Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi muhalefetin kanaatini hesaba katmadan anayasa değişikliği yapmaya yeter sayıda Meclis koltuğu kazanamamış olsa da Erdoğan İslam dünyasının en mutlu lideridir. Bu haftaki seçimlerden sonra bir dört yıl daha iktidarda olacağını neredeyse kesin olarak bilen bölgedeki tek lider o.
Arap ülkelerindeki siyasi deprem, Türkiye başbakanına umulmadık ilave faydalar sundu. Geçen haftalarda Türkiye’ye akın eden binlerce göçmen Ankara için kısa vadede lojistik ve insâni baş ağrıları yarattı ve belki Kürtlerle gerilim korkularını da artırıyor olabilir. Ama gelin görün ki Erdoğan’a Suriye’nin kaderini belirleme fırsatı da sunmaktadır.
Devrimin ilk üç ayı boyunca onunla savaşan Şam rejimi olayları ülke sınırları içerisinde kuşattı. Batı medyasının bağlantısını kesti, muhabirlerini kovdu ve Suriye içindeki ve dışındaki çok az sayıda muhalif grubun arayı kapatıp Esad hanedanına alternatif sunabilme yeteneklerine zarar verdi.
Erdoğan, mültecileri sınır boylarındaki kamplarda tutarak ve Suriye’de ayaklanmaların yaşandığı şehirlerdeki kan banyosu hakkında birinci el şahitliklere susamış gazetecilerin onlarla temas korumasını engelleyerek Şam’daki dostuyla görünüşte işbirliği yapıyor. Fakat Erdoğan’ın câni baskıyı sert bir şekilde kınamış olması, Esad’ın vaktinin sınırlı olduğunu Türkiye başbakanının da anladığını göstermektedir. Erdoğan üç hafta önce Suriyeli muhaliflerin Türkiye’de toplanmasına izin verdi. Erdoğan, Esad’ın düşmesiyle iktidarı devralacak olan yeni rejimin geçici üssünün patronu oldu.
Gelecek aylarda Şam’daki yönetimin daha da zayıfladığına, daha çok sayıda askerin sivillere ateş etmeyi reddettiğine ve etnik grupların gitgide devrime katıldıklarına şahit olacak. Türk topraklarındaki mülteci kampları yeni Suriye muhalefetinin üreme zemini olacak, yalnızca Türkiye dostu hiziplerin büyümesine izin verilecektir. Bu, beklendiği gibi gerçekleşirse, yeni Suriye Türkiye’nin vassal devleti olacaktır.
O vakit Erdoğan nasıl davranacak? Nüfuzunu, Lübnan’daki Hizbullah’ı Suriye üzerinden İranlı patronuna bağlayan radikal ekseni dağıtmak için kullanacak mı? Erdoğan’ın muhtemelen kurmayı arzulayacağı yeni eksendeki ortaklar kimler olacak? İsrail’le müzakereye giderlerken yeni Suriye liderlerine hangi tavsiyelerde bulunacak?
Türkiye başbakanı bizim can düşmanımız ise, İsrail siyasi ve güvenlik sorunlarının yaşanacağı bir dönem bekleyebilir. Fakat müspet bir fırsat da var. Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın dostane bir şekilde bir araya gelmelerine rağmen bu iki ülke arasında kadim bir rekabet vardır. Türk nüfuzunun artması zorunlu olarak İran pahasına olacaktır.
İsrail, Arap devriminin etkilerinden korunmak için bir sigorta poliçesi satın alabilir: Ankara’yla ilişkilerin derhal iyileştirilmesi. Dışişleri Bakanı Danny Ayalon’un Türk büyükelçisini aşağılayarak yaptığı diplomatik gurur gösterisi artık çocukça ve budalaca görünüyor. Kurşun Dökme Harekâtı’ndan bu yana süren müzmin yabancılaşma, ki Mavi Marmara ve Gazze’ye Özgürlük filosunda yaşananlar bunu daha da kötüleştirmiştir, Türkiye’den çok daha fazla İsrail’e zarar vermektedir.
İsrail’in Türkiye’yle diplomatik, ekonomik ve kültürel bağları halen sürüyor; İsrail ordusu ve Türk ordusu arasındaki bağlar ise siyasi iklimde olduğundan daha güçlü bir ittifaktır. İsrail bu değerlerin aşınıp gittiğini izlemek yerine bölgedeki en güçlü liderle ilişkilerini iyileştirme yönünde azimle hareket ederse iyi eder.
Kaynak: Ha’aretz
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı