Erdoğan, Başbuğ ile arayı bozmak istemiyor

Başbakan Tayyip Erdoğan zamanı geriye alma gücüne sahip olsa, Taraf gazetesinin 12 Haziran yayımı üzerine 14 Haziran'da Şanlıurfa'da aynı konuşmayı yapar mıydı? Emin değilim.

Çünkü 16 Haziran'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile Başbakanlık'ta görüşmesi ardından AK Parti grubunda yaptığı açıklama da, dün Arnavutluk'a yola çıkarken söyledikleri de 14 Haziran'da söylediklerinden farklıydı.
CHP lideri Deniz Baykal bu değişimden ne kadar memnun? Ondan da emin değilim. Çünkü dünkü basın toplantısında Erdoğan'ı 14 Haziran tutumuyla görüp yargılamak isteğini belli etti;
değişim, Baykal'a göre 'çok geç'.
Öyle mi? Bunu belki bugün Orgeneral Başbuğ'un basın toplantısı ardından daha rahat yanıtlayacak durumda oluruz. Ancak şimdiden söyleyebileceğimiz, Erdoğan'ın Başbuğ ile görüşmesinin gerçekten olayların akışında kritik bir rol oynamış olduğu ve Erdoğan'ın Başbuğ'un yaklaşımını yitirmek istemediğidir.
Başbakan'ın Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın Taraf 'belgesi' ve Dursun Çiçek soruşturmasından tatmin olup olmaması ayrı bir konu.
Burada 'belge' yayını ile ortaya çıkan asker-siyaset/darbe-komplo tartışması ile belgenin
fiziki ve hukuki görünümü üzerine olan tartışmayı birbirine karıştırmamak gerekiyor. Çünkü artık o 'belge' ne olursa olsun, tartışma kendi mecrasında ilerlemeye başladı.
Siyasetin olağan akışına darbe, ya da perde arkası komplolarla olağandışı müdahaleleri tartışıyoruz artık.
Genelkurmay'da ne çalışması?
Başbakan'ın dün kısa basın toplantısında iki defa söylediği yeni bir durumla karşı karşıyayız. Ne dedi Başbakan? "Savcılık gerekli çalışmayı yapacağı gibi, bizler de gerekli çalışmaları yapacağız. İnanıyorum ki, Silahlı Kuvvetlerimiz de gerekli çalışmaları yapacak. Çünkü Silahlı Kuvvetler içinde bu tür gayret, çaba var mı, yok mu? Orada da bu çalışmaların yapılması gerekiyor".
Erdoğan sonra ekliyor: "Silahlı Kuvvetler içerisinde ne gibi çalışma yapılması gerektiğini de başta Genelkurmay Başkanımız olmak üzere hepsi zaten gayet iyi biliyorlar ve gerekli çalışmayı da yaptıkları inancındayım."
Böyle bir ilanı ilk kez duyuyoruz. Başbakan, Genelkurmay içinde yapılan bir cuntacı avından söz ediyor adeta.  Bu konunun Erdoğan ile Başbuğ arasında 16 Haziran'da, ayrıca izleyen temaslarda ele alındığını var saymak mümkün artık. Bugünkü basın toplantısında da konu olacaktır.
Bu durumda Ağustos başındaki Yüksek Askeri Şura'ya olabildiğince dikkatle bakmak gerekiyor. Üstelik Albay Dursun Çiçek'e de kilitlenip kalmamak gerekiyor. Belki ruhumuz duymadan daha üst rütbelerde önemli değişiklikler gerçekleşebilir.
Hükümeti zorlayan AK Partililer?
Günlerdir hükümetin son dönemde askerle yakın mesai içine girmesinin hem askere yakın,
hem de hükümete yakın bazı çevrelerde 'denklemin dışında kalma' rahatsızlığına yol açmış olabileceğini, bir komplo varsa eğer, köklerinin buralarda aranması gerektiğini yazıyorum.
Dün benzer bir görüşün Yeni Şafak'ta Yasin Doğan imzalı köşede görmek ilginç oldu. Yasin Doğan, Başbakan Erdoğan'ın en yakın danışmanlarından, 'muhafazakâr demokrat' yaklaşımın müellifi Dr. Yalçın Akdoğan'ın yazılarında kullandığı bir isim.
Doğan imzalı yazının iki özelliği var. Birincisi, Orgeneral Başbuğ'a eşi görülmemiş övgü ve takdirler sıralanıyor. Yazıda Başbuğ'un TSK'yı 'durumdan vazife çıkaran bir anlayış yerine, asli fonksiyonları başarıyla yürüten bir anlayışa çekmeye çalışan', 'konuşmalarında güçlü demokrasiye bağlılık mesajı veren', 'hükümetle diyaloga ve uyuma önem veren', 'ezber bozan' bir komutan.
Yazıda şu saptamalar da ilginç: "Hem AK Parti'yi askere karşı kışkırtanlar, hem de askeri AK Parti'ye karşı kışkırtanlar karşılıklı olarak 'had bildirilmesini' istiyor. Danışmana göre 'asker-sivil ilişkilerinin normalleşmesi ve çağdaş demokratik standartlara ulaşılması' sürecine zarar veren bu yaklaşımın askeri zorlayan tarafında 'muhalefeti askere yüklemek isteyenler' var.
Peki hükümeti kimler zorluyor? Kimi yorumcuların yazdığı gibi Fethullah Gülen hareketi mi? Yasin Doğan'ın yanıtı yazıda: "AK Parti çevresinden bunu zorlayanlar, askerin gücünün kırılmasını demokrasi için olmazsa olmaz görüyorlar."
Kim bu AK Parti çevrelerinde yer alanlar?
Bu önemli bir özeleştiri? Yoksa Başbuğ'un asker içinde bir çalışma yaptığını açıklayan Erdoğan, kendi partisi içinde de bir ayıklama çalışması mı yürütüyor, tam da Kongre öncesi?

 

 

Kaynak: Radikal