En büyük bayram hediyesi Türkiye'den

Türkiye’de anayasa değişikliği referandumunda elde edilen parlak zafer, kendi tarihiyle ve Müslüman kimliğiyle uzlaşan bu modern demokratik devletin sağlam temeller atması açısından büyük bir adımdı. Bu referandum aynı zamanda, emperyalist Batı’nın İslam dünyasının laikleşmesinin ve parçalanmasının yolu olarak Türkiye’ye bir asırdır dayattığı aşırılıkçı laikliğin de defterini dürdü.

Bu gelişmeler, Batı’nın İslam’ı iktidardan uzaklaştırmakta, Türkiye’nin kapılarını İslam dünyasının yüzüne çarpmakta ve bu ülkeyi Avrupa’yı kıblesi edinerek Müslüman kişiliğinin dinamiklerinden ayırmakta başarılı olmasının ardından yaşandı. Türkiye’de ordu, vesayetini teminat altına alan darbeler ve anayasalar dayatmıştı. Gidişatı düzeltmek için, gerek yargı veya YÖK kanalıyla ‘esnek’, gerekse de darbeler ve suikastlar kanalıyla sert müdahalelerde bulunmuştu.

Kimliğiyle uzlaşıyor
Bu müdahaleler iç savaşa yol açabilirdi, ancak Türk İslamcı hareketi şiddet çamuruna girmeyi reddedecek kadar olgundu. Her müdahalenin ardından kendisini yeniden şekillendirdi. AKP, belki de bu kurumların sonuncusu ve en önemlisi. Bu parti daha geniş kesimlere açıldı; özgürlüklerin çıtasını, Avrupa’nın modern demokratik devlet kriterleriyle uyumlu şekilde yükseltme stratejisini benimsedi. Bu arada halkın iradesini ‘derin devlet’in vesayetinden kurtarma programı da güçlendi. Yaşam standartlarını yükselten ekonomik programlardan destek alındı.

İnsan hakları ve demokrasi güçlendirildi. Türkiye’nin Müslüman kimliği ve çevresiyle uzlaşısına çalışıldı. Türkiye’nin uzun bir yabancılaşma sürecinden sonra Filistin sorunu da dahil ümmetin sorunlarını savunmaya dönmesi bu uzlaşmanın bir ayağı. Bütün bunlar AKP’nin halk desteğinin yükselmesine destek olurken, Türkiye’nin uluslararası konumu da güçlendi. Bu arada partinin lideri Batılı müttefiklerden bağımsız politikalar izleme cesaretini de gösterdi. Irak savaşı bataklığına girmedi, Arap ve İslam dünyasıyla ilişkilerini güçlendirdi, Siyonizm’in suçlarını kınayarak sesini yükseltti.

Referandum milliyetçi, laik ve Kürt muhalefete bir meydan okumaydı. Türkiye’de yaşananlar hem ülke hem de bölge için çok önemli bir gelişme. Öncelikle, anayasa değişikliği Türkiye’yi bir adım ileriye taşıyor. AKP bu başarılı süreci yeni değişikliklerle devam ettirirse, Atatürkçü mirasın defterini dürebilir; tarihi, İslami kimliği ve coğrafyasıyla uzlaşan modern, demokratik bir devletin temellerini atacak şekilde derin devletin diğer yuvalarını ortadan kaldırabilir.

Laik model parçalayıcı
İkincisi, ülkenin askeri vesayetten kurtarılması ve demokratik yönetim kriterleri bağlamında Batı modernizmi yoluna konulması misyonunu İslamcıların üstlenmesi şaşırtıcı değil. Zira modernizm geçmişle kopukluk ve geçmişe savaş açmaktan ziyade, dezavantajları aşacak ve gücün unsurlarını koruyacak bir yeniden okuma anlamına gelir. Atatürkçü laik aşırılık modelinin hatasının kanıtı, Türkiye’yi sadece kendi İslam coğrafyasından tecrit etmesi değil, iç bünyesine de patlayıcı ve parçalayıcı unsurlar ekmesidir. Zira İslami bir Türkiye’de kanlı Kürt sorunu ortaya çıkmazdı.

İslamcı Türk modeline göre modernleşme İslam’ı muhafaza ediyor, ulusal bütünlüğe birleştirici bir zemin sunuyor, kendi coğrafyasıyla geniş ve verimli ilişkileri hızla yeniliyor. Türk örneği, İslam ülkelerinde İslam ve geleneklerinin dışına çıkıldığı takdirde ciddi bir modernleşme sağlanmayacağının kanıtı. Üçüncüsü, bu modernleşme Türkiye’nin ve İslam’ın konumunu güçlendirdi, olgun yönetim modellerinin bulunmadığı İslam dünyasında ve bölgede çekici bir model oluşturdu.

Modern devlet araçları sayesinde...
Dördüncü olarak şu sormak istiyorum: Türk modeli Arap bölgesinde tekrarlanabilir mi? Benzer ılımlı İslamcı hareketlerin varlığının gölgesinde tekrarlanması kolay görünse de böyle bir kıyaslama yanlış olur. Temel engel Arapların devlet yapısının Türk devletinden farklı olmasından kaynaklanıyor. Ordunun müdahalelerine rağmen, Türk devleti modern dünyaya ait. İktidarın, herkesin itiraza maruz kalmaksızın katıldığı seçimler kanalıyla gerçek partiler arasında el değiştirmesi ve anayasal kurumlara dayanması bunun kanıtı. Yani Türk devleti, İslamcılara reform yapma imkânı veren modern demokratik araçlara sahip.

Beşincisi, Türk modeli gerek gerçeği tekeline almaktan ve öldürmekten başka bir yol bilmeyen İslamcı aşırılıkçıları, gerekse de rakiplerini en iğrenç şekilde bastıran laik aşırılıkçıları büyük sıkıntıya soktu. Altıncısı, Türkiye’deki referandum İslam ümmetine en değerli bayram hediyesini sundu. Filistin’de ve diğer bölgelerde modernizm veya İslam adına hareket ettiklerini söyleyenlerin akıttığı kanın acısını bir nebze hafifletti. Türkiye’ye, İslam’a ve demokrasiye kutlu olsun. (El Cezire, Tunus’taki İslami Nahda (Direniş) hareketinin lideri, 17 Eylül 2010)

Kaynak: Radikal