Arap bölgesi, modern Arap tarihindeki en büyük dönüşümlere sahne oluyor. Bu dönüşümler, halkların özgürlüğe ulaşma, kendi taleplerini yansıtan bir siyasi sistemi derinleştirme yolunda yürümekte kararlı olduklarının göstergesi. Bu dönüşümler hedefine ulaşırsa, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve askeri alanlarda Filistin sorunu üzerinde olumlu etkisi olacak ve zaman geçtikçe de Filistin sorununu desteklenmesi yönünde etkin rol oynayacaktır. Ayrıca bölgenin kaderine hükmeden güç denklemlerinde de değişime götürebilir. Siyonist oluşum bu durumu orta ve uzun vadede tehdit olarak görüyor. Kısa vadedeyse, yaşanan gelişmeler Arapları barış girişimine karşı daha sert ve inatçı tutumlar almaya, Gazze’ye dayatılan ablukanın hafiflemesine ve hatta kaldırılmasına sevk edebilir; Siyonist oluşumla imzalanan anlaşmaların uygulanma hızı da azalabilir.
Bu şartlarda Amerikalılar, İsrailliler ve müttefiklerinin izleyici koltuğunda oturmaması ve tüm imkânlarıyla bölgedeki çıkarlarını korumaya çalışması doğal. Bu nedenle değişim operasyonunun, sonuçları tam veya kısmi başarıyla başarısızlık arasında gidip gelen birkaç senaryoya sahne olması muhtemel. Düşmanlar, şartların kötüleşmesini, mezhepçi ve etnik çekişmelerin körüklenmesini kullanacaktır.
Kısa ve uzun vadeli etkiler
Bu durumda halkların ayaklanmalar sırasında attığı ve direniş sembolleri haline gelen sloganlarla birlikte akla şu soru geliyor: Bu devrimlerin Filistin sorunu üzerindeki etkileri ne olacak? Ortada bu soruya cevap verebilecek üç bakış açısı var.
Birincisi, devrimlerin kısa vadede şöyle etkileri olacaktır: Gazze üzerindeki ablukanın hafiflemesi, Refah sınır kapısının açılması, yardım kafilelerinin girişine izin verilmesi, çelik duvar inşaatının ve Mısır sınırındaki tünel yapımının durdurulması. Bunların yanı sıra Camp David ve Vadi Urba anlaşmalarının etkinliğinin sınırlandırılması, Siyonist oluşumla siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel ilişkileri doğallaştırma girişiminde Camp David’in resmen iptal edildiği ilan edilmese de maddelerini uygulamayı durdurma derecesinde bir gerilemenin yaşanması, Filistinli gruplar arasındaki uzlaşı dosyasının direniş taraflarını anlama fırsatı sağlayacak biçimde farklı yöntemlerle ele alınması, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) yeniden yapılandırılması, yeni esaslara göre ıslah edilmesi ve girişimlerin uygulamasının durdurulması gibi yan etkiler de olabilir. Dahası, barış müzakereler ve Arap barış girişimiyle ilgili müzakereler de durdurulabilir.
İkinci bakış açısıysa, orta ve uzun vadeli etkiler üzerine yoğunlaşıyor. Devrimler, bölgede siyasi, ekonomi, sosyal ve askeri alanlarda büyük değişimlere yol açacak. Devrimler, bölgedeki Siyonist oluşum üzerinde etkili olacak güçler denkleminin değişmesine yol açabilir. Direnişe destek için bölgede İsrail konusunda gerek halk gerekse resmi çevreler tarafından stratejik bir hava oluşturulabilir. Filistin çerçevesinde olayların İslami ve Arap boyutunun etkinleştirilmesi, sadece Filistin’de gelecekte yaşanacak çatışmalarla sınırlı kalmayıp daha geniş bir kapsama uzatılabilir.
Gençleri sürece dahil etmeli
Değişim operasyonu, hedefleri gerçekleştirme yolunda ilerliyor. Araplar tarafından müzakereler durdurulursa, bunun Filistinli gruplar üzerinde olumsuz etkileri olacak ve FKÖ’nün İsmail Haniye hükümetine baskı yapma gücü zayıflayacaktır. Böylece direniş grupları daha fazla kabul görecek, daha fazla Arap desteği ve ulusal destek alacaktır. Bu durum, FKÖ ve Filistin yönetimi de dahil, Filistin bileşeninin yeniden yapılandırılmasında yeni ufuklar açacak, karar alma organlarındaki İsrail ve Amerikan baskılarından uzakta, Filistin ulusal projesine öncelik verecektir. Bu bağlamda Filistinli gençlerin değişim çabaları Filistin’in içlerine taşınmalı ve karar organlarına da yansımalı. Böylece gençlerin çabalarının etkisiyle daha etkin bir atmosfer yaratılacak ve Filistinlilerin haklarıyla oynayanların üzerindeki baskılar artacaktır. (İran’da Arapça yayımlanan Vifak gazetesi, 30 Mayıs 2011)
Kaynak: Radikal