Erdoğan'ın seçim vaadi: Nisanda sivil anayasa

Başbakan Erdoğan Sivas'a giderken havaalanında bir öğrencinin 'Bizi darbe anayasasından ne zaman kurtaracaksınız?' sorusuyla karşılaştı. Siyasetin pek üzerinde durmadığı yeni anayasa, belli ki toplumun gündeminde... Erdoğan öğrencinin sorusuna net cevap verdi; 'Nisan ayı' dedi. Yani seçimlerden hemen sonra...
Bu durumda yeni ve sivil anayasa Meclis'in ilk işi olacak. Başbakan'ın miting meydanında halka söylediği bir vaat değil bu. Ancak öylesine laf olsun diye söylenmiş bir söz de değil. Önümüzdeki günlerde seçim meydanlarında dillendireceğini sanıyorum. Sivil anayasa konusunun AK Parti'nin seçim vaadine dönüşmesi sürpriz olmaz. AK Parti'de yeni anayasa yapma iradesi var, ancak bunu 'bir eylem planına' çeviremedi. Daha önce girişimde bulundu, sivil toplum örgütleri devreye girdi, hayli yol da aldı, fakat sonunu getiremedi. CHP'nin direnişiyle karşılaştı. Anamuhalefet partisi adeta barikat kurdu.

Türkiye maalesef normal zamanlarda anayasa yapmayı beceremeyen bir ülke görünümünde. Bugün yürürlükte olan 82 Anayasası da olağanüstü dönemin, yani askerî darbenin ürünü. Zaman içinde değişiklikler yapılsa da ruhu o yılların izlerini ve özelliklerini taşıyor.

Başbakan tarih olarak 'nisan' ayını verdi ama işin güçlüğüne de dikkat çekti; 'Parlamento'da bir dayanak bulamazsanız ve ortak akıl oluşturamazsanız bu iş zor'. Erdoğan, uzlaşma için Meclis Başkanı Köksal Toptan'ı işaret etti. 'Seçimden sonra Toptan arayışa girecek' dedi. Meclis aritmetiğinde AK Parti'nin tek başına anayasa yapma gücü yok, mutlaka diğer partilerden de destek alması lazım. Siyaseten de uzlaşma şart. Muhalefet sivil anayasa konusunda olumlu duruş sergilerse asgari müştereklerde uzlaşmak hiç de zor değil. Türkiye'nin anayasası askerî müştereklerin değil asgari müştereklerin anayasası olmalı. Sadece AK Parti açısından değil, genel anlamda yeni anayasa pekala seçimin ana gündemi olabilir. AK Parti 'Sivil anayasa Türkiye için ertelenemez bir ihtiyaç' dedi. Diğer partiler de seçim propagandasında Anayasa'ya ilişkin düşüncelerini ortaya koymalı. Çok seçenek yok, sadece iki tercih var; darbe anayasası veya sivil anayasa. Liderlerin meydanlarda hangisinden yana olduklarını açıkça söylemeleri gerekir. CHP darbe anayasasının devamını mı istiyor, günün koşullarına uygun çağdaş bir anayasa mı? Baykal hiç polemiğe girmeden ne düşündüğünü seçmene açıklamalı. MHP aynı şekilde; Türkiye'ye nasıl bir anayasayı uygun görüyor? Darbe anayasasını mı yoksa sivil anayasa mı? Her ne kadar yerel yöneticileri belirleyecek olsa da 29 Mart seçimleri bir anayasa referandumuna niye dönüşmesin?

Türkiye son yıllarda peş peşe reformları hayata geçirdi ama yeterli değil. Bunun demokrasinin ve özgürlüklerin standardını yükseltecek yeni anayasa ile taçlandırılması lazım. Yargı reformu olmazsa olmaz, ertelenemez bir ihtiyaç. Yargı en çok tartışılan kurum. Toplumun adalete olan güvenini yeniden tesis etmenin yolu yeni düzenlemelerden geçiyor. Artık çağdaş dünyada rastlanmayan parti kapatma davaları Türkiye'de alışkanlığa dönüştü. İktidar partisi kapatılmaktan kıl payı kurtuldu. Bir başka parti ise kapatılma tehlikesi altında sandığa gidiyor. Bir yargı kurumundan çok iktidar odağı ve ikinci meclis gibi rol üstlenen Anayasa Mahkemesi'nin yapısı yeniden ele alınmalı. Üyelerin sayısından seçimine kadar...

Aslında yargı reformunu da içine alacak yeni anayasa Türkiye'nin gerçek gündemi. Partiler halkın karşısına çıkarken günlük siyasetin polemiklerine ara vererek Türk toplumuna layık gördükleri anayasayı da anlatmalı; darbe anayasası mı yoksa yeni, sivil bir anayasa mı? AK Parti rengini belli etti, şimdi sıra diğerlerinde...
 
Kaynak: Zaman