına oturabilir.
Ergenekon, Kıbrıslıların iyi bildiği bir konu. Ergenekon sanığı ve Türk Metal Sendikası'nın eski Genel Başkanı Mustafa Özbek'in evinde çıkan belgeler de gösteriyor ki, Ergenekon'un önemli operasyon alanlarından birisi de Kıbrıs. Bazı devlet kurumlarının, örneğin Özel Harp Dairesi'nin adada yaptıklarına ilişkin bazı etkinlikler Ferdi Sabit Soyer'in savcılığa sunduğu belgeler içinde yer alıyor. Şimdiye kadar Ergenekon davasında karşılaşmadığımız türden bir belge bu.
Bu soruşturma savcılık tarafından ciddiye alınır da derinleştirilirse, ortaya çok çarpıcı gerçekler çıkabilir. Çünkü Kıbrıs'ın tarihi acılı bir tarihtir. Çözüme ulaşmamış o kadar çok olay ve cinayet var ki, bunlar ciddi bir soruşturmayla çorap söküğü gibi çözülebilir.
Tabii ki bunlar şu anın gerçekliği içinde çok iyimser beklentiler. Gönül bunların olabileceği bir gelecek umuyor.
'Ergenekon mu, onun merkezi burası' diyerek gülümsüyor Kıbrıslılar.
Kaynak: Radikal