Şöyle bir durum karşısında ne yapardınız: Düşünün ki eski bir dostunuz size geliyor ve ortak bir tanıdığınıza yönelik davranışınızı tasvip etmediğini söylüyor.
Ona son zamanlarda niye kaba davrandığınızı soruyor. Siz ise bu eleştiriye hiç katılmıyorsunuz, o zaman temelde iki tür karşılık verebilirsiniz. Birincisi eski dostunuza, aynı fikirde olmasanız da düşüncesine değer verdiğinizi söylersiniz ve onu bir gün oturup meseleyi tartışmaya davet edersiniz. Diğer tepki ise bu haksız sitem karşısında küplere binmek ve eski dosta zaten ezelden beri onun fikirlerine zerre itimat etmediğinizi söylemektir.
Hayatta dostluk ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu bilen biri olarak, çoğu insandan ilk tepkiyi tercih etmesini ve spesifik bir meselede aynı fikirde olmadığı için eski dosta hakaret edip vurmaya girişmemesini beklerim.
Ancak agresif vuruşlara girişmek, tam da Atilla Yayla'nın Sunday's Zaman'ın son sayısındaki "Why Is The Economist Wrong?" ("Economist Niye Yanılıyor?") makalesinde yaptığı şey. Yayla, bir siyasetbilimci ve liberal değerlerin sıkı bir savunucusu. Economist dünyanın en saygın ve etkili haftalık dergilerinden biri. Yayla, geçenlerde dergide yayımlanan üç yazıyı temel alarak, "Economist Türkiye hakkında tümüyle yanlış, eksik ve uydurma bilgi vermeyi âdet haline getirdi." gibi cüretli ve keskin bir sonuca varıyor.
Yazıya dair ilk tepkim, son on yıldır Yayla ile aynı dergiyi okuyup okumadığımızı merak etmek oldu. AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana Economist, liberal ekonomik politikaları, reform ve AB yanlısı tutumundan dolayı Erdoğan hükümetlerini destekliyor. Dergi 2007'de Türk okurlarına, Türkiye ekonomisi ve toplumunda yeni bir yapısal değişim dönemini garantilemek için AKP'ye oy vermelerini tavsiye etmişti. Economist, Türkiye'nin AB üyeliğini her daim destekledi ve Avrupa'nın ayak sürümesine sert eleştiriler yöneltti. Bütün dürüstlüğümle, son on yıldır Türkiye'nin lehine bu kadar gür sesle ve açık konuşan bir başka küresel yayın düşünemiyorum. Fakat eski dostların bazen meseleleri yanlış anlayabildiği de doğru. Yayla, geçmişteki onca desteği unutmuş ve son hatalara odaklanmış görünüyor. Peki bu noktada haklı mı?
Economist'in Türk seçmenleri son seçimlerde CHP'ye oy vermeye çağırmasını eleştirdiğinde haklı. Şahsen AKP'yi gözden çıkarıp, anti-liberal düşünceler ve eylemlerle dolu vahim bir geçmişle arasına daha yeni yeni mesafe koymaya başlamış bir partiye liberal değerleri emanet etmenin daha iyi olacağı gibi yanlış bir düşünceye kapılmakla fazla abartıya kaçtılar. Ne yazık ki Yayla, Economist'in askerin siyasete güçlü dahlini savunduğunu, bu yüzden ordunun zayıflayan rolünden memnun olmadığını öne sürerek kendi güvenilirliğine zarar veriyor. Yayla bu derginin AKP'nin ordu üzerinde denetim sağlama çabalarını daima desteklediğini biliyor olmalı. İki hafta önce de dergide şu yorum yer almıştı: "Erdoğan bütün seleflerinden daha fazla reformu hayata geçirmesiyle (haklı olarak) takdire şayan. En büyük başarısının da generallerin kolunu kanadını kırmak olduğu söylenebilir." Economist'e bu değerlendirmesinden dolayı vurmanın ne gibi bir sebebi olabilir?
Yayla burada durmuş olsaydı muhtemelen tepki vermezdim. Yayla'nın yazısını semptomatik kılan nokta, iktidar partisine yakın hisseden birçok akademisyen ve gazetecinin, (Economist de dahil) dışarıdaki dostlardan gelen Türkiye'de basın özgürlüğünün tehdit altında olduğu yönündeki eleştiriye tepki verme tarzını yansıtan üçüncü itirazı.
Yayla, eski dostları, gazetecilerin büyük kısmının AKP karşıtı olmaktan değil, hükümet aleyhinde komplo hazırlama suçlamalarından dolayı cezaevinde olduğunu anlamak istememekle itham ederken haklı. Dış basını Ergenekon davasını haber yapan gazeteciler aleyhindeki binlerce davadan söz etmemekle suçlarken de haksız değil. Sorun Yayla'nın, Türkiye'de medya kuruluşu sahipleri ve gazeteciler üzerinde, kısmen başbakanın otoriter eğilimlerine bağlı olarak, hükümet baskısı diye bir şey olmadığı sonucuna varması. Yumuşak ve sert baskının gerçekten var olduğunu ve otosansürün Kemalist bir kurgudan ibaret olmadığını niye kabul etmiyorsunuz?
Yayla ve Economist'in diğer tenkitçilerine tavsiyem, derginin gazetecileriyle oturup onlara niye bazı noktalarda hatalı olduklarını izah etmeleri. Öte yandan hata bulanlar, iyi dostların yeri geldiğinde acı gerçekleri dile getireceğini de hiç unutmamalı.
Kaynak: Zaman