Hatırlarsanız Başbakan Erdoğan ile Ertuğrul Özkök "Dolmabahçe Sarayı"nda görüşmüştü. Hepimiz merak ediyorduk "ne konuştular" diye.. Özkök'ün görüşmeye ilişkin yazdıkları eften püften mevzulardı.. "Deniz Feneri" iddiaları karanlıkta kalan bu görüşmeyi faş etti.
Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan'ın barışmak için "iyi niyet elçileri" gönderdiğini belirtmişti.
Bu elçilerden biri, Ertuğrul Özkök.
Elçi, Dolmabahçe Sarayı'nda huzura çıkmış.
Peki mesele ne, niye küsmüşler, niye barışacaklar?
Hilton canım işte, başka ne olacak!
Türkiye'nin en büyük medya grubuyla Başbakan arasında buzları eritmeye dönük bir iyi niyet girişimi değilmiş mevzu..
Doğan Grubu'nun Hilton arazisini kıymetlendirme girişimleriyle ilgiliymiş besbelli.. Haa bir de RTÜK'te takılan işleri varmış..
Mevzu şu:
"İstediğimizi ver, barışalım, kanka olalım".
Başbakan da "aa ne demek, emriniz olur, söyleyeyim hemen halletsinler" demediği için hedef olmuş.
Şişli Belediyesi Hilton'un kaymaklı plan tadilatlarını mümkün kılacak kararı vermiş.
Geriye Büyükşehir Belediyesi kalmış.
Onu da halletseler on liraya alınan mülkün değeri yüz lira edecek. Oh ne ala, dondurmam gaymak..
Ama ne Topbaş, ne Başbakan "olur" vermiş.
Yani iş ortada kalmış.
Gazetecilik tarihine geçecek bir vaka ile karşı karşıyayız..
Bir medya patronu, bir genel yayın yönetmeni gazetecilik dışında kalan bir iş için Başbakan ve belediye başkanları nezdinde iş takipçiliği yapamazlar..
Sorarım, dünyanın hangi uygar ülkesinde böyle bir şey olabilir!
Peki işadamları Başbakanlık nezdinde girişimlerde bulunamazlar mı? Elbette bulunurlar..
Ancak ellerindeki medya organlarını "silah" olarak kullanamazlar.
Ya medyalarından vazgeçerler ya işlerinden..
Bilmiyorlarsa Basın Konseyi'ne sorsunlar, başkanı Oktay Ekşi başyazarları..
İşadamlarının kurdukları bir de TÜSİAD var, Aydın Doğan'ın kızı bu kuruluşun başkanı..
İşadamlarıyla iktidar arasında nasıl bir ilişki olması gerektiğini bir zahmet kızından sorsun öğrensin.
Bir düşünün..
Halk adına iktidarlardan hesap sorması gereken basını hesap sorulacak makam haline getirttiler..
Medyanın itibarını pazarlarda satılan ıspanak fiyatına düşürttüler..
Gazeteciliğin içine düştüğü şu duruma bakın..
Ben daha ne diyeyim!
Kaynak: Yeni Şafak