Devrim sonrası Kırgızistan'da istikrar sağlanabilecek mi?

Kırgızistan'da muhalefet liderlerini bile şaşırtacak bir hızda gelişen devrim başarıya ulaştı ve Kurmanbek Bakiyev ülkenin güneyine kaçmak zorunda kaldı. Bakiyev'i deviren güçler, ülkeyi 6 aylık bir süre zarfında seçime götürecek yeni bir yönetim kurulduğunu açıkladı. 
 
Geçici yönetimin başkanlığına Bakiyev'in devirdiği Askar Akayev döneminde başbakan yardımcılığı ve dışişleri bakanlığı yapan ve yine Bakiyev ile beraber 2005 yılında devrimi gerçekleştiren, sonrasında ise yine bir dönem dışişleri bakanlığı yapan bir isim olan Roza Otunbayeva getirildi. Otunbayeva'nın yardımcılığına muhalefetin önde gelen dört önemli lideri getirildi.

Muhalifler ülkede Bakiyev'in sığındığı Celalabad ve Oş şehirleri dışında kontrolü sağlamış durumdadırlar. Kırgızistan'da devrimin aşağı yukarı tamamlandığı söylenebilir. Ancak cevap bulunması gereken bazı sorular gündemin ilk sıralarında yer almaktadır.

Devrim tamamlandığına göre şimdi gündemdeki en önemli sorun ülkede yönetime gelenlerin Kırgızistan'a istikrarı getirip getiremeyecekleri sorusudur. Roza Otunbayeva ve diğer muhalif liderlerin en büyük handikabı ülkeyi toparlayabilecek karizmatik bir liderden yoksun olmalarıdır. Klasik Doğu toplumlarının birçok özelliklerine sahip olan Kırgızistan'da demokratik bir koalisyonun uzun ömürlü iktidar şansına sahip olması çok olası gözükmemektedir. Şimdi olmasa bile en azından 6 ay sonra seçime gidildiğinde bugün devrim yaparak ülkeyi beraber yönetenler seçimlere giden süreçte ve seçimlerde kıyasıya bir çekişme içerisine gireceklerdir. Bu da ülke için istikrarsız bir gelecek anlamına gelebilir. Bugün iktidara gelen muhalefetin 6 ay sonra yapılacak seçimlere kadar özellikle ekonomik anlamda bir mucize yaratamaması durumunda Kırgızistan gibi sabır sınırları çok dar olan halkta homurdanmalar başlayabilir. Bu da bugünküler dışında bir gücü iktidara getirebilir. Ancak bu çıkmaz, Rusya'nın aktif ekonomik ve malî desteği ile aşılabilir.

Yeni yönetimin bir diğer açmazı da Bakiyev'in Akayev gibi Moskova'ya kaçmak yerine ülkenin güneyinde güçlü olduğu doğum yerine giderek taraftarlarını toplamasıdır. Eğer Bakiyev bir şekilde güneyde dokunulmaz bir şekilde kalmayı başarırsa uygun bir anı kollamayı sürdürecektir. Koalisyonun birbirine düşmesi durumunda da güneyden kuzeye doğru bir yürüyüş gerçekleştirerek iktidarı yeniden ele alabilir. Bu sebeplerden dolayı Kırgızistan'da istikrarın önünde ciddi sorunlar bulunmaktadır.

Diğer bir önemli soru, devrimin neden ve nasıl gerçekleştiğidir. Kırgızistan'da çok hızlı bir şekilde devrimin hayata geçirilmesinin arkasında iç ve dış dinamiklerin olduğu görülmektedir. Önceki devrimde (Kırgızistan'da) ve diğer ülkelerdeki halk hareketlerinde dış dinamikler çok daha fazla ön planda iken bu defaki halk ayaklanmasında iç dinamiklerin daha fazla etkin olduğu düşünülmektedir. Kurmanbek Bakiyev, 2005 yılında Askar Akayev rejimini yolsuzluk, hanedanlık kurma, ekonomik ve sosyal reformlarını gerçekleştirmeme gibi suçlamalarla devirmişti. Bakiyev'in birinci dönem başkanlığı çok başarılı olmasa da 23 Temmuz 2009 tarihinde yapılan seçimlerde devlet imkânlarını geniş ölçüde kullanan Bakiyev seçimleri rahatlıkla kazanmıştı. Bazı güçlü muhalif isimleri de çeşitli vesilelerle sürecin dışına çıkarmayı başarmıştı, güçlü adayların fiziken ve/veya siyaseten sürecin dışına çıkarılmasından sonra seçimleri açık farkla kazanan Bakiyev halkın istediklerini verememişti. Kısa sürede beraber yola çıktığı dava arkadaşları ile ters düşen Bakiyev, muhaliflere de baskıyı elden bırakmadı. Ancak söz verdiği hiçbir ekonomik, sosyal ve politik reformu gerçekleştirememiştir. Hatta bu yönde bir irade de ortaya koyamamıştır. Bütün bunların yanında Akayev'in en çok eleştirilen yanı olan hanedan yaratma ve devlet malını çocuklarının zimmetine geçirme hadiselerini de sıkça yaptığı ileri sürülmüştür. Ülkede bir yandan giderek artan işsizlik, diğer yandan Rusya'dan geri gönderilen kaçak işçiler, ekonomik sıkıntı ve yolsuzluklar Bakiyev'in sonunu hazırlayan etmenlerin başında gelmektedir. Yine son günlerde enerji fiyatlarına yapılan çok yüksek zamlar, özelleştirmelerin yolsuzluklara bulanmış bir şekilde yürütülmesi de gidişatı tetiklemiştir.

Bugün Kırgızistan'da kişi başına düşen gelir yaklaşık 800 dolar ile bölgenin en düşük rakamlarından birisine sahiptir. Ülkedeki işsizlik ve bütün kilit noktalara Bakiyev ailesinden birilerinin getirilmesi sorunun ekonomik ve sosyal boyutları olarak ön plana çıkmıştır. Son günlerde yurtdışından alınan enerji fiyatlarına da fahiş zamların yapılması halkın isyana teşvikini kolaylaştırmıştır.

Devrimin dış dinamiklerinin başında Bakiyev'in Rusya-Çin-ABD dengesini sağlam kuramaması, bu güçlerin hepsinden yana görünmesi ve son dönemde ABD'ye giderek fazla yanaşması olarak özetlenebilir. Bilindiği gibi Bakiyev, ABD tarafından desteklenerek iktidara getirilmiş, kısa bir süre sonra Rusya ve Çin saflarına katılmış, ama son günlerde yeniden ABD ile yakın ilişkiler içerisine girmiş bir liderdi.

Kırgızistan öteki Orta Asya ülkeleri gibi petrol ve doğalgaz açısından fakirdir. Zengin su kaynakları ve stratejik konumu dışında fazlaca bir değeri bulunmamaktadır. Kırgızistan da bunun farkında olarak kendi stratejik konumunu kullanmaya çalışmaktadır. ABD dış politikasında Güney Asya-Avrasya ekseni, daha doğrusu Çin'i çevreleyen bölge ön plana çıkarken, Kırgızistan ABD, Rusya ve Çin arasında daha fazla sıkışmaya başlamıştır. Başlangıçta ülkesinde hem Rus ve hem de ABD üssünü aynı anda barındıran Kırgızistan geçtiğimiz yıl Şanghay İşbirliği Örgütü üyelerinin baskısıyla ABD üssünü çıkarma kararı almış, ancak geçtiğimiz günlerde yeniden ABD üssüne izin vermişti. Bakiyev, ABD üssünü çıkarma karşılığı Rusya'dan 2 milyar dolar kredi almıştı. Bunun karşılığında Rusya'ya ikinci bir üs vermişti. Önceki ABD üssünü kapatmaktan vazgeçen Bakiyev, ABD'ye Batken yakınlarında yeni bir üs sözü vermişti. Muhtemeldir ki, Rusya'dan ABD üssünü çıkarmak karşılığında 2 milyar dolar alıp, ardından Rusya'ya kazık atarak ABD'ye üs veren Bakiyev'in bu hatasının cezasını ödediği düşünülebilir. Burada Rusya'nın devrimin hemen ardından yeni yönetim ile ilişkiye geçmesi ve yönetime destek vermesi, ancak buna karşın ABD'nin Otunbayeva'yı resmi muhatap olarak tanımadıklarını açıklaması birçok şeyi açıklamaktadır.

Bu devrim açık bir şekilde Rusya ve olayların perde arkasında kalmayı yeğleyen Çin'e yaramıştır denilebilir. Ancak yeni dönemde küresel ağırlık merkezini Güney Asya-Orta Asya eksenine çeken ABD'nin bu hadiseleri cevapsız bırakarak bölgeden uzaklaşacağını söylemek mümkün değildir. Kısa vadede ABD'nin kaybeden olarak gözüktüğü bu devrimden uzun vadede mevzilerini yeniden kazanmış olarak çıkması olasıdır.

Son olarak da bu devrimin domino etkisine de değinmek gerekir. Zayıf yönetim yapısı ve etkin olmayan devlet geleneğine sahip Kırgızistan'da kolaylıkla yaşanan devrimin diğer Orta Asya ülkelerine yansıması çok kolay gözükmemektedir. Ancak bölgeye yakın diğer bazı ülkeler için bu hadisenin örnek alınmak isteneceğini de vurgulamak gerekir. Bu açıdan Moğolistan ve Gürcistan'ı yakından takip etmek gerekir. Zira Rusya'nın 2004'te kaybettiği Ukrayna'yı seçimle, Kırgızistan'ı devrimle dize getirmiş, Gürcistan'ı ise savaşla hırpalamıştır. Şimdi Rusya'nın dikkat merkezine Gürcistan'ı alması ihtimali güçlüdür. Ve elbette Özbekistan'ın ABD ile yakın ilişkiler içerisine girmesi durumunda da bu ülkenin ileriki dönemlerde devrim etkisine girmesi muhtemeldir. Kırgızistan'da iç dinamikler etkisini bundan sonra da göstermeye devam edecektir. Dış dinamikler açısından da Rusya hamlesini yapmış ve kaleyi fethetmiştir. Şimdi hamle sırası ABD'dedir.

Kaynak: Zaman