'Ele geçirme' söylemi neyi örtüyor?

 

"Ele geçiriliyor" temasının ardı arkası kesilmiyor.
CHP lideri Baykal sesinin en yüksek tonuyla gürlüyor:
"-Yargı ele geçiriliyor."
"-Üniversiteler ele geçiriliyor."
Bu mantığa göre;
Meclis çoktan ele geçirilmişti.
Sonra hükümet ele geçirildi!
Bunlar biraz karşı konulmaz bir süreçti. Çünkü Meclis'i sandık belirliyor, Meclis'ten de hükümet çıkıyordu. Yani Meclis ve hükümetin belirlenişi, doğrudan doğruya halk iradesine bağlıydı. Bir ele geçirme söz konusu ise, Meclis'i de, hükümeti de halk ele geçirmiş olmaktaydı.
Ardından Cumhurbaşkanlığı konusunda büyük kapışma oldu.
Cumhurbaşkanlığını "Son kale" diye nitelediler. 
Orası da düşerse, yandı gülüm keten helva edebiyatı yapıldı.
Orası düşerse, Anayasa Mahkemesi de düşecekti, YÖK de, yüksek yargı organları da... Çünkü buralardaki atamalarda Cumhurbaşkanlığı ana belirleyici idi.
Ama çaresi yoktu.
CHP büyük kıyamet kopardı.
Medya onun sesine hoperlör vazifesi gördü.
Çaresi yoktu. Çünkü Anayasa, Cumhurbaşkanını da Meclis'in seçmesini öngörmekteydi. Meclis'te belirli bir sayıya ulaşıldığında Cumhurbaşkanı seçilecekti.
Orada da 367 berzahı oluşturuldu.
Seçime gidildi, 367'ye oynayan bazı partiler soluğu kabristanda aldı. Seçimden dönüşte halkın mesajını alan MHP'nin de AKP ile birlikte hareket etmesiyle Meclis Cumhurbaşkanını seçti.
CHP'nin "Devlet ele geçiriliyor" çığlığı bütün gücüyle devam ediyor.
Hükümetin her atama kararnamesi, ve Cumhurbaşkanı'nın her onayı CHP'yi ayağa kaldırıyor.
Yargıda hakim açığı var. Davalar neredeyse babadan oğula kalıyor. Yargıç alınması lazım. Bugüne kadar uygulanan yöntemleri daha da iyileştirerek yargıç alacaksınız.
Kıyamet kopuyor:
-Yargıyı ele geçiriyorlar!
Aslında bu isyanı seslendirmek için, Ak Parti'nin sadece iktidarda olması yetiyor. Ak Parti adım atsa, bir yerleri ele geçirmiş oluyor.
-Sandığa sözümüz geçmiyor ama sizin iktidarda muktedir olmamanız için elimizden geleni ardımıza bırakmayız!
Mantık bu.
Vaktiyle, yargıya 15 bin kişi almışlar, dönemin Adalet Bakanı, "Yargıya CHP'lileri dolduruyorsunuz!" suçlamalarına, "Ne yani, diye cevap vermiş, MHP'lileri mi alacaktık!"
Yani "ele geçirmeler"den geliyorlar. Millet çok partili hayata geçildikten bu yana bürokrasideki CHP'li kemikleşmeyi bir türlü aşamadı. Seçimlerle biraz olsun CHP'lilikten kurtarılanlar, sonra askeri müdahalelerle yeniden CHP'lileştirildi. Şimdi o, ele geçirilmiş alanlarda biraz seyrelme olur diye de kıyameti koparıyorlar.
Siyasallaşmış yargıyı iyi tanıdı Türkiye... Ta İstiklal Mahkemelerinden 28 Şubat yargısına kadar...
Daha dün, 367 geriliminde en yüksek yargıda kararların nasıl bir siyaset aracı haline dönüştüğünü gördü.
Yakında YÖK Başkanı değişecek. Teziç'in miadı doluyor.
Tek seçici Cumhurbaşkanı.
Sancılar başladı.
Cumhurbaşkanını bombardımana tabi tutalım, iradesi çözülsün! Oyun devam etsin!
Hesap bu.
Ama bu hesabın devri tamamlandı.
Hele bu hesap, önemli ölçüde, parti içindeki iktidar mücadelesini kamufle etme amacını taşıyorsa...
Yani sayın Baykal, parti içinde sallanan iktidarını, hızlı muhalefet yapıp, yeni düşman alanlar üretip, gözleri başka tarafa çekerek korumayı hesaplıyorsa, bu tutmaz.
Milletten oy alamayan bir siyasi hareketin, Ankara'da en hızlı söylemlerle işi götürmeye çalışması netice vermez.
Baykal, CHP'de iktidarı elinde tutmak için yoğun bir çaba içerisinde....
En yakın mesai arkadaşları, mesela Eşref Erdem, "Artık yeter, Baykal dahil herkes yenilensin!" diyerek safları terk etmiş.
Belki de şu anda, en çok "ele geçirme" söylemi, CHP içinde tedavül ediyor.
Baykal ve ekibi, CHP'yi öyle bir ele geçirmiş ki, 40 seçim kaybetse değiştirilmesi zor hale gelmiş.
Sayın Baykal, devleti de CHP zannetme yanılgısından kurtulmalı.
Artık Türkiye'de, iyi – kötü bir demokrasi var. Devleti halk belirleyecek; başka çaresi yok..
Sandık en öne geçti.
CHP artı bilmem kim gibi denklemler bitti.
Sandık, sandık, sandık...
Biz burada "Sandık, sandık" deyince, birileri çıkıp "Millet ele geçiriliyor!" diye feveran etse şaşırmamak lazım.
Belki de şu "Başörtüsü – türban dört kat arttı anketleri" bunun içindir.
"Bunlar sizi ele geçirecekler, dikkat!"
Tüm bunlar boşuna. Millet bilinç kazanıyor ve birileri buna uyum sağlayamıyor. Telaşa gerek yok, herkesin bir bilinç yenilenmesine ihtiyacı var, özetle söylenecek olan budur.