Deniz Baykal 'sola dön' komutu mu aldı

HÜSEYİN ÇAKIR / Tarih bir kere daha mı tekerrür ediyor. '60'lı yıllarda yükselen sol harekete karşı "ortanın solu", 12 Mart sonrasında yükselen işçi hareketi ve toplumsal muhalefete karşı "toprak işleyenin, su kullananın" sloganıyla "demokratik sol". Şimdi de çarşafla yapılan üçüncü açılım mı?

Deniz Baykal üçüncü açılımını mı yapıyor? CHP devlet partisi misyonundan vaz mı geçiyor? Ya da devlet partisi vizesi iptal edildiği için "halkın partisi" olmaya doğrumu yelken açıyor? CHP dışındaki solu temsil eden büyük çoğunluk tarafından CHP'nin sol olmadığı neredeyse tescil edilmiş durumda. Sosyalist enternasyonal son kongresine çağırılıp çağırılmayacağı, hatta sosyalist enternasyonalden atılıp atılmayacağı bile tartışıldı.

CHP, kurumsal olarak, sosyal demokrat partilerin ideolojik, sınıfsal dayanaklarını, tarihsel bağlılıklarını hiçbir zaman kabul etmedi. Devleti kuran, 1935 kongresiyle altı okla resmi ideolojiyi, Kemalizm kuramsallaştıran CHP, devlet partisi olmuştu. İkinci dünya savaşı sonrası dünyada esen demokrasi rüzgârı Türkiye'yi de etkilemiş Türkiye kapitalizminin dikey ve yatay gelişmesi ve işçi hareketi, DİSK'in kurulması ve Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) toplumsal muhalefetin merkezi noktası olarak görülmesine karşı CHP o dönem bir açılım yaptı. İkinci adam, milli şef,İnönü,CHP'nin "sınıfsız, kaynaşmış Türk milleti adına, ortanın solu" bir parti olduğunu ilan etti. CHP'nin yeni çizgisinde Ecevit'in İnönü'ye karşı "Halkçı Ecevit" muhalifi olarak çıktı. Yanında yer alan en ateşli Ecevitçi Deniz Baykal'dı. Ecevit, devlet partisini halkın partisi yapmayı amaçlıyordu. CHP'nin sol kimliğini "demokratik sol" olarak teorileştirildi. Deniz Baykal Ecevit'in "demokratik sol" çizgisine karşı sert muhalefet geçti.

Baykal'ın Ecevit'e neden muhalefet ettiğine dair sol, sosyal demokrasi ideoloji, politika adına ileri sürdü hiçbir görüşüne rastlamak mümkün değildir. Baykal ne söylediğinden çok muhalif olmasıyla siyaset tarihine not düşülmüş bir siyasetçidir.

BAYKAL'I BİR YILDA NE DEĞİŞTİRDİ

Baykal'ın Cumhuriyet Mitinglerinde en ön saflarda yer alışının üstünden bir yıl bile geçmedi. AKP'nin kapatılması için TBMM'nin görevini yargıya veren ve onu göreve çağıran, başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliğini yargıya götürüp, "rejim tehlikede", laiklik elden gidiyor, anayasa parça parça değiştiriliyor diyerek "zinde güçleri" göreve çağırmasının üzerinden çok vakit geçmedi. Yeni anayasa yapılmasına karşı çıktı. Ergenekon avukatlığına talip olduğunu açıklamış, iki general'in Genelkurmay adına ziyaretine, "geç kalınmış"tır demişti. Kürt sorunu, Kıbrıs, AB, demokratikleşmenin temel sorunlarına karşı, "bölücülük, ulus devlet parçalanıyor", rejim tehlikede korkusunu yayıyordu. Orta sınıfın bir kesimiyle askeri, sivil bürokrasiyle anlaşarak TBMM'ni devre dışı bırakarak siyaset yapıyordu. Baykal'ın ve CHP'nin sendikalar, meslek örgütleri gibi sivil toplum kuruluşları ilişkisi alakası da yoktu. Bir yıl içinde ne oldu da Baykal ve CHP yönetiminin yönelimi siyasal dili değişmeye başladı?

Sol adına bitti, tükendi sertifikası verilmişti. Sosyalist enternasyonalin son kongresine çağırılıp çağırılmayacağı, hatta üyeliğinin tartışılıp tartışılmayacağı konuşuldu. Çarşaf açılımı, Baykal muhaliflerinin CHP'ye çağrılması ve belki önümüzdeki günlerde göreceğimiz başka sürprizler Baykal'ın kafasından çıkan ve partiye rağmen atılan adımlar mı? Yoksa Baykal CHP'yi başka bir zemine oturtmaya mı çalışıyor.

Yeni açılımlar konusunda karnesi bozuk olan Baykal'ın inandırıcılığı neredeyse sıfır. Önceki iki açılımda olduğu gibi Makyevelist bir Baykal mı var karşımızda, yoksa Türkiye'nin değişimini anlayan bir Baykal mı? Oral Çalışlar bu adımları her şeye rağmen olumlu görüyor. Bir arkadaşımın söylediği gibi; Baykal'ın bu adımıyla"şeriat tehlikesi gündemden düştü" görünüyor.

CHP'nin üçüncü açılımı, CHP nereye gidiyor sorusuna başka bir anlam kazandırıyor. Birincisi, CHP'nin tarihsel devletçi, statükocu, ulusalcı rolünden vaz geçiliyor diyenlerin seslerinin cılız çıkması ne anlama geliyor? Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Kendini solda tanımlayanlar, Baykal'a güvenmeseler de, CHP'de ne olacak sorusu ortaya atılmış oldu. Tarih bir kere daha mı tekerrür ediyor. '60'lı yıllarda yükselen sol harekete karşı "ortanın solu", 12 Mart sonrasında yükselen işçi hareketi ve toplumsal muhalefete karşı "toprak işleyenin, su kullananın" sloganıyla "demokratik sol". Şimdi de bu yeni açılım.

"SOLA DÖNÜLECEK" DÖN SİNYALİ

Baykal ve CHP'nin "akil" adamları, küreselleşen dünya da Türkiye'nin değişiminin kaçınılmaz olduğu konusunda Baykal'ı ikna mı ettiler?Ergenekon operasyonunun aynı zamanda devlet operasyonu olduğumu anlatıldı? Baykal devletçilik rolünü birilerinin çalacağını fark ederek can havliyle ortalığa mı atıldı?

Sosyal demokrat kimlikleri partiye çağırarak, CHP karşıtı, CHP'nin sol olmadığını düşünen sol, sosyal demokratlara "soldan" mesaj verilmeye çalışılıyor. Aynı zamanda, "10 Aralık Hareketi"nin partileşme girişimi ve demokratik, özgürlükçü solda ciddi arayışları Baykal ve CHP yönetimi ciddiye almış olmalı. Sosyal demokrat solda, değişimden yana ortaya çıkacak bir parti,CHP'yi kimliksizleştirerek marjinalleştirme tehlikesi görülmüş olmalı ki, Baykal "sola dön"komutu vermiş gibi görülüyor.

Baykal'ın bu açılımına en tipik tanımlamayı Ali Bulaç yaptı: "Baykal, Türkiye'nin Gorbaçov'u olabilir mi? "Yeni sol", "Anadolu solu" gibi açılımların altına imza atan, şimdi de çarşaflılara CHP rozeti takıp neye sahip çıkılmayacağını seslendiren Baykal ile Gorbaçov arasında birtakım benzerlikler kurulabilir." Bulaç'ın tanımlamasını paylaşacak çok az sol ve sosyal demokrat olduğunu düşünüyorum. CHP açılımını anlatan Baykal ve diğerleri, "değişimi" demokratikleşme zemininde, demokratikleşmeye bağlı olarak açıklamıyorlar.Üçüncü açılımın yönelimi, demokratik değişimi değil, devletin merkezindeki değişime bağlı olarak yeni statükonun yanında yer almaya doğru yönelim olarak görülüyor.

Baykal'lı CHP, Küresel dünyadaki Türkiye cumhuriyeti devletine kurucu ideolojiye, statükoya karşı, değişimden yana demokratik toplumsal muhalefetin siyasal temsilcisi mi olmak istiyor.

Tanrım ben neler söylüyorum...!

Kaynak: Taraf