Erdoğan keşke Arap lideri olsaydı

Hiçbir Arap lideri Uygurlar için sesini çıkarmazken Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan konuştu. Birçok Arap halkı, liderlerimizin başlarını gömdüğü ve halklarını alçalmışlığa sürüklediği şu zor zamanda, tıpkı Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez veya Erdoğan gibi başka isimlerin Arap lideri olmasını arzuluyor.

Araplar daha kendilerini koruyamazken Uygurları nasıl savunabilir ki? Bazı Türkler Erdoğan'ın sadece kendilerine ait olduğunu düşünebilir, ancak haberleri yakından izleyen Araplar siyaset dünyasındaki isimleri çok iyi biliyor. Belki de birçok Türk, Arapların Erdoğan, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve diğerlerinin isimlerini ezberlediğini, kendi bakanlarından daha fazla onları tanıdığını bilmez. Biz gazeteciler bile bazı bakanları tanımayız, ancak Türkiye'deki her hareketi veya sessizliği takip ediyoruz. Erdoğan'ın Davos'taki haykırışını izlerken duygulandık, hepimiz onun sesiyle Sultan Abdulhamid'i tahayyül ettik.

Türkiye bugün hiç kuşkusuz kendisiyle ve komşu halkların saygıyla baktığı liderleriyle övünüyor. Türkiye'nin kendisini siyaset dünyasında büyük bir güç olmaya uygun kılan sırrı ve geleceği bu. Bu gelecek dünyada özgürlük ve adalet düşüncesini, soylu değerlerini yayan insanların seslerini yeniden duyuran topraklarda büyük bir çabayı ve sebatı gerektiriyor.

Doğu'dan Batı'ya insanların endişelerini gören bu ülkenin Arap halklarının övgüsünü hak ettiği şüphe götürmez.

Bizler komşumuz böylesine soylu bir ruh içinde olduğu zaman güven hissedeceğiz ve geleceğe büyük bir umutla bakacağız. Önümüzdeki günler bizlerin ekmek, su, hava ve hatta kana kadar birer ortak olacağımız anlamına gelecek.

Arap liderlerimiz sustu, çünkü zayıflar konuşamaz. Araplar halifeliğin kalkmasından bu yana zayıflığın ve sömürgeci güçlerin soygunu altında eziliyor. Arap ülkelerinin çoğunluğu hiçbir güce sahip değil. Bize hiçbir şey vermeyen dar Arapçılık çerçevesinden çıkmadan sorunlarımızı çözemeyeceğiz. Erdoğan Arap olamaz. Fakat öyle olsaydı, Arapların umutlanması açısından durum çok farklı olurdu. (İran gazetesi Vifak, 29 Temmuz 2009)

Kaynak: Radikal