Doktor Obama

On yıllardır sosyal güvenlik sistemine alışkın olan bir Fransız vatandaşı için, Amerikan Başkanı Barack Obama'nın angaje olduğu sağlık sistemi reformu konusunda Amerika Birleşik Devletleri'ni şu günlerde sarsan tartışma gerçek üstü görülebilir. 

Amerika Birleşik Devletleri'nde bu reformun gerçekleşecek olması da öyle görünüyor.

Halen mevcut olan Amerikan sağlık sistemi, özel sağlık sigortasının primlerini ödeyebilecek maddî güce sahip olmayan ya da yaşlılar ile en yoksullara ayrılmış kamusal imkânlara (Medicare ve Medicaid) ulaşma imkânından dahi yoksun bulunan toplam 46 milyon Amerikalıyı, yani her 6 ABD vatandaşından birini tümüyle sistemden dışlamaktadır. Diğer yandan, Amerikan sağlık sistemi dünyanın en pahalıya mal olan sağlık sistemidir; çünkü GSMH içinde yüksek bir orana ulaşarak, ülkenin toplam GSMH'sinin % 11'ine ulaşarak maddî külfeti çok ağır olan Fransa'yı dahi aşıp, toplam GSMH'nin % 18'ini tüketmektedir.

Obama'nın reformu her yurttaş için hastalık sigortasını zorunlu kılmayı hedeflemektedir: En yoksulları sübvanse ederek, özel sigorta şirketlerine karşı koyabilmek için kamusal güvence sağlayıcıyı sisteme sokarak ve özel sigorta şirketlerine "riskli" müşteriyi reddetmeyi yasaklayarak... Bu reform, Beyaz Saray için gitgide daha sıkıntılı bir hal almaya başlayan bir siyasî savaşı başlattı.

Tabii ki Cumhuriyetçiler projeyi -1993'te Bill Clinton'ın reformuna yaptıkları gibi- başarısızlığa uğratabilme umuduyla her ihtimali değerlendirmektedirler. En muhafazakâr toplumsal ağları ve medyayı harekete geçirerek, sırtlarını söz konusu olan özel çıkarları temsil eden çok güçlü lobilere dayayarak, demokrat cephedeki bir azınlıkta kuşku uyandırarak, her türlü demagojiye başvurmaktalar. Barack Obama'yı "sağlık sistemini devletleştirmeyi" istemek ve kimin tedavi olacağına kimin olamayacağına karar verecek olan "ölüm mahkemeleri" ya da "bürokratları" faaliyete geçirmek istemekle suçlayan eski Cumhuriyetçi Parti başkan yardımcısı adayı Sarah Palin'in açıklamaları, söz konusu yaklaşımı en iyi biçimde açıklayan bir örnektir. Sarah Palin, bu konudaki açıklamalarını, suçlamalarını sürdürerek, "Böyle bir sistem, kötülüğün ete kemiğe bürünmüş bir hali olacaktır." sözleriyle tamamlamıştı.

Ancak bu süreçte en şaşırtıcı –aynı zamanda da açıklayıcı- olanı, [Cumhuriyetçilerin] saçma ya da gülünç olarak algılanmayan bu zırvalıklarının, derin Amerika'da, neredeyse projenin yürürlüğe geçmesini tehdit edecek düzeyde, gitgide daha da fazla dinleniyor ve ciddiye alınıyor olmasıdır. Sanki bu proje Amerikan toplumunun en mahrem, en şiddetli zembereklerini boşalttı: "Sosyalizm"in derinlerden gelen reddi; en mahrum durumdaki kişilere kolektif olarak sahip çıkılmasının her türlü şekline karşı muhalefetin, kişisel özgürlüklerin, yok edici bir ultraliberalizm pahasına olsa bile, kesinkes ve neredeyse körlemesine bir biçimde savunulması adına gerçekleştirilmesi... Barack Obama için, Amerika'yı değiştirme umudu doğurarak Beyaz Saray'a yerleşmesinden yedi ay sonra ortaya çıkan bu büyük testin yaşamsal bir önemi vardır. Obama'nın bu testte başarısız olmayacağını ummalıyız. Le Monde, başyazı 16 Ağustos 2009 

Kaynak: Zaman