Davos notları

 

CUMARTESİ akşamı yapılan "Türk Gecesi" için Davos'tayım. Öğleden sonraki oturumun konusu da Türkiye... Uluslararası ilişkiler uzmanı Victor Halsberstadt, Türkiye ile Rusya'yı mukayese ediyor:
- İkisi de geçmişte imparatorluk sahibi, iki ülke de milliyetçi, ikisinin de ekonomisi hızla büyüyor, ikisinin de stratejik konumları ve rolleri muazzam, iki ülke de modern...
'Modern' terimiyle "merkezi ve yaygın rasyonel bürokrasi eliyle ülkenin seçilmiş politikacılar tarafından yönetilmesini" kastettiğini söylüyor.
Böyle benziyorlar ama Türkiye önde ve avantajlı, çünkü "postmodernizme açık bir ülke!"
Yani, sivil toplumun gelişmesi, yerinden yönetim ilkelerinin giderek güç kazanması, çoğulculuk, dünyaya açıklık, girişimci sınıfın dinamizmi gibi konularda Türkiye, Rusya'nın önünde!

İnsani kapitalizm?
Aynı oturumda Hanzade Doğan Boyner, bir petrol uzmanı gibi, rakamlar vererek dünyadaki petrol ve gaz üretimi ve tüketimi açısından Türkiye'nin "stratejik koridor" rolünü anlatıyor. Suzan Sabancı bankacı olarak, yani finans gözüyle Türkiye'nin ekonomik dinamizmini vurguluyor. İkisi de çok başarılı.
Klause Schawb'ın deyimiyle "güzel ve bilgili iki genç Türk kadını"nın yanında, genç Dışişleri Bakanı Ali Babacan, çok iyi bildiği ekonomi verileriyle zenginleştirdiği etkili konuşmasıyla, Ermeni, Kürt, 301. madde, asker ve demokrasi konularındaki cevaplarıyla gerçekten göz dolduruyor.
Gözlerim çok saygı duyduğum dostum Kemal Derviş'i arıyor; işte orada. Bill Gates'in "insani kapitalizm" terimini biraz kendisinin "sosyal-liberal sentez"ine benzediğini söylüyorum. Sosyal demokrat Derviş'in cevabı şöyle:
- İnsani arayış ve yoksulluk sorununa duyarlılığı bakımından öyle. Ama ben 'kapitalizm' terimini kullanmam çünkü adı üstünde çok kapital yanlısı! Yine de kapitalist dünyada bu 'insani' ihtiyacın duyulması iyi tabii...
Derviş'e göre, dünyada ve Türkiye'de "ekonomik kriz" beklenmemeli ama "durgunluğun" sıkıntıları olacak.

Kürtler Iraklılaşıyor
Sedat Ergin, Irak Kürtlerinin önemli isimlerinden Başbakan Yardımcısı Behram Salih'le konuşuyor. Ergin'in Washington muhabirliğinden gelen dostlukları varmış. Sohbete ben de katıldım. Sorum üzerine, Talabani ekibinden Behram Salih diyor ki:
- Evet, Irak'taki Kürtler artık Iraklılaşıyor; terör de azalıyor!
'Iraklılaşma'nın Kürtler için ve herkes için çok iyi olacağını söyledim, "elbette" dedi. Bu süreci Türkiye'nin desteklemesi gerektiği konusunda görüş birliği içindeyiz. Salih, Ankara ile Talabani arasında ilişkilerin gelişeceğini öngörüyor.
Ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres... Babacan ve işadamları sıcak ilgi gösteriyor. Ben de gittim, "Hoş geldiniz" dedim; gelmesinin Türk-İsrail dostluğunu gösterdiğini söyledim, "Bu duygularla geldim" dedi.
Peres, Davos'ta düşmüş; omuz kemiği incindiği halde Türk Gecesi'ne gelmesi anlamlı tabii.

Türkiye ve Fransa
Yandaki salonda Fransız gecesi var. Herkes ikisine de gidiyor, "Hangisi parlak?" diye bakıyor. Fransız tarafında "Fransız şarabı" ve müzik...
Bizim tarafta, tabii içki ikramının yanında, Türk yemekleri, barın ortasından yükselen platformda sema yapan Mevlevi dervişi, Burhan Öçal'ın darbuka dinletisi, Demet Tuncer ile Kenan Doğulu'nun şarkıları...
Konuklara Vakko'nun armağan ettiği eşarp ve kravatı dünya sosyetesi beğeniyle kapışıyor.
Davos'ta bu sene din konusu da görüşüldüğü için, oturum ve galalarda ruhani kisveleriyle Protestan ve Katolik rahipleri göze çarpıyor.
Laikliği artık olgunlaşmış Fransa'dan Katolik rahipler, ruhani kıyafetleriyle!
Diyanet İşleri Başkanı veya dini kıyafetleriyle üst düzey birkaç Müslüman din adamımız gelseydi?!
Bizim delikanlı laikliğimiz öfkelenir miydi; bilmiyorum.
Türkiye'nin daha renkli ve canlı gecesi, belki de duygusalım, Fransız gecesine fark attı; işadamlarımıza maliyeti 3 milyon dolar!

Kaynak: Milliyet