1- Denklemin içinde yıllardır Hamas'ın elinde tutulan ve dünyanın en güçlü haber alma teşkilatlarının ulaşamadığı bir asker ve bunun karşılığında o askeri teslim etmemek için hayatını kaybeden yüzlerce insan var
. Şalit özel öneme sahip birisi değil, sıradan bir kimlik. Esir alındığında ise sadece 20 yaşındaydı. Lakin o sırf bir İsrail askeri olmanın ötesinde İsrail'in başaramadığı bir şeyleri simgeliyor. Bir yanda binlerce askerin, ağır silahlarla ablukaya aldığı bir bölgede, maruz bırakıldıkları insanlık dışı önlemlere rağmen Şalit üzerinden kendini muzaffer kılan bir Filistin halkı var. Diğer yanda ise kendi askeri kontrolündeki küçücük bir bölgede 5 yıldır o askere ulaşamayan bir İsrail. Hırçınlığın sebebi de bu. Çok kolay gibi görünen ama bir türlü ulaşılamayan bir hedefin varlığı. Bugün gelinen noktada İsrail büyük fedakarlıklarla, 1 askere karşılık 1027 tutukluyla bu yenilgisine bir son veriyor. Filistinlilerin elindeki psikolojik üstünlüğü ellerinden almaya çalışıyor. Buna mukabil Filistinlilerse, Şalit'in kaçırılmasından bu yana talep ettiklerine ulaşmış bulunuyorlar. Ellerindeki kozun bedelini karşı tarafa en ağır şekilde ödettiriyor ve hapishanelerin kapısını açtırıyorlar.
2- İlk etapta 447'si serbest bırakılan tutuklular arasında Hamas'ın İzzeddin El Kassam Tugayları'nın mensuplarının yanı sıra El Fetih ve diğer Filistinli gruplardan da önemli kimlikler var. Bunların içinden 280'i müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş durumda. Yani İsrail, yıllardır teröristle asla müzakere edilmez çizgisinden, terörist olarak nitelendirdiği grupla en uç noktada pazarlığa girişen bir ülkeye dönüşmeyi kabul etti. Buradan şu sonuç çıkıyor; ya İsrail artık teröristlerle pazarlık kartını açıyor ya da bu insanları artık terörist olarak değil, siyasi muhalif olarak gördüğünü kabul ediyor.
3- Yıllardır süren bir çatışma sürecinden sonra uzlaşma ortamına geçişlerde 3. tarafların şu veya bu şekilde gelişmelere müdahil olması beklenen bir durum. Barışma süreçlerinde özellikle her iki tarafça güvenilir kabul edilen kişi veya devletlerin rol oynaması bazı zorlukları aşmaya yarıyor. Bugün gelinen noktada Türkiye'nin de tüm bu süreçte ciddi bir biçimde aktif olduğu anlaşılıyor. Bazı tutukluların Türkiye'ye getirilmesini 'eli silah tutmuş adamlar niye bize geliyorlar?' biçiminde değerlendirmek sağlıklı değil. Zira Türkiye'de zaten yeterince silah tutmuş adam var ve 10-20 tane fazla olmasının bir mahsuru da yok. Önemli olan İsrail-Filistin barış sürecinde İsrail'in kendi teröristlerini, Filistinlilerin de kendi kahramanlarını Türkiye'ye emanet etmeyi tercih etmiş olması. Bu Filistinliler ülkemize uluslararası bir mutabakatla gönderiliyorlar. Zorlama, kaçırma, kandırma gibi bir durum söz konusu değil.
4- İsrail ve Filistin meselesinin değiş tokuştan sonra daha ılımlı bir havaya girmesi ve hatta daha da ileri gidersek ilk etapta Gazze ablukasının kalkmasına ön ayak olması da mümkün. Zira İsrail dünyaya bu ablukanın hesabını vermekte zorlanıyor. Yeni Ortadoğu'da eski taktiklerin işlemeyeceği açık. İsrail'de 1000'den fazla tutuklunun salıverilmesine yönelik iç tepki artsa da bu yeni bir siyasetin ilk adımları olabilir. Bu adımlar Türkiye-İsrail ilişkileri açısından da yeni bir başlangıca işaret edebilir. Ablukanın kalkması, özür ve tazminatla birlikte İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için öne sürülen şartlardandı. Ablukanın kalkması ihtimali iyimser bir beklenti intibaını verse de, şimdilerde rasyonel görünüyor. Ne diyelim, bazen başlamak bitirmektir.
2006'dan bu yana Hamas'ın elinde tutulan İsrailli asker Gilad Şalit'in, 1027 Hamas tutuklusuna karşılık serbest bırakılması Ortadoğu'da yeni bir serüvenin başlangıcı anlamına geliyor. Asker-tutuklu takası sayısal değerlerle açıklanabilir bir şey olmadığı gibi, ortada tam bir semboller savaşı bulunuyor. Her şey görünen anlamının ötesinde bir şeyler ifade ediyor. Ne asker sadece bir tek askerden ibaret, ne de tutuklular sadece salınan teröristlerden. Bu bir nirengi noktası. Değişim kapıda. Özetle..