Dünyaya yeni düzen


ABD Başkanı Barack Hussein Obama ülkemize Avrupa'da yapılan iki önemli uluslararası toplantıya katıldıktan sonra geliyor. İlki Londra'da dünyanın öndegelen ekonomilerini biraraya getiren G-20'ler toplantısına katıldı Obama, sonra da Almanya-Fransa sınırında yapılan NATO'nun 60. Yıl Zirvesi'ne... Bütün dünyanın -özellikle de İslâm Dünyası'nın- merakla beklediği Ankara ve İstanbul temaslarında yapacağı konuşmalarda ağzından çıkacak sözlerle yeni bir dönemin başlangıcına işaret etmesi bekleniyor Obama'nın...

Önemli olan nokta şu: Türkiye 'G-20' diye bilinen grubun da NATO'nun da üyesi... ABD Başkanı Londra'da Başbakan Tayyip Erdoğan'la, NATO toplantısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le tanıştı. Obama'nın Türkiye'ye geldiği sırada, İstanbul, 'Uygarlıklar İttifakı Zirvesi'nde çok sayıda dünya liderini konuk etmeye hazırlanıyordu.

Bu durum, 'yeni dönem'de Türkiye adının çok sık duyulacağına işaret ediyor.

G-20'lere evsahipliği yapan İngiltere Başbakanı Gordon Brown, toplantının sonuçları için 'yeni dünya düzeni' kavramını kullandı. Yaşanan 'global ekonomik krize' çare bulmak üzere toplanıyor G-20'ler; geçen kasım ayında Beyaz Saray'da henüz George W. Bush otururken Washington'da biraraya gelmişler, ancak 'topal ördek' yönetimindeki ABD'den bekledikleri 'liderliği' görememişlerdi. Londra'daki toplantıya Barack Obama damgasını vurdu, ama çıkan kararlar 'yeni dünya düzeni' denilmeyi hak edecek kapsamda ve içerikte olmadı. 100 gün sonra yeniden toplanacak G-20'ler...

Acaba Brown'ın 'yeni dünya düzeni' derken kast ettiği de bu olmasın? Global ekonominin büyüklerinin bir tür 'dünya devleti' gibi karar alıp uygulamaya koydukları yeni bir düzen... Her 100 günde bir toplanan liderlerin ekonomik açıdan merkezi bir planlamaya ayak uydurmaları... Brown, Bu toplantı ikinci Bretton Woods olabilir da demişti.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD'de Bretton Woods'da toplanan 'galipler' dünyanın 1970'ler sonuna kadar milim şaşmadan uyguladığı temel ekonomik esasları belirlemişlerdi.

NATO da bu yeni düzenin askerî/savunma gücü olarak yeniden tasarlanıyor olmasın?

On gün önce Brüksel'deki karargâhında geçirdiğim bir gün NATO'nun harıl harıl kendisini yeni bir döneme hazırladığını müşahede imkânı sunmuştu. 'Comprehensive approach' (kapsamlı yaklaşım) adı uygun görülen yeni strateji, bir askerî güç olarak tasarlanmış NATO'yu 'sivil' girişimlerle destekli hale getirmeyi amaçlıyordu. Batı açısından ilk test alanı Afganistan/Pakistan coğrafyası olacağa benzeyen bu yeni strateji, Türkiye'nin bütün uyarılarına rağmen, daha ilk adımında ciddi bir darbe yedi.

Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'i genel sekreter seçerek...

Türkiye'nin uyarısı yerindeydi. 'Yeni dönem' ve 'yeni strateji', üzerinde en ufak leke bulunmayan bir genel sekreterle farklı bir anlam taşırdı; yakın geçmişte bütün İslâm Dünyası'nı ateşleyen 'karikatür krizi' sırasında duyarsız davranmış birinin liderliğinde bambaşka... Batı Rasmussen'i tercih etmekle dünyaya yanlış bir mesaj vermiş oldu.

G-20 ve NATO'da kapalı kapılar ardında aslında neler piştiğinin ipuçlarını bugün Türkiye'ye gelecek olan Barack Obama'nın ülkemizden vereceği mesajlardan alacağız. Sadece biz değil, İslâm Dünyası ve bütün dünya... Umarız, basit bir gönül almayla yetinen sade suya tirit bir mesaj olmaz alacağımız...

Dünya düzeninin yeniden belirlendiği günlerden geçiyoruz; Batı'ya kalsa o düzenin eşitlikçi ve adaletli olmayacağı şimdiden belli de, bakalım içlerine kabul ettikleri Türkiye yanlışlıkları düzeltmede ne kadar başarılı olacak?

Kaynak: Yeni Şafak