Dikkat dağıtma noktası: Füze kalkanı

Rusya'nın Avrupa'da ABD füze savunmasına olan daimi muhalefetinin yoğunluğu göz önüne alınınca, ülkenin bekasının tehlikede olduğu düşünülebilir. Gerçekte ise tam tersi doğru: Füze savunması konusunda mücadele çok şiddetlidir çünkü çıkarlar çok azdır. Rusya'nın güvenliği hakkındaki gerçek etkisi bakımından ABD'nin savunması büyük ölçüde ilgisizdir. Rusya'nın füze savunma planlarına olan muhalefetinin yoğunluğu daha çok iç siyasi durumdan kaynaklanıyor, başka bir şeyden değil. Çözüm için yapılan çabalara rağmen mevcut ihtilaf bu yüzden bu kadar kalıcı oluyor. Bunu kabul etmenin ve ABD-Rusya ilişkileri söz konusu olduğu sürece füze savunması konusunda anlaşmazlığın abartılı bir dikkat dağıtma olduğunu tanımanın zamanı gelmiştir.

Muhakkak ki füze savunması oldukça önemli bir teşebbüstür. Amerika Birleşik Devletleri'nin, füze savunmasının kendi ulusal güvenlik stratejisinin önemli bir unsuru olacağına inandığı ve bu stratejiyi gerçekleştirmek için önemli siyasi ve mali bedeller ödemeye gönüllü olduğu görülüyor. Ama önemli bir teşebbüs, başarılı bir teşebbüsle aynı şey değildir. Açıkçası füze savunma programının, 30 senedir geliştirilmesi ve 200 milyar dolardan fazla para harcanmasına rağmen halen gösterecek çok şeyi yoktur. Mevcut kademeli uyarlanabilir yaklaşımın Avrupa'da "bölgesel füze tehditlerine karşı ABD kuvvetlerini savunmaktan" daha fazlasını yapması beklenmiyor. Bu da 200 milyar dolarlık bir program için pek de iddialı bir hedef değil. Elbette daha iyi sensörler ve durdurucular yerleştirilmesiyle ABD sisteminin kapasitesinin gelecekte nasıl gelişeceğini belirten tahminlerde eksiklik yoktur. Ama tarih, tahminler konusunda şüpheli olmamız için bize bol miktarda gerekçe verir: Şimdiye kadar hiçbir füze savunma planı, hayali olanın dışında gerçek bir füze tehdidiyle karşılaşınca hayatta kalmadı. Dahası, mesele sadece daha ileri bir sistem inşa etme meselesi değildir; kapasiteli bir füze savunması olsa bile bu, nükleer füze saldırısı gibi gerçek bir tehditle karşı karşıya kalındığında tamamen önemsiz olur: Nükleer tehdit inandırıcı olması için sadece küçük bir başarı ihtimaline ihtiyaç duysa da füze savunması mutlak kesinlik gerektirir.

Amerika Birleşik Devletleri'nin füze savunmasıyla olan irtibatını düzeltmesi elbette zaman alacak. Amerika'nın kendi iç siyaseti göz önüne alındığında program muhtemelen hiçbir zaman tamamen sona erdirilmeyecek. Ama Amerika Birleşik Devletleri muhtemelen zamanla daha gerçekçi hedefler ve daha makul bir büyüklüğe yönelik olarak programın boyutunu küçültecek ve programa yeniden bir yön verecek. Bu, füze savunmasının istikrarı bozucu tabiatı hakkında şikayet etme ve ABD'nin füze konuşlandırmalarına karşı önlem alacağı tehditlerine devam etmesi için Rusya'ya bolca gerekçe vererek, muhtemelen füze savunmasının geliştirilmesi ve bir kısım füze yerleştirmelerin devam edeceği manasına geliyor. Bununla birlikte, bu itirazlar kaale alınmalıdır.

Öncelikle, bir şeyin Rusya'nın ABD füze savunması hakkında sızlanmayı durdurmasına yol açması halinde ne olacağını tahmin etmek zordur. Rusya'nın resmi tutumu, Amerika Birleşik Devletleri'nin ABD füze savunmasının hiçbir şekilde Rus kuvvetlerine yöneltilmeyeceğini garanti eden, hukuken bağlayıcı bir anlaşma imzalamasının gerekli olduğudur. Elbette bu tür bir anlaşmanın Amerika Birleşik Devletleri için siyasi açıdan umutsuz bir vaka olduğu bir sır değil. Ve, ihtimal dışı bir olayla siyasi bir anlaşma mümkün olsa bile bu yükümlülüğü anlamlı kılacak bir dizi teknik limit getirilebileceğini tahayyül etmek zordur (Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'nın bunu 1990'larda Antibalistik Füze Antlaşması'nın sınırlarını belirleme görüşmelerinden bunu iyi bilmesi gerekiyor).

Her ne kadar makul olmasa da "hukuken bağlayıcı anlaşma" söylemi, göründüğü kadarıyla Rus siyaset yönetiminin en tepelerinden geldiği için muhtemelen Rusya'nın tavrının merkezinde kalmaya devam edecek. Neticede füze savunması, son seçim kampanyasında bundan ateşli bir şekilde bahseden Rusya devlet başkanı için çok şahsi bir meseledir. Bununla beraber bu tutku, çok pragmatik bir siyasi gayeye hizmet ediyor: Bu, dikkatlerin Rus siyasi sisteminin meşruiyetine yönelik meydan okumalardan uzaklaşmasına yardım eden, kuşatma altında bir Rusya resmi çiziyor. Aslında mevcut Rus liderlerin füze savunması hususundaki tutumlarını değiştirmeleri için çok az teşvik var. Rusya'nın Obama yönetimi tarafından ABD savunmasının Rus füzelerine karşı koyacak kapasitede olmadığını göstermek için yapılan son teşebbüsleri -sınırlı olarak kabul etse de- sürekli reddeder halde olması şaşırtıcı değil. Rusya ihtilafın hallini değil, sürekli canlı kalmasını istiyor.

Füze savunması konusundaki tartışmalar, Rusya'nın "karşı tedbirler" denilen oldukça büyük sanayisinin de yükselmesine yol açtı. Rusya sürekli, füze savunması hususunda anlaşmaya varılmaması halinde, stratejik dengeyi sağlamak için kendisinin de karşı tedbirlere başvuracağına dair Amerika Birleşik Devletleri'ni uyarıyor. Bu elbette hafife alınması gereken bir gelişme değildir ama realite, Rusya'nın öteden beri karşı tedbirler uyguladığıdır. Aslında, bu noktada, potansiyel bir füze savunması anlaşmasına ne kadar değeceğini anlamak bile zordur.

Gerçekte, füze savunmasına karşılık vermek balistik füzelerdeki savaş başlıklarının sayısını arttırmaksa, bu zaten yapıldı. Rusya 2010'da, Topol-M füzesinin çoklu savaş başlıklı versiyonu RS-24'leri konuşlandırmaya başladı. 4 yerine 10 savaş başlığı taşıyabilen, R-29 versiyonu denizaltıdan ateşlenen balistik füzeler de 2011'de başarılı bir şekilde test edildi, şimdi konuşlandırılma yolunda. Bu arada Rusya halen yeni sığınak temelli, çoklu savaş başlıklı kıtalararası balistik füzeler üzerinde çalışıyor. Bunun da en az bir yeni kıtalararası balistik füzenin yanı sıra 2016'dan sonra hizmete girmesi bekleniyor. Şüphesiz, bu projelerin her biri, ABD'nin füze savunması geliştirmesine bir tepki olarak haklı görülüyor. Ama gerçekte bunlardan hiçbirinin ABD'nin programına karşı yapacağı bir şey yok. Daha da önemlisi, hiçbiri Amerika Birleşik Devletleri'ne yarın füze savunma programını kapattırmayacaktır.

Bu açmazdan kolay bir çıkış yolu yoktur. Diyalog ve iş birliği halen hazırdaki en iyi seçenektir. Ama bu noktada, muhtemelen bu cephede çok az gelişme sağlanacak. O halde belki, bu kilitlenmeyi çaresizlik içinde seyreden genelde uluslararası toplumdakiler, özelde de uzman topluluklar, füze savunmasına sanki hayati ehemmiyette bir milli güvenlik meselesi gibi muamele etmeyi durdurmalılar -böyle değil- ve bunun yerine stratejik modernizasyona yönelinmesi ve nükleer mühimmatı derinden azaltmanın önlenmesinin altında yatan meselelere bakmalılar. Kuşku yok ki füze savunması ileriye doğru gitmeyi daha müşkül hale getiriyor. Ama şimdi, -ister Rusya, ister Amerika Birleşik Devletleri ya da bir başka ülkede olsun- füze savunmalarına bakılmaksızın nükleer yığınak ve modernizasyon meydana geliyor. Bunlar en çok dikkat atfedilmesi gereken dinamiklerdir. Bu bakımdan, füze savunması resmin küçük, dikkat dağıtan ve pek de önemli olmayan kısmıdır.

Kaynak: Bulletin of the Atomic Scientists.

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas