Sınır ötesi operasyonlar, terörle Kürt sorununu birbirine karıştırıyor. Keşke terörle Kürt sorununu birbirine karıştırmadan konuşabilsek. Kürt sorunu ve terörü ayırma gereği, dünkü Radikal'de bu haberlerin verildiği sayfada açık biçimde görülüyordu.
Okuyanlar hatırlayacaklardır: Fotoğraflı 'harekât' haberi bir tam sayfanın üçte ikisini yukardan aşağıya kaplamıştı. Sayfanın diğer üçte biri, arkadaşımız Mesut Hasan Benli'nin, DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan'la yaptığı etkileyici söyleşiye ayrılmıştı.
Terörün sonuçları ve Kürt sorununun özü haber ve yanındaki söyleşide görülmekteydi. Ancak, dün öğleden sonra DTP'nin Fatma Kurtulan'ın söyledikleriyle çelişen, Kürt sorununun çözümüne yardımcı
olmayan ve savaşı teşvik eden bir bildiri yayımlandığı haberi geldi.
Kurtulan'ın söyleşisinin hatırlattıklarını yazıp, DTP'nin talihsiz bildirisine geçeceğim.
1.5 yıl evli yaşadığı kocası Salman Kurtulan'ın terör örgütünün içinde olduğu bilinen Fatma Kurtulan eşinin dağa 'tercih ederek, severek' gitmediğini söyledikten sonra, terör gerçeğini yanık yüreğinden
gelen sesle anlatmış:
"Ateş düştüğü yeri yakar... Kürt sorununun darmadağın ettiği, söndürdüğü ocaklardan, mağdurlarından, mücadele edenlerinden biriyim. Çocuklar anne-babayı görmedi. Baba çocuklarını görmedi. Eşler ayrıldı. Anneler evlatsız kaldı. Böyle bir gerçeğin ürünüyüz. Yakını dağda olan sadece ben değilim.
Her operasyon yapılıyor denildiğinde eminim ki evladı askerde olan aileler huzur bulamıyor. Onlar da benim gibi ya da eşi ya da kızı yani yakını PKK'da olanlar gibi televizyon başında haberde isim listeleride kendilerinkini arıyorlardır."
Bunlar DTP'li bir milletvekilinin terörün yüzü hakkında söyledikleridir. Bunlara yanlış diyebilir misiniz? Ben eksiğini görüyorum ama söylediklerini yanlış bulmadım.
Kurtulan, dayandıkları taban ve siyasal ilkeleri hakkında da görüşlerini
açıkça belirtmiş:
"PKK'nın oluşturduğu bir kitle üzerine siyaset yapıyoruz. Dolayısıyla bizim siyasetimiz de onların hassasiyetlerine göre olmak durumundadır". Kurtulan, bundan da ileride başka bir durum tespiti de yapmış: "İstikrar ve barışın tesis edilmesi için Öcalan'ın konumunun önemli olduğunu söylüyoruz."
Kürt gerçeğinin sonucu olarak Meclis'e gelmiş bir milletvekilinin bu teşhisi dile getirmesini anlayışla karşılamalıyız.
Onların aldıkları oyun gerisinde PKK'nın oluşturduğu bir taban vardır ve o tabanı etkileyen güçlerden biri de Öcalan'dır.
Bu durumu bilen ve kocası dağda olan Fatma Kurtulan siyasal ilkelerini de açıkça söylemekten çekinmemektedir: "PKK'dan farklıyız. PKK şiddeti benimseyen silahlı bir örgüt, biz demokratik siyaset yolunu benimsemiş bir yapılanmayız. Meclis'i sorunların çözüm yeri olarak görüyoruz."
Terörle Kürt sorununun yakınlaştığı ve ayrıldığı yer, sanıyorum herkes için, bu sözlerdedir: Kürt sorununun çözümü terörde değil, demokraside ve Meclis'tedir. Ancak, dünkü bildirisiyle DTP, demokrasi yerine terör örgütünün yanında yer almış gibi görünmektedir.
Bu bildiriyi DTP'nin başında görünen kişilerin yazdığını sanmıyorum. Şimdi
onlara düşen, açıkça bu bildirinin karşısında vaziyet almaları, çözümün dağda değil Meclis'te olduğunu söylemeleridir; aksini düşünemiyorum!
Kaynak: Radikal