Avrupa Birliği'nin (AB) en tepe yöneticisinin verdiği mesajları herhalde dikkatle dinlediniz. Ne diyorsunuz: Kapatılma davasına ilk günden beri en sert eleştirileri yapan kişi miydi, yoksa eleştiri dozunu asgariye indirmiş, lâiklik vurgusunu azamiye çıkarmış gibi mi geldi size de?
Şu sırada olan-bitenleri neredeyse tek cümleye ("Her taşın altında Biraderler var" cümlesine) indirgemiş dostumun kuşkuculuğu, kendisini ne kadar terslesem de, etkiliyor işte. AB'nin devlet başkanı sayılan Jose Manuel Barroso'nun Türkiye gezisi öncesi kabul ettiği ziyaretçisinin yeni üslup üzerinde ne kadar etkili olduğunu merak ediyorum...
"Büyük Üstatsan ne yapalım, Türkiye'deki Biraderlerin seni görevlendirmişse ne olmuş? Bizim tavrımızı localar mı belirleyecek?" diye geldiğine pişman etmiş de olabilir Grand Orient de France'ın Büyük Üstadı Jean-Michel Quillardet'i; "Emriniz olur" diyecek hali yok ya?
Bazı meslektaşlar artık açıkça "İçimizdeki İttihatçı artıklarını temizlemeden Türkiye'ye demokrasi gelmez" diye yazmaya başladılar. Devlet içinde gizli örgüt oluşturarak, darbe arayışına girerek sonuç almayı 'İttihatçı refleks' olarak görüyor o meslektaşlar. Devletin içine sızmalara dair yeni kanıtlar ortaya çıktıkça aynı tespit ve tavsiyeyi tekrarlıyorlar: "İttihatçı artıkları temizlenmeli..."
Şu sıralarda okumaktan gözlerim şiş dolaştığım için bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Her gelişmeyi 'Biraderler' ile ilintileyen dostumun yönlendirmesi yüzünden son okumalarım; bazen o denli bunalıyorum ki, "Böyle dost düşman başına" diye bağırıyorum. Masonluk ve ülkemizdeki Masonlar ile ilgili hangi kitaba göz atsam karşıma 'İttihatçılar' çıkıyor çünkü... "İttihatçı artıkları" üzerine tespit ve temennilerde bulunan meslektaşlar bu gerçeği bilip de mi yazıp çiziyorlar acaba?
Son okuduğum kitap, tanıtımı için yazılan notta "Türkiye'de yaşayan ve Masonların Büyük Üstatları arasında yer alan" diye kendisinden söz edilen Tamer Ayan'a ait. "1986'da Nur'a kavuştu" deniliyor Jeoloji ve Jeofizik mühendisi Tamer Bey için... Vefa Locası'nın 2006 yılından itibaren 'tebenni etmiş' üyesiymiş... 'Mimar Sinan' dergisi editörü olduğuna göre meslektaşımız da sayılabilir.
Okuduğum 500 küsur sayfalık 'Atatürk ve Masonluk: Kalbimizde Saklı Kalan' adlı kitap pek çok yönden ilginç. Masonlar ile ilgili yazılmış neredeyse bütün eserleri eleştirel bir gözle okumuş Tamer Ayan; localarda mevcut belgeleri de değerlendirmiş... Ortaya Masonların 'resmi tarihi' kabul edilebilecek bir kitap çıkmış...
O halde Cumhuriyet dönemi öncesindeki çapraz ilişkilere dair satırlarını dikkatle okuyalım: "Özellikle Masonluğun, kendi ilkelerine zahiren taban tabana zıt gibi görünen siyaset ve din erbabı ile aynı amaçta birleşmesinden dolayı; kısaca Cemiyet adı verilen İttihatçılar ve çeşitli tarikatların (Bektaşiler, Melâmiler, Mevleviler) mensupları Mason Localarına üye olabilmiş ve serbestçe girebilmişlerdir. / Hatta bir Mason, biri İttihatçı ve diğeri Tarikatçı olmak üzere iki ayrı kimliği daha rahatlıkla taşıyabilmiştir. (..) Nitekim İttihat ve Terakki kurucularının tamamı Bektaşi, çoğu Masondur." (s. 116-17).
Kitabın bence en değerli yönü, yazarın, sözün nereye gideceğini fazla hesaplamadan kendi yaklaşımına destek çıkacağını düşündüğü hemen her ayrıntıyı vermesidir.
Devam edelim: "İttihat ve Terakki, daha doğrusu bu cemiyetin özünü teşkil eden Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, bazı Mason locaları ile iç içe denilebilecek kadar ilişkili olmuştur. İttihat ve Terakki'nin özümseyip uygulamaya çalıştığı Hürriyet-Eşitlik-Kardeşlik şeklindeki Fransız ihtilâl sloganının konuşulması ve uygulaması için, Batı uygarlığı ürünü Locaların hürriyetçi ve insan haklarını gözeten havası, Cemiyet üyelerine son derece uyumlu geldiği gibi; Masonluğun geneldeki zulme ve monarşlara karşı mücadele ve masum insanları hürriyete kavuşturma ideali; Cemiyet'in İstanbul istibdadına karşı sürdürdüğü benzer eylemle tamamen örtüşmüştür." (s. 122).
Burada hayli dolambaçlı bir dille anlatılan, Mason İttihatçıların, yabancı devletlerdeki biraderlerinin teşvikiyle ve İstanbul'a karşı isyan eden azınlık biraderleriyle el ele vererek İmparatorluğun parçalanmasına katkıda bulundukları değilse nedir Allah aşkına?
Bir sonraki cümle konuyu daha da açıyor zaten: "Mason Localarının bu desteğinde, Rumeli'deki azınlıkların Osmanlı Devleti'ne karşı sürdürmekte oldukları istiklal mücadelesini destekleyen Avrupa devletlerinin kendi Mason obediyanslarından doğrudan ve etkili biçimde yansıyan duygusal ve eylemsel katkılarını da göz ardı etmemek gerekir."
'Günümüz Ulusalcılarının ataları' İttihatçılar neler yapmışlar böyle.
Kaynak: Yeni Şafak