Dünya'dan öte, 'Merih'ten beri...

BM Kalkınma Programı (UNDP) Ortadoğu ve Arap ülkelerinin gelişmişliğini n temel sorunları ve bölgenin siyasi, sosyal, ekonomik ve çevresel yapılarının kırılganlığından detaylı bir rapor ile gündeme geldiği bir dönemde, merkezi Almanya' da bulunan 'Transparency International' veya Saydamlık Örgütü adlı kuruluş bu yıl toplam 180 ülkede yolsuzluk ve rüşvet olaylarını geniş çaplı bir araştırma sonuçlarını ilan etmekte ve birçok Arap ülkesi bu endeksin tepesine yerleştirmekle meşguldü.

Her iki kuruluşun hazırladığı raporlarda durumları pek umut verici olmayan Mısır ve Cezayir'in dikkatleri bu durumdan çok Sudan'ın 'Merih' stadında yapılmakta olan ve iki ülke arasındaki ilişkileri kopma noktasına kadar getiren futbol maçına yönelikti. 

Kılıçlar kuşandı
Başka bir ifadeyle işsizlik ve enflasyon rakamlarındaki artış, ekonomideki küçülme, demokratikleşme konusundaki gerilemeler her iki ülkeyi sosyal patlamalara gebe kılmış ken Mısır ve Cezayir hükümetleri bu sorunlarla mücadelenin yollarını aramak yerine önümüzdeki yıl Güney Afrika'da düzenlenecek dünya kupasına gidebilmek için birbirlerine karşı kılıçları kuşanmayı tercih etmişti. Maça ev sahipliği yapmak zorunda kalan ve Darfur krizi nedeniyle uluslararası toplumla başı zaten dertte olan Sudan, 40 bin kişi kapasiteli Merih Stadı'nda güvenliği sağlamak üzere 15 bin asker, polis ve sağlık personeli görevlendirmiş ve aldığı önlemler sayesinde Hartum kendisini bu meseleye bulaştıran kura'dan alnının akıyla çıkmayı başarmıştır.

Fakat bugünkü mevcut durum Kahire'de yaşanan krizden sonra Mısır ile Cezayir'in tarafsız saha ola rak belirlenen Sudan'ın başkenti Hartum'da oynadıkları Dünya Kupası play-off maçının ardından sadece taraftarlar arasında değil hükümetlerin katkısıyla çıkan ve hızlı bir şekilde yayılan olay ve tartışmalar her iki ülkenin diplomatik ilişkilerini kopma noktasına getirmiştir. Başka bir ifade ile sonucun Cezayir'in zaferiyle sona ermesi ile ülkedeki kutlamalarda 18 ölü, 254 kişi yaralanırken, tek gölün atıldığı 40. dakikada 145 Cezayirli sevinçten kalp krizi geçirmiştir.

'Top rekabeti'
Aralarında geçmişe dayanan acı bir "top rekabet i" olan bu iki ülkenin karşılaşmasında, tansiyonun yüksek olacağını düşünen FIFA'nın tüm ikazlarına rağmen, her iki kesimin taraftarı hem Kahire'de oynanan final maçı hem de Sudandaki karşılaşmada çirkin olayların vuku bulması ve arkasından büyük maddi manevi ve telafisi kolay olmayan siyasi tahribatlar meydana gelmiştir.

Aslında krizin gelmekte olduğu aynı milletten iki halkın ağır hakaretlere ve ölüme kadar varan saldırılara karıştığı Kahire'de oynanan ilk maçta hissedilmişti. Nitekim Kahire'de oynanan ilk maçtan önce Mısırlı fanatiklerin Cezayir takımının otobüsünü taşlayıp oyunculardan üçünü yaralamasıyla olayların gidişatı belirginleşmeye başlamıştı. Misilleme olarak Cezayir başkentindeki Mısır şirketlerinin büroları yağmalandı.

Kahire maçından sonra Cezayir hükümeti Hartum karşılaşmasına yönelik olağanüstü hal ilan ederek taraftar desteği sağlamak maksadıyla işadamlarından finansörlük bulma yoluna gitmiş, ihtiyaç duyulduğu taktirde askeri uçakların dahi kullanılacağını açıklamıştır. Bunun yanı sıra daha önce yaşanan olaylardan ders alarak Cezayirli seyircilerin güvenliği için 200 doktor ve yüzlerce güvenlik elemanı görevlendirmiştir. 

Ateşe körükle yaklaşmak
Bütün bu gelişmelerin etkisiyle dünya bir gözünü oynanacak sportif mücadeleye, diğer gözü ise her iki ülkenin kamuoylarına ve yoğun bir şekilde Fransa'ya yerleşen Cezayir diasporasına yöneltmişti. Nitekim tüm iyi niyet söylemleri ve olumlu senaryolara rağmen, felaket tahminleri gerçekleşmiş ve maç sonrası her iki ülkenin taraftarı birbirlerine karşı giriştikleri saldırı ve hakaretlerin suçlusu her zaman olduğu gibi İsrailliler olarak gösterilmiş ise de sorun daha da alevlenmiş ve böylece karşılıklı olarak verilen diplomatik notalar ve ateşe körükle yaklaşan yayınlarla tansiyon sürekli artmıştır.

Salvolar
Cezayir'de Dışişleri Bakanı Mourad Medelci, olaylar konusunda sert tepki gösterip saldırıyı kınamakla yetinmeyip Mısır büyükelçisini çağırarak, Kahire'de Cezayir futbol takımına yönelik saldırıyı gerçekleştiren faillerin yakalanmasını ve cezalandırılmasını istemiştir. Cezayir Gençlik ve Spor Bakanı Hachemi Djiar, ülkesinin radyosuna yaptığı açıklamada, "Olay çok üzücü. FIFA harekete geçmeli. Olanlar kabul edilemez" şeklinde tesbitini ortaya koymuştur... Cezayir Futbol Federasyon Başkanı ise Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir'in iki ülkeyi bir araya getirmek üzere organize ettiği akşam yemeğinde Mısırlı meslektaşının elini sıkmaktan kaçınmıştır. Cezayir medyası ise efsanevi lider Bumedyan'ın 1967 Arap-İsrail Savaşı'nda Mısır'a destek olmak için Moskova'ya gitmesini ve savaşta kayıp edilen silahların yerine yeni silahların verilmesi yönünde Ruslara teslim etmiş olduğu açık çeki gündeme getirmeyi uygun bulmuştur.


Mısır cephesinde ise altta kalmak istemeyen Mübarek yönetimi bizzat iki oğlunu Cemal ve Alaa Mübarek'i üst düzey diplomatlardan oluşan bir ekiple maç öncesi gerekli organizasyonu sağlamak hususunda görevlendirmiştir. Bir bildiri yayınlayarak iki tarafın da Arap milletini temsil etmekte olduğunu bu itibarla itidalli ve sportmen davranılması gerektiğini söyleyen Mısır parlamentosu yenilgi sonrası kapılarını Mübarek'e açarak Meclisin önünde "yurtdışında yaşayan Mısırlıların güvenliğinin devletin sorumluluğunda olduğunu ve devletin bu kişilerin onuru ve hayatlarını tehlikeye atmayacağını şeklinde sert ve tehditkâr açıklamasını yapıyordu.

Müslüman Âlimler Federasyonu Başkanı Şeyh Yusuf Kardavi dahi devreye girerek iki kardeş ülkeyi fitneden ve düşmanca duygulardan uzak durmaya davet ederken, Mısır'da maç sonrası Mübarek'in talimatıyla Mısır'ın Cezayir büyükelçisi geri çağrılıyordu. Dahası, Kahire hükümeti Cezayir başkentinde faaliyet gösteren Mısırlıların iş yerlerine karşı gerçekleşen yoğun saldırı ve tahribatların faturası olan milyonlarca dolar zararın tazmini konusunda hazırlıklarını yaparken Mısırlı akademisyen Alieddin Hilal'in bugün topun sesinden daha yüksek ses olmaması gerektiğinin altını çizmekle meseleyi olmak ya da olmamak sözünü sarf etmeye kadar götürüyordu. 

İki akraba
Özetleyecek olursak, tarihi bağları olan iki akraba millet arasında cana kasta kadar giden saldırıların sadece geçici bir sportif sevince bağlanması yanlıştır. Siyasal ve sosyal sorunlar giderek derinleşirken iki halk sportif karşılaşmalar gibi suni konulara gösterdiği ilgiyi bu meselelerin çözümünde de göstermediği taktirde kendilerini siyasetten soğutmak isteyen hükümetlerin ekmeğine yağ sürmüş olacaklardır.

Ünlü mısırlı gazeteci Kaled Gandur "Şükürler olsun Mısır takımı sahadan mağlup olarak ayrıldı, aksi takdirde orada bulunan Cezayirlere karşı büyük bir felaketin yaşanma ihtimali yüksekti" açıklamasını yaparken aralarında 11 polis komiseri 35 yarlı insan geçtiğimiz günlerde yüzlerce öfkeli Mısırlı vatandaşın Kahire'de bulunan Cezayir büyükelçiliğinin binasına yönelik saldırılarına son noktayı koyuyordu.

Her iki ülke hakkında yolsuzluk ve sosyal patlamalara doğru yol alan uluslararası kuruluşların listelerini görmezlikten gelen Mısır ve Cezayir yönetimleri kendi durumlarını gündeme getirmek yerine oynanan bir futbol maçındaki kriz ile halklarının dikkatini başka yere doğru çekmeyi başarmışlardır. Nitekim bazı yazarların öne sürmüş oldukları "şükürler olsun iki ülke nin ortak sınırı yoktur aksi taktirde savaş kaçınılmazdı" şeklindeki yorumları dikkatle irdelenmesi gereken bir husustur.

'Silahsız savaş'
Futbolu "silahsız savaş" olarak tanımlayan ve bir insanı tanımanın en iyi yolunun birlikte futbol izlemekten geçtiğini belirten George Orwell'in bu yorumunun ne denli doğru olduğu Mısır-Cezayir karşılaşması yla birlikte bir kez daha ortaya çıkmıştır. 

Prof. Dr. Samir Salha: Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi

Kaynak: Radikal