Arap Baharı'nın başlamasından uzun süre önce güneydeki Sakba şehrindeki Suriyeliler, Damietta'daki Mısırlılarla yakın bağlara sahiplerdi. Nesillerdir bu iki şehir, ülkelerinin mobilya yapımında baş şehirleridir ve iş adamları ve zanaatkarlar bu şehirler arasında gidip gelirler. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad rejimi, vatandaşlarını evlerinden sürmeye başlayınca çoğu Sakba sakini makul bir varış yeri olarak Damietta'yı seçti. Bazılarının oradaki Mısırlılarla zaten ilişkileri vardı. Mısır da baştan başa Suriyeli mültecileri hoş karşılıyordu. Ayrıca, yaşam maliyeti düşüktü ve ustalarla zanaatkarlar Damietta'da kesinlikle iş bulacaklarını hissediyorlardı. Öyle de oldu. 2013 yazında yerel bir STK, Damietta'da 8.700'ün üzerinde Suriyeli mülteci yaşadığını bildirdi. Bunların çoğu mobilya fabrikaları ya da atölyelerde iş buldu. Suriye dükkan ve restoranları kök saldı. Çoğu Suriyeli daimi olarak oraya yerleşti hatta Mısırlılarla evlendi.
Ama üç ay önce, milyonlarca Mısırlının sokaklara dökülmesiyle ordu Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi devirdi ve Damietta'daki -ve tüm Mısır'daki- Suriyelilerin hayatı aniden değişti. Bölgedeki STK çalışanları, bölgede insanların davranışlarının tamamen tersine döndüğünü ifade ediyorlar. 1958'den 1961'e kadar Suriye ve Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti olarak bilinen tek bir ülkeydi. Her ne kadar birlik kısa sürse ve sonunda başarısız olsa da hem Suriyeliler hem de Mısırlılar, bu sebeple aralarında tarihi bir ilişki olduğuna işaret ederler. Suriyeli mülteciler iki sene önce ülkeye gelmeye başladıklarında Mısırlıların evlerinde ağırlandılar, bunlara boş daireler verildi, nakit yardımı yapıldı ve Mısırlılar her şeylerini bunlarla paylaştılar. Şimdi ise bol bol çekişme haberi geliyor. Şeyh El Kar olarak adlandırılan bir Suriye restoranı yakılarak yerle bir edildi. Suriyelilerin sahip oldukları çoğu dükkan da saldırıya uğradı ve soyuldu. Geçen ay Damietta'da yedi yaşındaki iki Mısırlı erkek çocuk, sekiz yaşındaki bir Suriyeli çocuğun bacağına gaz döküp çocuğu yaktı. Şam'dan gelen 19 yaşındaki bir mülteci de bana sokakta saldırıya uğradığını ve boynuna ip geçirildiğini anlattı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Ofisi ile ortaklık içinde çalışan ve Damietta'daki Suriyelilere yardım eden Resala örgütü yönetim kurulu başkanı Nesrin Farkusa'ya göre çoğu Suriyeli mülteci, işten çıkarıldı. Tadamon isimli STK'da çalışan Suzan Wardeh de, "İş yeri sahipleri burada Suriyelilere ihtiyacım yok diyor." Şimdi "İş yeri sahipleri, iş için daha önce istemedikleri hukuki belgeler istiyorlar." Farkusa Mısır'da Suriyeliler arasında işsizliğin artacağından ve artık Mısırlılar tarafından yardım yapılmadığı için de uluslararası örgütlerden gelen yardımların insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyeceğinden korkuyor.
Damietta'da olanlar, Mısır çapında yüzbinlerce Suriyeli mülteciye de oluyor. Filistinliler ve diğer yabancıların yanı sıra Suriyeliler de Mursi'nin devrilmesi ve Müslüman Kardeşler'e yapılan baskılar sonrasında yabancı düşmanlığı ve öldürücü Mısır milliyetçiliğine hedef oldular. Düşman ve istikrarsız bir ortamdan kaçan bu insanlar şimdi kendilerini bir başka düşman ve istikrarsız ortamda buluyorlar. Yerli halktan gelen saldırılar ve artan bürokratik engellerle devlet tarafından verilen sıkıntılar arasında çoğu Suriyeli, Mısır'dan ayrılma yolunu seçti, çok daha fazlası da bunları takip edecek. Bunlar çoğu zaman başka yerlerde daha da tehlikeli bir hayatla karşılaşacaklar.
Görenlerin çoğu, olayların bu kadar kısa sürede nasıl değiştiğini izah edemiyor. 30 Haziran'dan önce Suriyelilere yardımların çoğu İslami hayır kuruluşlarından ve İslami cemaatlerle bağlantılı fertlerden geliyordu. Suriye toplumuyla yakından çalışan bazı gözlemciler, bu durumun Mısırlıların Suriyelilerle İslamcıları ilişkilendirmesine yol açtığı spekülasyonu yaparlar. Görevden alınmasından sadece 18 gün önce, 15 Haziran'da Mursi, hükümetinin "Suriye halkının kurtarılmasına" olan taahhüdünü duyurduğu zaman bu ilişkilendirmeyi kuvvetlendirdi.
30 Haziran'dan bu yana Mısır medyası, Müslüman Kardeşler'le birlikte çalıştıkları ve devrik cumhurbaşkanı Mursi'ye destek mahiyetinde oturma eylemi yaptıkları suçlamasıyla Suriyelileri şeytanlaştırdı (oturma eylemi sebebiyle tutuklanan Suriyeli ya da Filistinli olmadı).
İskenderiye'de Mültecilerle Dayanışma Hareketi'ni kuran Nadir Attar, "İnsanlar Suriyeli mültecileri siyasi piyonlar olarak kullanıyor" dedi.
Kahire dışında bir yer "Küçük Şam" olarak adlandırılıyor. Mısır'da tahmini 300.000 Suriyeliden 33.000'i orada yaşıyor. Bu yerin merkezinde, yedi katlı iki binanın arasında tamamen Suriye yemekleri servisi yapan açık hava kafeleri ve restoranlarıyla dolu bir alan var. Genç adamlar sandalyeler ve su boruları arasında bilardo ve pinpon oynuyorlar, satıcılar da Suriye mallarıyla dolu tezgahlarında mal satıyorlar. Arka planda da Mısır'ın milliyetçi şarkıları çalıyor.
Restoranlara malzeme sağlama işi yapan O., "Önceleri Mısırlılar Suriyelilerin en cesur insanlar olduklarını söylerlerdi" dedi. Şimdi, "Siz yalancısınız" ve "Siz Rabia'ya (14 Ağustos'ta şiddet kullanılarak dağıtılan Mursi yanlısı oturma eylemi) katıldınız" diyorlar.
O.'nun arkadaşı M. de ailesini Sudan'a taşımayı düşündüğünü söylüyor. O, "Şimdi Suriyeli olmak İsrailli olmak gibidir" dedi. Diğerleri de Cezayir ya da İsveç'e taşınmaktan bahsediyor.
Yeni Mısır hükümeti, Suriyelileri Mısır'da kalmaktan soğutmak için kurallar koyuyor. 30 Haziran'dan önce Suriyeliler vizesiz olarak Mısır'a girebiliyorlardı. Ama hükümet, 8 Temmuz'da politikasını değiştirdi. Artık Suriyeliler, gelmelerinden önce geçmişleriyle ilgili olarak bir ayı bulabilecek güvenlik kontrolleriyle birlikte, vize almak zorundalar. Suriyeli mültecileri kaydeden ve onlara hizmet sunan UNHCR, 8 Temmuz'dan beri Suriyelilerden ofislerine yeni gelişler olmadığını bildiriyor.
Mısır ayrıca yaz başında Suriyeli çocukların artık Mısırlı çocuklarla aynı şartlarda okula gidemeyeceklerini duyurdu. Eğitim Bakanlığı okulların başlamasından kısa bir süre önce bu kararı değiştirse de çoğu aile zaten ülkeyi terk etmişti.
En kötü durumdakiler de Suriye'de yaşayan ve ülkede iç savaş patlak vermesiyle Mısır'a kaçan Filistinli mültecilerdir. Suriye, Arap dünyasında Filistinli mültecilere karşı en cömert politikalara sahip ülkelerden biriydi. Bunun sonucu olarak da orada yaşayan çok sayıda Filistinli var. Bunların çoğu Batı Şeria ya da Gazze'ye hiç ayak basmadı. Onlar ihtilaftan yerli Suriyeliler olarak kaçmış olsalar da Mısır hükümeti ve uluslararası toplum bunları Filistinliler olarak tanıyor. Bu yüzden bunlar UNHCR'nin görev kapsamı dışında kaldılar.
Suriye'den gelen Filistinlilerin Mısır'dan sınır dışı edilmeleri daha muhtemeldir. İskenderiye'de bulunan Mülteciler Dayanışma Hareketi eylemcileri, şimdiye kadar 500'den fazla insanın Mısır'dan sınır dışı edildiğini, bunlardan üçte birden fazlasının çocuk olduğunu bildiriyor. Bunların çoğu daha önce Suriye'de ikamet eden Filistinlilerdi.
Suriye'den kaçan Filistinlilerin çoğu başlarda botlarla Avrupa'ya kaçmayı tercih etti. Şimdi çoğu Suriyeli de daha iyi muamele ve iktisadi şartlar ümidiyle bunu deniyor. Bu da 4.000 dolar civarında bir paraya mal oluyor. Geçen ay 3.000'den fazla Suriyeli İtalya sahillerine vardı. Bunların çoğu Mısır'dan kaçanlardı. Bu arada, ülkede kalanlar da duruma intibak etmeye çalışıyor. Farkusi: "Suriyeli çocuklar, Suriyeli oldukları belli olmasın diye Mısır lehçesini öğrenmeye başladı" dedi.
Kaynak: New Republic
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu