Ergenekon fıkracıları

Mesela Bedrettin Dalan'ın Ergenekon'dan içeri alınacağını (Dalan dahil) bilmeyen yokmuş anladığım Medyalamamız'da filan.

İKİ AYDIR (onun ifadesine göre) Miami'de Karısı tedavi görüyor-muş zira. Onun da damarlarında cırt ve pırt varmış. AMA hem yeniden politikaya atılıyor Dalan, hem de 2 HAFTA İÇİNDE dönüyor. Bunları telefonda Uğur Dündar'a anlatmış. (Star Haber)

Levent Ersöz, Rusya'da bale eğitimi görüyor. Turan Çömez, İngiltere'de dil eğitimi görüyor. Dalan da Amerika'da tıp eğitimi görüyor diyebiliriz kısaca. Zira Dalan'ın geçmişini veren bir kanalımız "Politikayı bırakıp kendini bilime adadı" dedi. Yaaaa!

ANAP'tan SoyupSoğan Modeli 1 Belediye Başkanlığı'nın ardından; öylesine refaha kavuşmuştu ki Dalan, şakur şukur açmadığı özel okul/üniversite filan kalmadı! "Bu okulları kurma PARASI nerden geliyor paşam?" diyen olur gibi oldu da; tam olmadı. Olamadı.

E; BilimeAdananAdam öylesine muhteris ki, pek tabii ki Memleket Kurtarmaya DA Adanmış meğer aynı zaman aralığında. Bu Adamlar'ın memleketin hakiki sahipleri olduklarına dair kanaati; çok kötü renklere ısrarla boyatılan bir sürü okulun/binanın sahibi olmaktan-

Ucu bucağı yok küstahlıklarının, özgüvenlerinin, hak iddia etmelerinin yani. Uzanıyor da uzanıyor nerelerimize-

Ve de kalkıp İstanbul Barosu: o çirkin konuşmaları yapabiliyor, "Deniz Baykal'ın eksik bıraktığı yerleri dolduriciiiz" telaşıyla. Baro Seçimleri esnasında 'Faşizan Baro istemiyoruz!' yazılarımız boşuna değil, tabii ki.

Kanadoğlu'na dokunulması kaygısıyla (Onursal Türk Yüce Adaleti Cumhurbaşkanı ya- kendileri) Yarsav Başkanı da 'ileri' konuşmalar yapıp geri çekiliverdi. İlk ev aranmasında. Fazıl Say CD'si bulunan hani.

O Yarsav ki, AK Parti'yi kapatma davası için muhteşem Yalçınkaya İddianamesi'nde, arka sayfalarda/yan sütunlarda notları vardı. Kendini 'solcu' addeden 'anti-emperyalist' (neo-kapitalist Rusya'ya düşkün ama) Türk Gençliği (10-15 kişi) Kanadoğlu için ufak bir yürüyüş dahi düzenledi. Gözlük şekliyle adeta Kemalist Devlet Ciddiyetimiz'in poster-man'i (olması gereken) Kanadoğlu içeri alınmadı.

Ve fakat kürk kalpağı ile kırmızı atkısını takıp takıştırmasına izin verilmiş 'Deli Dahi' Kafatasçı Profesör Küçük'ün götürülmesi- ayyy 'once again' 'soruşturmanın ciddiyetine gölge düşürdü'.

Köşebaşlarına çöreklenmiş Tarafgir Utanmazlar sürekli Savcı Öz'ün iddianamesindeki 'gedikler', polisin 'yanlış uygulamaları', esasında 'intikam operasyonları' gibi ağızların/peşrevlerin peşindeler. Ve de provoke edip edip Yüce Ordularını; ziyadesiyle memnun oluyorlar (sözümona, sonra) e-muhtıra yayınlanmadığı ya da PostMortem Darbe yapılmadığı için.

Çünkü esasında (inanmayacaksınız ama) onlar DA DEMOKRASİDEN YANALAR ve fakat onların 'arzu ettiği' demokrasiyi oturtamadık gittik 50'lerden bu yana. Seçimlerde.

Çıkıp "Cumhuriyet'in temel değerlerine saldırı söz konusu" dediğinde CHP Baykal; insanın "Darbecilik ise Cumhuriyet'in temel değeri; olmasın böyle temeli, Cumhuriyet'i!" diyesi geliyor hakikaten.

HER NEYSE Bilim Adamı Dalan'a (yani başa) döner isek; çok rica etmiş Uğur Dündar'a anlattığı 'fıkrayı' nakletmesini. Ve de 'fıkra' şu: "Adam işsiz ve aç bilaç, şehre iş aramaya geliyor. Bir parkta tam bir sandviç yiyecek (neden peynirekmek ya da pide vs. değil de 'sandviç'; onu da Dalan'a sorun: döndüğünde) bir köpek musallat oluyor. Git der adam; gitmez. Git der; gitmez! 'Sana öyle bir kara çalarım ki' der adam, 'bin pişman olursun rahat vermediğine.' Ve de 'Köpek KUDUZ!' diye bağırmaz mı? Sevgili Halk köpeği, kuduz diye; döve döve öldürmez mi?"

İşte yeminle size 'fıkra' BU! Peki burda 'kara çalınan' (operasyonu düzenleyen intikamcı-itirafçılar tarafından) Dalan vs. olduğuna göre; kuduz diye dayaktan öldürtülen kuçu yani Dalan mı? Kuçunun göz koyduğu 'sandviç' Türkiye demokrasisi mi? Yüce Cumhuriyet değerlerimiz mi? BU fıkradan bir netice çıkartabilmek ve Dalan'ın yaşadığı özdeşşleşmeyi çözebilmek için, harbiden ErgenekonKafa olmak lâzım!

Emekli ve halen görevde ordu mensuplarının evlerinden çıkan cephanelikleri; Susurluk 'Kahramanı' İbrahim Şahin'in krokisi sayesinde bulunan Gölbaşı'ndaki mühimmatı filan esracengiz bir bakarkörlükle YOK SAYARAK-

Ay 'Bulanık sularda balık avlamayalım', ay 'Ordumuz'un beklenmedik sabrı', 'Çok ileri gittiler', 'İntikam operasyonları' ve sonra Yalçın Küçük'ün küçük sesiyle 'Diktatörlük!' diye bağırmak, bağırabilmek için-
Bu Memleket'in idaresinin illa billa KENDİLERİNDE OLMASINA: kendilerinde kalmasına müthiş bir izansızlık ve küstahlıkla (silah zoruyla) 'iman etmiş bulunanların' ya safında olmak lâzım, ya da 'safında'- Utanmaz/arlanmazlığın sınırlarının bu denli yüzümüze/gözümüze baka baka değerli kardeşim, ihlâl edilmemesi lâzım!

Kuduz! 'kara çalmasıyla' öldürülmek istenen köpeklerin, salyalarını tutmaları- lâzım. Gözlerinin kan çanağı gibi olup olmadığını (Miami'lerde filan) gizlememeleri; dahası yalnızca karanlıklarda dolanmamaları lâzım.
'Hakiki demokrasinin ışığı adına!' (Çizgi film sloganı gibi: ama samimi temennim işte.)

Kaynak: Radikal