Demokratların bölünmemesi dünya için hayati önemde

 
ABD'deki hararetli Obama-Clinton yarışı, Demokrat Parti'yi bölüp Cumhuriyetçilerin nihai seçimi kazanmasına yol açabilir. Bu seçimi militarist bir adayın değil de bir Demokrat'ın kazanmasıysa, dünya için hayati önemde

Atlantik'in bu yakasından bakıldığında, ABD'de bu yıl yapılacak son derece ilgi çekici başkanlık seçimine dair çok önemli bir husus söz konusu: Amerikalılar, dünyanın kalanının acil küresel sorunlarla ilgili güvenebileceği ve diğer uluslara Beyaz Saray'ın şu anki felaket sâkininden daha saygılı, akıllıca ve işbirliği ruhuyla yaklaşan bir lider seçmeli. Washington'daki bir değişikliğin Avrupa'da da bir değişiklik gerektireceğini akılda tutmakla birlikte, bu açıdan haberler iyi: Yarışta hâlâ iddiasını sürdüren üç aday da (Hillary Clinton, John McCain ve Barack Obama) bu özelliklere belli bir düzeye kadar sahip. Fakat bu noktada kötü haberler de var: Demokratlar aday belirleme yarışını yetenek ve ustalıkla sürdürmezse, nihai yarışı üç adayın militarist açıdan en ateşli ismi, yani Cumhuriyetçilerin muhtemel adayı McCain'e kaybetme riskine girebilirler. Avrupa böyle bir sonuçla yaşayabilir ve mutlaka yaşayacaktır da -fakat bu en iyi sonuç olmayacaktır.
Transatlantik bir perspektiften, Demokrat aday adaylarından hangisinin nihai adaylığı elde edeceğinden ziyade, bu sürecin Demokrat partiyi zaafa uğratıp Cumhuriyetçilere karşı mücadeleyi köstekleyecek bir bölünmeye yol açmadan yürütülmesi önemli. Clinton'la Obama'nın hâlâ kıran kırana bir mücade yürüttüğü (ve belki de altı ay boyunca bunun böyle sürme ihtimali) göz önüne alınırsa, bu yarışın mümkün olan en az hasarla sonuçlandırılması sadece onlar değil, bizim için de giderek önem kazanıyor. Bu gerçekleşmedikçe Demokratlar arasındaki birlik tehlike altına girebilir. Böyle bir durum da Cumhuriyetçiler haricinde kimsenin çıkarına değil.
Peki bu nasıl başarılabilir? En acısız yol, iki adaydan birinin kalan ön seçimlerde arayı kazanmaya yetecek kadar açması, böylece diğerinin yarıştan çekilerek kazanana partiyi birleştirme şansı vermesi. Şu sıra Obama'nın kazanma ihtimali daha fazla gibi görünüyor. Obama mart başında Ohio ve Texas'ı da kazanırsa, Clinton üzerindeki çekilme baskısı (bir yanıyla da mali baskı) yoğunlaşır. Hafta sonu Virginia'da yaptığı açıklamalarda, en azından bu ihtimali kabul ettiğine dair ipuçları vardı.


1968 tekrar edilmesin
Fakat bu sonucun kaçınılmaz olduğuna dair yarışın şu ana kadarki tarihinde veya sonraki kilit eyaletlerdeki muhtemel oy dağılımlarında bir işaret yok. Clinton hâlâ, Obama'yla haziran başındaki son ön seçimlerde çekişmeyi sürdürebilecek güçte bir aday. Bugüne kadar Clinton'a oy veren Demokrat sayısı, az da olsa Obama'dan fazla. Clinton haziranda hâlâ
yarışta kalmanın yanı sıra, az farkla önde olmaya da devam edebilir. Böyle bir durumda, bütün Demokrat adaylık yarışının kaderi ağustos sonundaki Denver seçimine kalabilir. Birkaç yüz 'süper delegenin' oynacağı rol ve Florida'yla Michigan oylarının eklenip eklenmeyeceğine dair tartışmalar bu durumda kritik hale gelecektir.

Tüm bunların göründüğünden daha az olumsuz olması da muhtemel. McCain de son yıllarda daha muhafazakâr adayları seçen bir Cumhuriyetçi parti karşısında zorluk yaşabilir. Demokratların 2008 seçimini kazanacaklarına dair beklentisinin ağırlığı da, Clinton-Obama yarışının hararetine rağmen partiyi bir arada tutmaya yardım edebilir, zira birçok konuda iki aday arasındaki siyasi ayrımlar çok büyük değil. Ancak (1968'deki gibi) içteki mücadele uzadıkça, Demokratların kasımda daha kötü sonuç alması riski ortadan kalkmıyor. Aradan 40 yıl geçti ve 2008'in Demokratlar, Amerika ve dünya açısından 1968'den daha az hasarla sonuçlanması hayati önem taşıyor.

Kaynak: Radikal