Doğu-Batı diyaloğu yetersiz


'Başörtüsü şehidi' Mısırlı Merve Şerbini'nin bedenindeki ölümcül bıçak darbelerinin genel olarak Batı vicdanını canlandırması ve Batı'nın İslam'a yeni bir açıdan bakmasına yol açması umulur. Bu hain bıçak darbelerinin Batı toplumunun ve kurumlarının genel çerçevesini ifade etmediği doğru. Fakat bu darbeler medyanın, sanatçıların ve bazen hükümet kararlarının ifade ettiği siyasi ve düşünsel yaklaşımlarla bağlantılı. Batı'nın yanlışlarını büyütmemek ve kendi toplumlarımızın yanlışlarını küçük görmemek için, Merve Kavakçı'nın başörtüsü nedeniyle Türkiye Meclisi'nden kovulmasını hatırlatmalıyız. Bazı Arap ve İslam ülkeleriyle bazı özel sektör kurumlarının başörtülülere yönelik faşist ayrımcılığını da hatırlatmalıyız.

Almanya kadar adil davranır mıyız?
Merve Almanya'da mahkeme salonunda bıçak darbeleriyle öldürüldü ve onun şehit olmasının ardından, Arap ve Müslümanların Batı'da çizdiği parlak görüntüyü tamamla-malıyız. Bu görüntü komşu ve farklı
dünya- da ortaklıkları oluşturuyor. Merve toplumlarımızda en iyi konumu temsil ediyor: Eczacı ve üç yaşında bir çocuk annesi. Mahkeme salonunda onu savunurken hain bıçak darbelerine maruz kalan eşiyse birkaç gün içinde doktora diplomasını alacaktı. Bu parlak görüntü Almanya'nın ilgisini çekti ve ülkeyi seferber etti.
Merve'nin öldürülmesinin kökleri bir yıl geriye gidiyor. Merve'yle Rus asıllı Alman vatandaşı Alex arasında bir parkta hırgür çıkmış, bu kişi Merve'nin başörtüsünü çekmişti. Merve dava açınca 780 avro para cezasına çarptırılan suçlu temyize gitmişti. Geçen çarşamba görülen temyiz duruşmasında, Alex üzerine yürüdüğü Merve'yi 18 yerinden bıçakladı. Merve'yi savunan eşi de bıçak darbesi aldı.
Suçun çirkinliğine karşın kurumların Merve'ye adil davrandığını gözlemliyoruz. Merve ve eşi Almanya üniversitelerine kabul edildiler, ırkçı yaklaşımlara maruz kaldığında yargı Merve'ye adil davrandı. Benzer durumlarda Arap ve İslam ülkelerinde bu tür bir tavır ortaya konmaz.
Bir sonraki adımsa, suçu yargıdan insanların hayal gücüne taşımamız. Hıristiyan kültüründe başörtüsü olumsuz değil, bizzat Meryem Ana'nın ve rahibelerin görüntüsüdür. Kendi ülkelerimizde başörtüsü geçen yüzyıla kadar Müslüman ve Hıristiyan kadınların geleneksel kıyafetiydi.
Başörtüsü İslam toplumlarında dini yükümlülükten ibaret değil, ötekiyle mücadelede kimlikle gurur dulmanın bir. Hem bizim, hem de Batılıların ötekini kabul yönünde sert alıştırmalara ihtiyacımız var. Zira ötekini kabul etmek diyaloğun ve ortaklığın giriş noktasıdır. Ötekinden nefret etmekse çatışmanın ve çekişmenin giriş
kapısı... Diyalog birbirine benzeyen değil, birbirinden farklı olan taraflar arasında kurulur. En büyük fikirleri ve sanayiyi üreten Almanya'dan, geçen yüzyılın gördüğü en kötü şey olan Nazi faşizmi çıkmıştı. Nazi
faşizmi insanların güç yoluyla da olsa birbirine benzemesi gerektiğini savunuyordu... (Ürdün gazetesi Ghad, 9 Temmuz 2009)

Radikal