Erdoğan'ın yol haritası

 

Başbakan'ın AKP'ye açılan kapatma davasının sonucunda ortaya çıkacak farklı durumlara göre izleyeceği yol hakkında söylediği iddia edilen ve basına yansıyan bilgilerin doğru olup olmadığını bilemem. Ancak kimseyle konuşmamış olsa da, bilinen şu ki, Erdoğan siyasi kişiliğini ve geleceğe ilişkin hayallerini mahkeme salonunda bırakıp çıkacak biri değil. Zira buna dini/ siyasi inançlarının ötesinde mizacı mani.
Cümle âlem biliyor ki AKP demek Erdoğan demek. Nitekim anketlerin tamamında kitlelerin ona duyduğu sempati ve güven, partisine duyulanın hayli üzerinde. Okur-yazar kamuoyunun Erdoğan'ı değerlendirirken nakise hanesine yazdığı hususların onun halk nezdinde kabul görmesini sağlayan özellikleri olduğu bilinmez değil.
Hal böyleyken Erdoğan'ın 'Benden buraya kadar' diyerek kenara çekilmesini beklemek, ya da Necmettin Erbakan misali partisini kayyum marifetiyle uzaktan idare etmeyi içine sindireceğini ummak hayal. Erdoğan'ın kendi isteği dışında mahkeme kararıyla siyasetten tasfiyesini amaçlayan projelerin sıcak karnı bence tam olarak burası.
Başbakan muhtemeldir ki şu an 'sistemle hiçbir şekilde ciddi çatışmaya girmeyip küçük çaplı düzenlemelerle hedefe yürümeyi amaçlayan, değişimi vadeye yaydığı için demokratikleşme sürecinin temposunu düşüren' tavrından dolayı pişmandır. Bundan dolayı yargı kararının açıklanmasından sonra toplumun karşısına hayli farklı bir Erdoğan'ın çıkması sürpriz olmaz.
Bunu Erdoğan'ın hasımlar belirleyip onlarla kavgaya oturtacağı manasında söylemiyorum. Kastettiğim, önceliklerinin farklılaşacağı ve hangi konumda olursa olsun kitleler üzerinde sahip olduğu etkiyi, belirleyeceği gündemi gerçekleştirmek için kullanacağı. Bir ihtimal, mahkeme lehine sonuçlanır ve bulunduğu pozisyonu korursa, düğmeye hemen basacağı konusunda şüphe duymuyorum. O durumda zihnindeki pakette ne varsa birbiri ardına Meclis'e sevk eder. Aksi olursa da her hal ve kârda siyaset gündemini kuşatacağı zemini oluşturduktan sonra harekete geçer.
Bunu yapabilecek gücü var mı, ya da ortaya çıkacak yeni durumun düzenleyicileri ona bu şansı verirler mi diye düşünmek bence yersiz, zira geçmişte bunu yaptı. AKP'nin kuruluşuyla noktalanan parti içi tartışma ve ülkeyi saran gerilim olanca ağırlığıyla gündemdeyken Edirne Cezaevi'nde, AKP vücut bulduğunda siyasi yasaklı, geleceği meçhul birisiydi Erdoğan. Daha önemlisi, o gün içeride ve dışarıda hemen herkesin üzerine proje inşa etmesine açık, bundan ziyadesiyle mutlu, yakın çevresini tanzimde ehliyet kadar vefa duygusundan kaynaklanan ölçülerle hareket edip defoları kendisini çevreleyen halkada eritmeye amade bir Erdoğan vardı; bugün ise altı yıllık başbakanlık döneminin kazandırdığı deneyim dışında kervan giderken yolda edindiği eşhas bilgisine sahip bir Erdoğan var. Onun yargı süreci devam ederken 'Dur bakalım netice ne olacak' diye bekleyip sonrasında strateji belirleyeceğine ihtimal vermem. Satranç ustası değil Erdoğan. Bu yüzden birkaç hamle sonrasının tahlilini kapsayan ihtimaller hesabıyla uzun uzadıya plan yapmış olduğunu falan düşünmem. Bunun gerekli olduğuna inandığını dahi sanmıyorum. Siyaset sahnesinin en yeni lideri Erdoğan. Ancak geçmiş yıllarda nice satranç ustasının piyonlara vezir işlevi yükleyip 'Yeni kural böyle' diyenler karşısında elinin ayağının bağlandığını görerek geldi. Dolayısıyla nasıl hareket edeceğinin zihninde sadece ana hatlarının netleşmiş olduğunu sanırım. İtibar ettiği kimselerle bir araya gelmesini ise aklındakileri başkalarıyla paylaşıp onların 'ne yapması gerektiğine' ilişkin fikirlerini almaktan ziyade 'neyi yapmaması gerektiğini' belirlemeye matuf olduğunu düşünüyorum. Erdoğan'ın dinlediği, hatta onayladığı sanılan görüşleri iç dünyasında çoğu zaman 'söylenen'den ziyade 'söyleyen' kişiyle ilgili süzgeçten geçirdiğini unutmamak lazım...